Madenci Folkloru

327 Madenci Folkloru Genel Konular çıkardığı sesler aşırı yorgunlukla birlikte ölümle burun buruna çalışan madencilerin bugün de bütün duyu ve algılarına ciddi oyunlar oynayacak türden koşullardır: [Bir dönemeci döndük dönmedik, sağlı sollu direkler üzerinden papatya gibi gözler patladı üzerimize; inadına büyük, inadına patlak gözler… Ethem Çavuş, durakladığımızı görünce, biraz alaylı konuştu: ‘Neye durakladınız öyle ya?’... Ethem Çavuş iyice yaklaşınca, gözlerden ikisi sö- nüverdi ansızın… İşte çocuklar, dedi, az önce size hayın hayın bakan göz, işte bu mantarcıktı.] (Çıladır 2014: 72) Bu durumun yarattığı tedirginlik ve her duyuyu sonuna kadar zorlayan çalışma koşulları Ocağın Arabı’yla ilgili olmasa da halk anlatılarının başka başlıklarına girebilecek deneyimlere uy- gun altyapıyı bugün de barındırmaktadır. Buna bağlı olarak genç yaşlı her madencinin kendisinin veya tanıdığı birinin başından geçen, anlatacak böyle bir deneyimi mutlaka bulunmaktadır. Dola- yısıyla memorat başlığına dâhil edilebilecek bu tür anlatılar bölgede bugün de oldukça yaygındır: “İş bitti, çıkıyoruz ocaktan. Yarı yola gelince nasıl olsa yarın aynı yerde çalışacağız diye kazmamı bırakmak için döndüm, yanımdakilere ‘Siz gidin yavaş yavaş.’ dedim. Çalıştığımız aya- ğa yaklaşırken içerden sesler duydum. Sanki biri beni çağırıyordu. Geride kimse kalmadı biliyo- rum ama belki biri ben fark etmeden döndü herhâlde, diye düşündüm. Bir ikisinin adını seslendim. Cevap gelmedi. Biraz daha yaklaşınca sesler arttı. Gülüşmeler başladı. Ben yine iş arkadaşlarım- dır, diye adlarını seslenerek gidiyorum. Daha çok yaklaşınca bir kıyamet koptu. Bağırmalar, gül- meler… Kazmayı bırakıp var gücümle koşmaya başladım. Kendimi çıkışa nasıl attım bilmiyorum. Arkadaşlarım ocağın ağzında bekliyormuş. ‘Ne oldu?’ dediler, ‘Siz içerde değil miydiniz?’ dedim. ‘Yoo hepimiz burada seni bekliyorduk.’ Orada bayılmışım.” 5 “Çay ayağında iki kişi kaldı. 2010’da iki kişi öldü. Ondan sonra orada çalıştılar. Bağırıyor- muş, biri içeride bağırıyormuş. Bizim arkadaşlar falan duymuş da biraz korkmuşlar. Çavuş falan da duymuş bu sesi. Tam çalışmaya başlıyormuş arkadan bağırıyormuş. Çalışmayı durdurunca ses kesiliyormuş. Bizim arkadaşların kaldığı [öldüğü] yerden geliyormuş ses.” 6 Son türdeki anlatılar başka madencilerden de derlenmiştir ki özellikle eski madencilerde, ölümlü kazaların olduğu yerlerde aradan uzun zaman geçse de ölenlerin seslerin işitileceği inancı bulunmaktadır. Anlatılar arasında uçan/gezgin efsaneler olarak değerlendirebilecek, başka bölge ve alan- larda görülen motiflerin madene uyarlanmış biçimleri de önemli yer tutmaktadır. “Adamın birini, işçiyi gönderiyorlarmış bir yere. Yalnız başına. Ocakta yalnız başına bir yere göndermezler ha- yatta kesinlikle. Yalnız başına gönderiyorlarmış ayak bir yere… Çalışıyormuş orada. Yanına bir adam gelmiş. ‘Sen’’ demiş ‘Dur!’, ‘Sen otur!’ demiş buna ‘Sen çalışma, ben çalışıyorum senin ye- rine.’ demiş. ‘Ama..’ demiş, ‘Kimseye söylemeyeceksin.’ ‘İyi’ demiş bu. Her gün oraya gidiyormuş. O yerine gelen kişi çalışıyormuş bunun yerine. Bu yatıyormuş, oturuyormuş orada. Her gün böyle böyle derken adam dayanamamış, en sonunda söylemiş birisine. İşte ‘Birisi bana geliyor yardım 5 Fikri Aydemir; emekli madenci, 55 yaşında. (DT: Ekim 2014) [Bu ve öteki derlemelerdeki ağız özellikleri yazı diline uyarlanmıştır.] 6 Yasin Terzi; madenci, 37 yaşında. (DT: Ekim 2016)

RkJQdWJsaXNoZXIy NzMzNDcy