Kosova Türk Hikâyesinde Manevi Kültür Taşıyıcısı Olarak Anne Tipi

89 Kosova Türk Hikâyesinde Manevi Kültür Taşıyıcısı Olarak Anne Tipi Genel Konular yazarlarımızdan bazıları kültürel kimliğimizi oluşturan inanç dünyamıza dikkatleri çekmiştir. Zeki Gürel´e göre: «Makedonya’da 1990 öncesi kalkıp da bir dini konu üstüne edebiyat yapmamız hoş karşılanmayabilirdi. Bu konuları yazsanız bile yayınlayacak alan bulamayabilirdiniz.» 3 O dönem söz konusu durumun Kosova Türk edebiyatı için de geçerli olduğunu söylemek mümkündür. Çok yönlü bir dini hayatın bu topraklarda yaşandığını biliyoruz. Bugün hâlâ faal durumda olan tekkele- rin o günlerin canlı şahidi olduğunu belirtmesi yazarın açıklamasını kanıtlar niteliktedir. Hikâyelerin bir kısmında, anne çocuk ilişkisi, sıcaklık, güvende olma isteği ile anne ara- yışında işlenir. Hoş anne özlemi ve otoriter anne tipi ile Hasan Mercan’ın, “Bir Çocuğun Günlü- ğü” isimli eserinde karşılaşırız. Yazar anne karakteriyle bir çocuğun içgüdüsünü ortaya koymaya çalışmıştır. Hasan Mercan burada, çocuk olan kahraman-anlatıcının ağzından anneyi, farklı bir şekilde dile getirir: “Annem hikâye değildir. Sevmez hikâyeyi, anlatmaz bana hikâye. Okuyamazsın onu. Noktasız, virgülsüz bir annedir benim annem... Annem top da değildir! Sevmez topları, sevmez oyunu, benimle oynamaz. Babam oynayınca çok kızar. Bilmeceli bir annem var benim. Kimse çözemez.” (Mercan, 1986: 19) Yazar, diğer anne tiplerinin dışında görülen, bu farklılığı, daha da ileriye götürerek anne- nin nefesi karşısında çocuğun hissettiklerini kahramanın ağzından şöyle anlatır: “Bu yüzden babam yatağıma girince sevinirim. Annem gelince üzülürüm. Annelerin soluk- ları sıcaktır, der Hüseyin. Ama benimkinin öyle soğuk ki!” (Mercan, 1986: 17) Bu eserinde Hasan Mercan diğerlerinden farklı kavgacı, kıskanç anne tipini ele alırken annenin, sinirli olmasının nedeni açıkça belirtilmemiştir. Kahraman-anlatıcının ağzından anlatılan eşi ile sürekli kavga eden annenin kocasıyla arasında iletişimsizliği arttırması ve çocuktaki etkisi üzerinde durulmuştur. Anneyi babadan ayrı görmeyi kabullenemeyen çocuk, sessizliği ve sırrı simgeler, hissettiklerini sadece güncesine yazar. Hikâyede, annelik nitelikleri üzerinde durulurken aynı zamanda karı-koca ilişkisi de ser- gilenmiştir. Hikâyelerin bir kısmında kadını aşağılayan söyleyişlere rastlarken burada tam tersi mevcuttur kadın kocasını sürekli aşağılayıcı bir tavır sergiler. Çoğu zaman, karı-koca arasında iletişimsizlik neden gösterilmeden sergilenmiştir. Kadın karakter yüzünden ilişki sürekli kavgalı yürüdüğü için aile zarar görmüştür. Kahraman-anlatıcı olan ismi belirtilmemiş çocuk babanın ev- den ayrılışını ve belli bir süre babasız kalmasından annesini sorumlu tutar. Annenin çocuğunu, yetiştirmede görevi üzerinde durulurken, kadın kahramanın olması gereken niteliklerden kendi- sini sorumlu tutmaz. Annenin aile üzerinde etkisi ortaya konmaya çalışılmıştır. Hasan Mercan’ın bu eserinde, Anne’nin çocuğunu tanıma fırsatı ancak hatıra defterini okumasıyla bulduğu, oku- yucuya sezdirilir. Ahmet İğciler´in hikâyelerinde ise Hasan Mercan’daki anne tipinin zıddını görmekteyiz. Buradaki anne tipi, evde kendi sözünü geçirmek yerine, babayı ilk sıraya koyan kadın tipidir. 3  GÜREL, Zeki, Bir Şair Portresi, 13. Çalıklı Hıdrellez Şenlikleri, 4-8 Mayıs 2004, konuşmadan, www. avniengullu.com/Hakkinda.aspx?id=3

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx