Kosova Türk Hikâyesinde Manevi Kültür Taşıyıcısı Olarak Anne Tipi

106 Yrd. Doç. Dr. Elsev BRİNA LOPAR T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı SONUÇ Anne tipinin ele alınışı sırasında gözleme yer verilmiş, gerçekçi bir bakış açısı sergilen- miştir. Annelerin, geçmişi ve hayalleri hakkında ayrıntılı açıklamalar yapılmamıştır. Aynıca anne tipinin eğitim düzeyi ile ilgili ekonomik durumlarıyla herhangi bir açıklama yoktur. Ama olaylardan da anlaşılacağı üzere birkaç örnekte olduğu gibi sefillik içinde yaşayan anne tipine Reşit Hana- dan’ın eserinde rastlanır. Ancak bu tipte yer alan anneler karşılaştıkları zorluklarla mücadele edip milli ve dini kimliğini koruma mücadelesi veren mert kadınlardır. Baskı altında kalan, şiddet gören anne tipine Secaettin Koka’nın hikâyelerinde rastlamak mümkündür. “Bebek ve Kadın” hikâyesinde, çocuğuyla girdiği pastacı dükkânında, kadının dükkân sahibinin ihtiraslarına karşı koyamayışının nedeni sürekli kocası tarafından dayak yemesi olarak gösterilebilir. Eserlerde belli bir süre, tek başlarına çocuklarını yetiştirmek zorunda kaldıkları ya da kocaları tarafından hor görülen kadın-anne tiplerine rastlanır. Yaşamın adaletsizliklerinden yakınan bu tipler, çocuk bü- yütmenin meşakkatli yolunda, kimi mutlu, kimi mutsuzdur. Annelik mesleği belki de mesleklerin en ulvisi ve değer bakımından diğer tüm meslekler- den daha değerli olduğu bilinmektedir. Bunun nedeni de yetiştirdiği ve topluma sunduğu eserin ‘insan’ oluşundan kaynaklanmaktadır. “Kendi canından, kanından, sütünden vererek bin bir emek ve zahmetlerle dünyaya getirdiği gibi çocuğun büyüme süreci içinde de sorunlarına karşı duyarlı olmalıdır. Bu yüzden, anne çocuk sahibi olan kadın değildir, çocuğunun maddi manevi sorumlu- luğunu üstlenebilecek olgunlukta olan kadındır.” Toplumu inşa eden annelerin, geleceğe umutla bakan bir nesil yetiştirmekte önemli rol oy- nadıkları tartışılmaz. Bu sorumluluğunu bilinçli bir şekilde yerine getiremeyen annelerin olduğunu görürüz. Günümüz dünyasına baktığımızda annelik sanatının icrasında gereken hassasiyet ve ciddiyet gösterilmediğine dair tereddütlü olunduğu görülmektedir. Bunun sonucunda ise toplum- sal travmalara neden olan sosyolojik dramlar yaşanmaktadır. Buna örnek Hasan Mercan’ın “Bir Çocuğun Günlüğü” eserinde yer alan anne tipini gösterebiliriz. Eserlerde, çok kültürlü bir ortamda manevi kültürün, özellikle Türk kültürünün, Kosova’da yaşayan diğer topluluklar tarafından da yaşatılması üzerinde düşüncelerini ve öneriler ‘anne tipi’ ile ortaya konduğu gibi yer yer endişeleri de görebilmek mümkündür. Kültürün aynı zamanda “tarihsel bir birikime saygı” olduğunu da unutmamak gerekir. Eserlerde, ‘manevi kültür’ üzerinde dururken yazarların yaşadıkları topraklarda, toplumların kültür alanındaki ilişkilerini hareket nok- tası olarak değerlendirilebilir. Sonuç olarak, hikâye çerçevesinde annenin, kendi içinde ve Kosova Türk toplumunun içindeki konumu ele alınmıştır. Bizim kültürümüzde, toplumsal birçok konu İslam-Batı karşıtlığın- dan beslenerek şekilleniyorsa kadın konusunun da bu iki temel kavram arasındaki gerilimle şekil- lendiğini belirtmek gerekir. Dolayısıyla Kosova’daki Türk insanı olduğu gibi kadını da öteki milli ve dini unsurlarla birlikte yaşamış ancak kendi benliğini korumuşlardır. Onlar ile olan etkileşmesinin sonucu kendine bir şeyler katmış, onlara da bir şeyler vermiştir. Kosova Türk toplumunda, kadınlar, “İslâmî kadın”, “Sosyalist kadın”, “Modern Kadın” ol- muş diğer yandan da “sadece kadın” olmuşlardır. Bir kısım kadın da zaman zaman kendilerine sorulmaksızın ya da kendi seçimleri olmaksızın kendilerine yüklenen farklı tipteki rol-modelleri de tatmışlardır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx