Masal Anlatıcılarının Bilinçaltlarında Adalet Kavramı

290 Prof. Dr. Mehmet Naci ÖNAL T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı ması beklenir. Kardeşlerin başlarına gelenler adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir düzendir. Keloğlan ayrıntılarıyla anlatılan haksızlığı gideren işler yapar. Anlatıcının ve dinleyicinin heyecanı kamu vicdanı adınadır. Yapılanların onaylanmadığı bir öykü tekrar edilmez. Yeniden anlatılmaya değer bulunmaz. Keloğlan öfkelenmeme adına aklını kullanır. Oyunu kurallarına göre oynar. Adalet bu sefer yerini bulmalı, saf insanların ölümüne neden olan Köse cezasını çekmelidir. Anlatıcı ve dinleyici bu serüvenin devamında Keloğlandan yana bir tavır alır. Bu yüzden her bir ayrıntı, kamu adına dinleyenlerin vicdanını rahatlatacak şekilde verilir. Denk olmayan koşullar içinde öldürülen iki kardeşin öcü alınır. Bu süreç masal dünyasında sıfatlarla giydirilen kişiler üzerinden verilir. Yapılan bütün işler, bir hareketlilik içinde sürdürülüp duyguların anlatıcı ve dinleyici içinde yaşatılması sağlanır. Bu duygu adalet duygusudur. Öç alma, öfke, kin gibi hiçbir ayrıntı verilmez. Masallar eylemler/hareketler içinde dinamik bir süreklilik içinde ilerler. Masalı durağanlaştıracak bir duyguya ver verilmez, duyguları ağırlıklı olarak dinleyici yaşar. Anlatmanın ve dinlemenin keyfi bu hareketliliklerin duyguya aktarılmasında yatmaktadır. Masal anlatıcısı ve dinleyicisi masalın sonunda adaletin gerçekleştiğine inanmış, rahatlamış, huzur bulmuş olur. Öfke kontrolü adına bir başarının öyküsü verilir. Saflık ve uyanıklık karşıtlığında ilerleyen hukuk öğretileri, başkalarını ezmemek, haksız yere ötekinin yaşamına kastetmemek masal tadında anlatılır. 2. “Her Şey Belli Olacak” adıyla kayıtlı EB 141, AaTh 960 numaralı masal: Aynı köyden çalışmaya giden iki arkadaştan biri parasını biriktirir, öteki har vurup harman savurur. Köylerine geri döndüklerinde ise, yolda parasız olan para biriktiremediğini, köye bu ha- liyle dönemeyeceğini, bu yüzden para kazanan arkadaşını öldüreceğini söyler. Arkadaşını öldür- mek üzereyken, arkadaşı beni öldürme bak bu cinayet bilinir, der. Arkadaşı nereden bilinecek, senle benden başka kim var ki, diye cevap verir. Şu gördüğün kengerler /dikenler / kızılcık otları bilir, şahitlik eder, der. Parasız olan arkadaşını öldürüp köyüne gider. Öldürdüğü kişi hakkında bir şey bilmedi- ğini söyler, yalanlarla birlikte öldürdüğü adamın karısını da alır. Aradan bir zaman geçer köyde harman savururlarken, kenger / kızılcık otu yuvarlanıp adamın ayakları arasından geçer durur. Adam içinden gülünce, karısı ne oldu der. Hiç deyince, kadın ısrarcı olur. Adam da vaktiyle ko- canı öldürmüştüm, bu kızılcık otları şahitlik eder demişti, der. Kadın gider, mahkemeye kocasını ihbar eder. Masalcı masalı şöyle bitirir: “Adam içeriye, gari gezipduru” (Önal 2011: 395). Adalet böylece yerini bulur. Masalı dinleyen çocuk (Döndü Can: şimdi yetişkin bir eğitimci) bir gün adaletin mutlaka tecelli edeceğine kanaat getirip rahatlar. Adalet öyle bir ihtiyaçtır ki, doğada olmazsa olmaz olan hava, su, toprak, güneş gibi bir ihtiyaçtır. Adaletin bir gün bir şekilde mutlaka tecelli edeceğine olan inanç hem bireyin hem de kamunun vicdanını rahatlatır. Atasözünde: “Kantarın ayarıyla oynarsan, bir gün gelir seni de yanlış tartar,” denir. Masaldaki olaylar bir denge içinde seyrederken cinayetle birlikte her şey alt üst olur. Bun- dan sonra dinleyici sorunun çözülmesi adına bir izlek içine girer. Hiçbir şahidin olmadığı bir cinayet nasıl çözülecektir? Burada çalı / diken / kenger / kızılcık otu sembolik bir değere sahiptir. Sivri uçları olan, rüzgârda uçan ve yanan / yakılan bir nesnedir. Sembol diliyle içimizdeki duyguları somut birer algı imiş gibi açıklayabilir, bir şeyi temsili olarak daha rahat anlatma imkânına

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2