Kosova Türk Hikâyesinde Manevi Kültür Taşıyıcısı Olarak Anne Tipi

103 Kosova Türk Hikâyesinde Manevi Kültür Taşıyıcısı Olarak Anne Tipi Genel Konular meye gelmez bu yüzden’ ifadelerinden de anlarız: “Alışmışlardı Ayşe’ye karısıyla birlikte. Onun evdeki varlığına, sesine, yürüyüşüne... Ap- test almak istediğinde Ayşe bunu hemen anlayıverip leğene ibriği kaptığı gibi önüne koyardı. Canı kahve istediğinde de kahvesini pişirip getirirdi bir çırpıda. Döşeğini yayar, sabahları da anasının kaynattığı sımsıcacık sütten getirirdi. Ne yaparlardı Ayşesiz?... Karısıyla bir başlarına kalırlardı koskocaman evde.” (Hanadan, 2002:245) Romanda Ayşe Murat’ın kız kardeşidir. Babası kızını verirken, kızının da rızasını önem- ser, ancak bunu kendi sormak yerine annesinden öğrenmesini ister. Eserde bir kız çocuğunun anne ve babayla yakınlık-uzaklık nispetinde karşılaştırıldığını görmek mümkündür: “Ayşe’nin ağzını aramasını oğlanı beğenip beğenmediğini öğrenmesini istemişti. Öyle ya, bir ömür geçirilecekti birlikte. Bu konularda karşılıklı muhabbet taraftarıydı. Nişanı yapılması ön- görülen oğlanlarla kızların rızalarının alınması, birbirlerini beğenip beğenmediklerinin öğrenilmesi gerektiğine inanırdı.” (Hanadan, 2002: 245) Reşit Hanadan’ın “Yazgı” isimli kitabında yer alan, “Toprak” hikâyesinde Fatma, Hatice’nin annesidir. Hikâyede kızının mutluluğu için eşi olan Murat’ın Hatice’yi kör birine vermemesi için çabalayan bir annedir. Ben -anlatıcının ağzından Mamuşa ağzıyla anlatılır: “Ne olur büle sülema! O çora mi verecegidık kızımızi... Zencin ise, paresi çok ise, paresi içın mi verecegidık ona kızımızi?” (Hanadan,1982: 22) Aynı kitapta yer alan “Tanrı Adına” isimli hikâyede ise, Ayşe Cülnaz’ın annesidir. Fat- ma’nın zıddına kocasının söylediği herşeye boyun eğen bir kadın karakterdir. Nadire ise Cülnaz’ın nişanlandığı çocuğun annesidir. Israrcı bir yapıya sahip olan Nadire Cülnaz’ı oğlu Em- ro’ya vermesi için Cülnaz’ın babasına çok dil döker: “Verın benım Emro’ya kızınız Cülnaz’i. Cülnaz cüzel kızdır ema çucugum Emro’da cü- zel, isla huylidır. Verın Emro’ma Cülnaz’i. Allah adi içen, Allah aşki içın verın kızınız Cülnaz’i çucuguma! Cülnaz cüzel kızdır ema, Emro cibi delikanli da yoktur çüyde. Benım hasret Emro’ma verın, Allah adına... dedi’’ (Hanadan, 1982: 47) Hatice’nin ortanca Nuriye ve en küçük kardeşi Hüsniyye’ dir. Babası tarafından sebepsiz yere, azarlanan kızlardır: “Küçük kızı Hüsniye her akşam olduğu gibi babasını kucaklamak için yanına gitti, ama babasından yediği tokatla gerisin geriye döndü, kapının eşiğine dayanarak ağlamaya başladı.” (Hanadan, 1982: 19) “Nuriye uykulu gözlerle anasının kucağına gitti, kıvrılıp yattı anasının dizleri üstünde.” (Ha- nadan, 1982: 21) Reşit Hanadan’ın Yazgı isimli eserinde Köyden Ayrılış adlı hikâyenin başkahramanı olan Ramuş’un her şeyi bırakıp kasabaya giderek üniversite okumak istemesi ele alınmıştır. Hikâyede sadece iki kadın karakter bulunmaktadır. Ramuş’un annesi olan Hacer, kocası ölmüş oğlu Ra-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx