Masal Anlatıcılarının Bilinçaltlarında Adalet Kavramı

291 Masal Anlatıcılarının Bilinçaltlarında Adalet Kavramı Türk Halk Edebiyatı kavuşabiliriz (Fromm 2003: 26). Kenger vicdani rahatsızlığı temsil eder. Masal dilinde bir dikenli nesne olarak sembolleşir. Vicdan, kişiyi yaptığı haksız eylemde rahatsız eder. Bu rahatsızlık bir itirafa dönüşür. Kadından beklenen de katili gerekli yerlere bildirmek, maktulün uğradığı haksız- lığı gidermektir. Masalın sonunda adalet yerini bulur. Masal anlatıcısının son cümlesi bu adaletin yerini bulmasından duyduğu memnuniyeti ifade eder: “Adam içeriye, gari gezipduru.” Cezasını çekmesi adına söylenen bu cümle, “gezipduru” gezip duruyor anlamındadır. Masal dünyasındaki zaman, şimdiki zamana çekilir. Anlatıcı bu durumdan hoşnut durumdadır. Döndü Can’ın çocuk yaşta dinlediği masalın heyecanı, büyüdükten sonra adalet kavramı adına ilk aklına gelen masal olmuştur. İlkokulda uğradığı haksızlığın üzüntüsünü çekerken annesi kendisine aynı masalı anlatmıştır. Kabullenemediği haksızlık karşılığında, annesinden dinlediği masaldan anladığı şey, bir gün adaletin er geç tecelli edeceği olmuştur. Öyküler üzerinden ger- çek yaşama taşınan adalet inancı özel olarak bireyin, genel olarak kamunun vicdanını rahatlatır. 3. “Sabır Taşı” adlı, EB 185 Aa; Th. 894 IV numaralı masal: 40 gün uyuyan adamın başını bekleyen kızın 41. gün başından bir an / bir makas almak için ayrılması sonucu, adamın uyanmasıyla başlar. Adam gözlerini açtığı anda ilk gördüğü kadın- la evlenecektir. 40 gün başında sabırla bekleyip bir anda sevdiği adamı kaybeden kız, durumu kabullenip sabredecektir. Bir gün adamın talebi üzerine mağdur olan hanım çarşıdan bir sabır taşı getirmesini ister. Sabır taşına 40 gün başından geçenleri bir bir anlatır. Nasıl sabırla bekle- diğini anlatırken taş bile dayanamaz çatlar. Adam olanları duyar, gerçeği öğrenir. Çingeneyi kırk katırla cezalandırıp kızla evlenir (Önal 2011: 275-286). “Sabır acıdır ama, meyvesi tatlıdır” atasözü sosyo-psikolojik bir gönderme olup, eninde sonunda adaletin yerini bulacağı inancını aşılar. Sabırla, çaresizlikler aşılır. Kamu vicdanı bir sabır taşı üzerinden çatlar. Masalda beklenen gün gelmiştir. Hak edilmeyen, bir bakıma hileyle elde edilen bir kazanım, bir tesadüf söz konusudur. Masalda beklenen olmamış, adalet gecikmiş, evlenmesi gerekenler evlenememişlerdir. Masal dünyasında dinleyici bundan sonra her şeyin düzelmesini bekler. Masalın akışında emek verenlerin, sabredenlerin muratlarına nail olacakları anlatılır. Böylece dinleyenlerin bilinçaltına göndermeler yapılır. Masal aracılığıyla yapılan tembih, bir gün adaletin mutlaka tecelli edeceği yönündedir. Adalete dair yaşatılan inanç, insanları ayakta tutan, yaşama bağlayan güçtür. Aksi durumda, her bir kaybın ardından yaşamdan kopan, umut- suz, dirençsiz insanlarla karşılaşılır. Toplumsallık duygusu taşımayan insanlardan sorunlu çocuklar çıkar. Bireysel psikoloji aslında toplum psikolojisini içinde taşır (Adler 1996: 15). Sadece biyolojik ihtiyaçları tatmin eden insan mutsuz olur ve ruhsal bozukluklar yaşar (Fromm 1998: 68). Masal üzerinden ruhsal olarak varlığın sınırlarını, haklı haksız ayırımını, sosyal yaşamın her bir boyutunu kavrayan (küçük) in- sana hak hukuk kavramı anlatılmış olunur. 4. “Keloğlan ve Alicengiz Oyunu” adlı EB 169, AaTh 569 numaralı masal: Keloğlan padişahın kızına talip olur. Padişah Keloğlan’ın anasına oğlunun bir sanat öğren- mesi veya hüner göstermesi halinde kızını vereceğini vadeder. Keloğlan’ın karşısına Alicengiz oyununu öğretecek bir Köse çıkar. Köse’nin evindeki üç kızın küçüğü Keloğlan’a öğrendiklerini

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2