Masal Anlatıcılarının Bilinçaltlarında Adalet Kavramı

287 Masal Anlatıcılarının Bilinçaltlarında Adalet Kavramı Türk Halk Edebiyatı II. MASAL ANLATICILARININ BİLİNCİ Bilinçaltı durum, gerçeğin farkında olunmamasıyla eş anlamlıdır. Bilinç ise gerçeğin keşif- tir. İnsan sonsuza kadar çocuk kalamaz, eninde sonunda yaşamın gerçekleriyle yüz yüze gelir. Gerçeklere karşı hazırlık, sözlü anlatımlarla başlar (Fromm 1998: 121-130). Masal anaları ve ataları, masallardan pek çok çıkarımlar yapmışlardır. İyi ve kötü arasındaki ayırımın öne çıktığı, sonunda yapılan işlerin onaylandığı görülmüştür. Hak hukuk adına iyilerin yanında, kötülerin kar- şısında olunan bir memnuniyet paylaşılmıştır. Todorov’un ifadesiyle, edebiyat var olanla olmayan arasında bir gedik açmaktır (1999:161). Masal anlatıcılarının masal dünyasından kendi dünyalarına, pek çok duygu değeri taşıdıkları gözlenmiştir. Adalet kavramıyla ilgili dikkatler sorgulandığında, masallardaki olayların her bir aşa- masında başat kişinin yanında yer aldıkları izlenmiştir. Masalların sonuçlarında, haklı ve haksız ayırımını doğru bulmuşlardır. Kaynak kişiler masalların kendilerine çok şey öğrettiklerini, bunların başında adalet kav- ramının geldiğini ifade etmişlerdir. Masal analarından Emine Bahriye Çuhadar, masaldaki iyi kötü işlerden iyi insan olmayı, yalancı olmamayı öğrendiğini; kötülerin cezalandırılması, iyilerin mükâfatlandırılmasından memnuniyet duyduğunu belirtmiştir. Masallardaki acıların, sıkıntıların, aldatma ve haksızlıkların anlatıcıyı da dinleyiciyi de üzdüğünü; iyi kişilerin yaptığı işleri onayladı- ğını, kötü kişilerin yaptığı işleri beğenmediğini ifade etmiştir. Masal anası, Dudu Kübra Akkoca, masalların hayal gücünü artırdığını, masallardaki iyi işlerden dürüst olmayı, kötü işlerden ise dikkatsiz olmamayı öğrendiğini belirtmiştir. Masallarda kötülerin cezalandırılıp iyilerin ödüllendirilmesinden memnun olduğunu söylemiştir. Akkoca, ma- salda kötü kişilerin yaptıklarını tasvip etmemiştir. Okur-yazar olmayan masal anası Yeşavet Orhan, masalların zihin açıcı olduğunu, beyni genişlettiğini, eski işlerin masala döndüğünü, aklı kullanmaya yaradığını düşünmektedir. Masal- daki iyi kişinin iyi bir mevkie gelmeyi veya fakirken zengin olmayı hak ettiklerini belirtmiştir. Masal anası ilkokul mezunu Hayriye Gül, masallarda canlı olmayan şeylerin canlandığını; merhametli olmayı, aklını kullanmayı, ileri görüşlü olmayı öğrendiğini; iyilerin başarılı olmasının hoşuna gittiğini belirtmiştir. İlkokul mezunu Gülseren Durar, masalların çok iyi bir şey olduğunu, toplumdaki insanları etkilediğini, masallardaki kötü olaylara kızdığını: “Ha körolası höyle yapmış, böyle yapmış” şeklinde ifade etmiştir. Masal anası ilkokul mezunu Nermin Aykurt, masalların dü- rüst olmayı, aklını kullanmayı, kötü arkadaş seçmemek gerektiği, kötülerin cezalandırılmasından mutlu olduğunu söylemiştir. Masal atası Hüseyin Akyürek, masallardan ibret çıkarırmış. Masallara itibar eder, iyi ve kötü işlerden misaller çıkarırmış. İyiler cezalandırılıp kötüler cezalandırılırken “memnun olurum” demiştir. İyi bir yere gelen kahraman için: “Hak ettiyse hak etti deriz,” şeklide ifade etmiştir. Ma- sal atası Sebahattin Atıcı masallar için, karşılaştırma yaptığını, “bir gün ben de böyle olayım” dediğini, masalların stresini atığını belirtmiştir. Okur-yazar olmayan masal atası Halil Karagöl, masallardan temsil aldığını, tecrübe çıkardığını, eski adamların başlarına gelen işler olduğunu, dürüst olmayı öğrendiğini söylemiştir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2