Masal Anlatıcılarının Bilinçaltlarında Adalet Kavramı

288 Prof. Dr. Mehmet Naci ÖNAL T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Masal atası İlhan Şahin masallarda, kimsenin hakkını yememeyi, cömert olmayı, vicdanlı olmayı; masalın içinde yapılan işlerde kindar olmamayı, iyi insan olmayı, vicdanlı olmayı, masal- da haksızlık yapanın sonunda mutlaka hak ettiği şeyi çektiğini; masallardaki olaylara imrendiğini, iftihar ettiğini söylemiştir. Hayvan masallarında hayvanlara yapılan vefasızlığa öfkelenmiştir. İlkokul mezunu masal atası İbrahim Nalbantoğlu, masalda kötünün örnek alınmadığını, kötünün her zaman kötü kaldığını, masaldaki müşkül işleri halleden iyi kişiye özendiğini, iyilik yapanın iyilik bulduğunu bundan memnun olduklarını, darısı bizim başımız olsun dediklerini an- latmıştır (Önal 2011: 83-200). Tokat masallarını derleyen Mustafa Sargın, Fatma Keskin’den “Tın Tın Kabacık” masalını kaydeder. Anlatıcı çocukları dağa bırakan adamın yaptığı haksızlığa dayanamaz, kamu vicdanı adına şöyle bir ara cümle kurar: “ Gâvuruñ adamı heeeç baltayı yere vurmadan ormanda çocū bıra ḫı ye gaçıye. ” Masal anlatılırken dil ötesi ses tonuyla yapılan işler kınanır, haksızlığa karşı bir tavır sergilenir. Tokat’ta icra yöntemi üzerinden yapılan derlemelerde, icracının masalları anlatırken da- ima tarafgir bir tavır sergilediği gözlenir. Masal anası Fatma Keskin “Tuz Kadar Sevgi” adlı ma- salda padişah, küçük oğlunun idam emrini vermiştir. Masal anası Fatma Keskin idam emri karşı- sında üzüntüsünü dile getiren ara cümleler kurar, çocuktan yana tavır alır: “Ōlum beni nagadar seviyoñ demiş. Ben seni “duz” gadar seviyom demiş. Vay eşşōlu eşşeķ demiş. Benim duz gadar mı hatırım var diye… Asgeller gotürüyö on sekiz yaşında, dünya gozeli ⎵ iibi ōlan çocū. Nası gı- yacahlar? O.. adam o.. Pıçah çalmıya gorhar. Asgerin biri diye ki, gelin biz bunu öldümüyeķ. Bi geyik vurah. Bunun gomlāni çıhardah. Bunun gomlāni gana baturah. Padişāma gotüreķ. Ōlum sen de buralardan filar ol get diyelar. Şindi bi geyik vuruyolar.” Anlatıcı, olanın biteni üzülerek anlatır. Üzüntü duygusal bir tepki olarak izlenir. Hakkaniyetin yerine getirilmesi adına bir beklenti söz konusudur. Tokat’tan masal anası Sati Çetin “Oduncu” adlı masalda, kahramanın düştüğü duruma göre, ya sevinir ya da üzülür. Bu duygusal tepki masal kahramanın yanında olduğunun, yaptık- larını onayladığının göstergesidir. Yapılan haksızlığı dil ötesi ifadeyle tasvip etmez: “Gara ve- zir geliyo ki, herkeş uyuyo. O da, padişāñ veziriyimiş, naalet (lanet) olası. Ordan sona, hemen oğlanıñ gafayı kesiyo. Dinleyiciler de kınayarak “Vııyyy’” deyip oğlanın kafasının kesilmesine üzülmüşlerdir. Sati Çetin, “Yaralı Mahmut” masalının icrası anında, masal kahramanının yanında yer alır: “ Mahmud deñizden gelüken diyo ki, nene sen burda ne oturuyoñ? İşde cazu garısı bayağı (biraz önce) deduğüm gibi… ifadesiyle kötünün duygusal icra boyunda yanındadır. Masalın sonunda: “Gırḫ gun gırḫ gece Elif’e, gırḫ gun gırḫ gece o gardaşa, onnara, üçünüñ de duğünü oluyo. (Din: Üçü de muradına eriyo.) Üçü de mıradına erdi de gerisi kotü. Padışāñ garısı diyo ki, bu orosbu garısı çoḫ cazu garısı. Allah kokûnü˽ırsıñ. Cazu garılarınıñ. Eyilere yardım edsiñ, cazularıñ kokû gırılsıñ. Masalın devamında olmayacak, yakışmayacak işler yapan kötüler, dinleyiciler tarafından kınanır: “Bu cazu garısı diyo ki gocasına, ulan herif diye, oğluñ üş dene gız getümüş, üçü de saña ılayıḫ diye. (Dinleyiciler: Vuuuu!) Hadi bāyım. Üçü de saña ılayıḫ. Ulan anam diyo, sen de… Valla

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2