Masal Anlatıcılarının Bilinçaltlarında Adalet Kavramı

286 Prof. Dr. Mehmet Naci ÖNAL T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı rasında yaşadığı maceralar, kendini eşitlemek ve tam tanrı olmak adınadır. Tam tanrı olmak için, kendi kaderini kendi tayin etmek ister (Ramazanoğlu 1993: 18-97). MÖ’nde Mısır’da Tanrı-Kral yönetim süreci sınıflar üzerinden yürütülmüştür. Mısır’daki yurttaşlar yedi sınıfa ayrılır: rahipler, askerler, sığırtmaçlar, domuz çobanları, tacirler, tercüman- lar, gemi kılavuzlarıdır (Herodotos 1991: 137). Sınıf çatışmaları haksızlıklara karşı koymak adına yapılan en eski mücadelelerin tarihi olarak karşımıza çıkmaktadır. Yönetim biçimleri eski dünya- da birbirine benzemektedir. Antik Grek dönemde toplumsal sınıfları üçe ayrılmıştır: 1. Eupatridler: Bunlar şehir meclislerinde görev yapma hakkına sahip şeflerin aileleridir. Soylu babanın oğulları anlamında kullanılır, yani soylular kastıdır; 2. Geomorlar: Kırsalda yaşayan küçük toprak sahiple- ridir. 3. Demiurgoslar: Zanaat sahipleri olup şehir yaşamının temel unsurlarıdırlar (Bıçak 2004a: 23-25). Roma’daki yöneticiler tanrı soyludur. Toplumsal sınıflar üçe ayrılır: 1. Patriciler: Yönetici soylu sınıfı, 2. Plepler: Siyasi hiçbir hakka sahip olmayan tarım, hayvancılık, ticaret vb. ile uğra- şanlar, 3. Köleler: İşgal altındaki ülkelerden getirilenler (Ağaoğulları ve Köker 2008: 14-17). Eski Hindistan’daki kast sistemi şöyledir: 1. Kutsal görevde bulunanlar (Brahmanlar), 2. Savaşçılar (Ksatriyanlar), 3. Tüccarlar (Vaisyalar), 4. Ekinciler (Sudralar). 5. Cemiyet dışında kalanlarda kalanlar (Paryalar) olup bunlara insan muamelesi yapılmaz. Bu sınıflar arasında geçiş veya karışma olmadığı gibi, kendi sınıflarını koruma mecburiyeti vardır. Bu yüzden birbirine düş- man pek çok sınıftan söz edilebilir (Bıyıktay 1989: 5). İran tarihinde, “Şehname” adlı eserin temel öğretisi adalettir. Adalet hüküm sürdükçe halk mutlu, kayboldukça perişan olur. Şahlar halk için çalıştıklarında bolluk bereket ve refah vardır, kendi bencillikleri devreye girdiğinde, saadet son bulur. Cemşid’in alnındaki ışığı semboliktir. Adalet üzere hükmettikçe ışık kalır, adaletten ayrılınca alnındaki ışık söner. Sasaniler’de, eski Hint’te olduğu gibi, kast sistemine ayrılmıştı. Bu sistem bütün ilk ve erken ortaçağ toplumlarında mevcuttu. Sasaniler’de dört kast sistemi vardı. Bunlar: 1. Ruhban sınıfı (din adamları, yargıçlar, yüksek sivil memurlar, 2. Savaşçılar (ordu yönetimi), 3. Kâtipler (öğretmenler, tebabet sınıfı, küçük memurlar, 4. Zanaat ve ziraat ile uğraşanlar. İran’daki Mazdek isyanları, toplum eşitliği için yapılmış, kastlar arasındaki eşitsizlik için mücadele edilmiştir (Ortaylı 2012: 26-27). İslamiyet, insanlar arasında, zulümle çapulculuk ve tahakküm oluşturan soy-boy, ırk, renk ayrımını kökünden kaldıran inanç özgürlüğü, insan birliğini korumaya yönelik, adalet tesis eder. Mülkün asıl sahibinin Allah olduğunu ifade edilir. İslam peygamberi yaşamında, siyaseten bunu göstermiştir (Gölpınarlı 1997: 7-9). Osmanlı’da daire-yi adliye, erkân-ı erba’a veya enasır-ı erba’a olarak adlandırılan dört sınıftan söz edilir: ilmiye, askeriye, zanaatkârlar, çiftçiler. Bu sınıfların karşılıklı yardımlaşması siyasi yaşamın devamı için şarttır (Rosenthal 1996: 318). Padişah olmak dışındaki sınıflar arasındaki geçiler keskin olmamıştır. Masal dünyasının kahramanları adaleti eylemleriyle gerçekleştirirler; yapıp etmeleri, hak hukuk üzerinden anlatılır. Bu anlatmalar sağduyuyu ve vicdanı rahatlatır. İnsan varlığını bir ideale bağlar. İdeallerin işaret edildiği masal metinleri, dinleyicisini kuşaklar boyu sezgi yoluyla olağan varoluşuna yönlendirir 2 . 2  Sibel Turhan Tuna, Türk Masallarının Varoluşculuk Açısından İncelenmesi (Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Yayımları, Muğla, 2014) adlı çalışmasına bakılabilir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2