Klasik Dönemde Anadolu

1.8.1. Şehirler ve Mimari Anahtar Kelimeler: Klasik Dönemde Anadolu’da Şehirler ve Mimari Klasik dönem ile birlikte toplumsal gelişme ve gereksinimlere bağlı olarak kent planlamasında yeni bir tarz ortaya çıkmıştır. Arkaik dönemin sonunda ve Klasik dönemin başında gerçekleşen bu plan tipi sokakların birbirini dik açıyla kestiği “ızgara” ya da “dama tahtası” adı verilen basit ve sistemli bir düzenleme şekliydi. Aristoteles’in aktardığına göre planının uygulayıcısı, kentin farklı bölümlerini bütünleştirmeyi amaçlayan Miletoslu (Milet) Hippomados’tur. Batı Anadolu’dan Priene, Miletos, Magnesia am Maender, Latmos Herakleia’sı ve Knidos’u bu planın uygulandığı şehirlere örnek gösterebiliriz. Izgara planın uygulandığı kentlerden Priene Mykale (Samsun) Dağı’nın güney yamacına setler halinde kurulmuştur. Doğu batı yönündeki ana yollar kuzey güney yönlü yokuş sokaklarla kesilmektedir. Sokaklar arasındaki her bir insula’da (blok) sırtlarını birbirine dayamış ve ara sokağa ya da ana caddeye açılan dört ev bulunmaktaydı. Priene evleri MÖ 5. yüzyıldan başlayıp geç Klasik dönemden erken Hellenistik döneme geçiş evresine tarihlendirilen evreye kadar Anadolu’da dönemini temsil eden en güzel örneklerdir. Duvarları genellikle küçük taşlardan yapılmış olan Priene evleri ızgara plana uygun olarak kuzey-güney doğrultusunda yerleştirilmişlerdir. Kuzeye bakan cephelerde genelde çok az oda yer almaktaydı. Güneye bakan cepheler ise ılıman klimanın nimetlerinden faydalanmaktaydı. Güneye bakan avlu evin pek çok ihtiyacının görüldüğü bir mekândı. Güneye bakması nedeniyle güneş ışınlarını her mevsimde alan avlu bu cepheye açılan odalar için hem ışık hem de ısı kaynağı olmasının yanında yemek pişirilen, çocukların oyunlar oynadığı bir ortak mekan işlevini de üstlenmiştir. Odaların içi genelde gün içerisinde karanlık olmakla birlikte çift kanatlı kapılar sayesinde odaya ışık girebilmekteydi. Uzun ensiz pencere açıklıkları soğuk havalarda kapatılırdı. Büyük pencerelere sadece erkeklere ayrılmış Banket odaları Andron ’larda rastlanmaktaydı. Kent içinde sağlık koşullarından dolayı evlerin içinde koyun, keçi ve inek gibi hayvanların barınmasına izin verilmemiştir. Genelde son derece sade olan ve az mobilyaya sahip Priene evleri MÖ 5. Yüzyılın sonuna doğru daha zengin dekore edilmeye başlanmıştır. Evlerin odaları içinde Gynaikonitis adı verilen oda genelde ikinci katta yatak odası ve avluya bakan balkonun yanında kadınlar için ayrılmıştı. Alt katta erkekler için ayrılmış olan, Symposion olarak adlandırılan yemekli ve içkili toplantılarda Klineler (sedirler) üzerine uzanan erkeklerin kullandığı Andron adı verilen odalar bulunmaktaydı. Anadolu’da Arkaik dönemde inşa edilmiş olan tapınakların bir bölümü varlığını Klasik dönemde de sürdürmüşlerdir. Ancak Klasik dönemde tapınak yapıları arasında özellikleri nedeniyle ayrı bir yere sahip olan Priene Athena tapınağı MÖ 4. Yüzyılın ortasından sonra inşa edilmeye başlanmış olup mimari Maussolleion’da da çalışmış olan Pytheos’dur. Mimar Pytheos Romalı mimar Vitruvius’un aktardığına göre kendi mimarlık yöntemi üzerine bir kitap yazmıştır. Pytheos Priene’deki Athena tapınağının arka kısımda yer alan ve iç portik olarak nitelendirilebilecek Opisthodomos kısmının derinliğini iki sütun arasındaki genişliğe eşit şekilde İon mimarlığında ilk kez uygulamıştır. Tapınak mimarisinin dışında Klasik dönem özellikle mezar mimarisi bakımından da önemli bir süreçtir. Bu yapılar arasında hiç kuşkusuz en önemlisi Maussolleion’dur. MÖ 4. Yüzyılın ortasında yüksek bir podyum üzerinde yükselen bir peripteral tapınak şeklinde mimar Pytheos tarafından tasarlanmıştır. MÖ 400 yılları civarına tarihlendirilen yüksek podyum üzerine tapınak planlı inşa edilmiş olan bir diğer önemli mezar anıtı Xanthos’daki Nereidler anıtıdır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz