Mersin İli Köy Seyirlik Oyunlarından Deve Botlatması Ve Âşuk-Mâşuk Oyunu
55 Mersin İli Köy Seyirlik Oyunlarından Deve Botlatması ve Âşuk-Mâşuk Oyunu Müzik, Oyun ve Eğlence Sanat dalları içerisinde şiir dille, musiki sesle, mimari taşla, resim renkle insanın kendi- sini ifade çabasıdır. Ancak burada üzerinde durulması gereken bir husus vardır ki o da insanın, sanatın söz konusu çeşitli dallarında kendisini kendisinden olmayan bir malzemeyle ifade etme- sidir. Bu bakımdan gerek sanat olsun gerekse düşünce biçimi olsun insana dokunamaz, insanın kendisiyle yüz yüze gelemez. İnsanın kendisini kendisine has bir dille anlatması ancak oyunla mümkündür. Oyun ise, duygu ve düşüncenin hareketle ifade biçimidir. Hareket kadar insanın kendisine ait, hatta doğrudan doğruya kendisi olan bir başka vasıta yok gibidir. İnsanın kişisel özelliklerinin bir toplum içinde geliştiği göz önünde bulundurulduğunda, oyunun temel unsurunu teşkil eden ölçü ve figürlerin, ferdin içinde doğup büyüdüğü toplumla sıkı sıkıya bağlı olduğu kolaylıkla anlaşılacaktır (Tanyol, 1961: 2489). Bu bakımından köy seyirlik oyunları, içinde yaşa- tıldığı toplumun inanışları, dünya görüşü, doğayı algılayışı, yaşamı, örf ve âdetleri vb. konularda pek çok ipucunu içerisinde barındırması açısından da işlevseldir. İncelemeye aldığımız deve botlatması ile âşuk-mâşuk oyunu da, doğa ile sıkı bir ilişki içerisinde bulunan konar-göçer yaşamının temel öğelerini yansıtmaktadır. Oyuncuların oba beyi, çoban, kavalcı vb. şeklinde sıralayabileceğimiz Yörükler arasında rastlanan kişilerden seçilmesi; hayvan benzetmecesine dayalı deve botlatması oyununda deve ile yavrusunun canlandırılması, devenin yavrulamasıyla gelen bereketin, üremenin oba halkı üzerinde yarattığı sevincin işlenmesi ve bu olayın şenlik olarak kutlanması; öte yandan âşuk-mâşuk oyununda da şişirilmiş siyah keçi tulumunun kullanılması; her iki oyundaki kılık-kıyafet, kostüm ve makyajla ilgili ayrıntılar, ayrıca oyuncuların kendi aralarındaki diyalogları, kullandıkları argo ve müstehcen ibareler bize yüzyıl- lardır Toroslarda konar-göçer bir yaşam tarzı sürdürmüş olan obaların hayatlarını yansıtmaktadır. Tarihi süreç içerisinde sözlü kültür ortamında yaşatılmış, kırsal çevrede yaşayan insanların doğayla ilgili korkularını, algılarını, düşünce tarzını gözler önüne sermiş bu oyunlar, genel anlamda eski inançlarla, yerli Anadolu kültürünün harmanlanması sonucunda yeni bir kis- veye bürünmüştür. Bu oyunlarda kadim dönemlerden itibaren insanoğlunun düşünsel ve inançsal alanlardaki gelişimini takip etmek, bilinçaltında yatanları geleneğe nasıl döktüklerini tespit etmek mümkündür. Bilindiği üzere köy seyirlik oyunları, anlatımcı görsel oyunların iki ana öğesi olan oyuncu ve seyirci ile birlikte oluşur. Sanat kaygısından çok toplum ve inanç açısından işlevseldir. İlk önceleri köylü, kendi yaşantısının daha verimli olması için zorunlu ve bilinçli olarak bu oyunlara katılmış, ancak daha sonraları doğanın çözümlenmesi sonucu bu zorunluluk ortadan kalkmış ve oyun, ortaya çıkış nedeni unutularak bir eğlence aracı olarak görülmeye başlanmıştır (Karadağ, 1978:9). Çalışma konumuzu oluşturan deve botlatması ve âşuk-mâşuk oyunu da günümüzde eğ- lenmek, hoşça vakit geçirmek amacıyla oynanmaktadır. Ancak oyunların eğlenme, eğlendirme işlevinin dışında, diğer ritüel kökenli oyunlarda ya da farklı törenlerde de olduğu gibi, başka iş- levleri de mevcuttur. Oyun aracılığıyla toplum bireylerinin, topluma özgü örf, âdet, gelenek ve göreneklere uygun bir yaşam sürdürmeleri açısından eğitilmeleri; bireyler arasındaki birlik ve beraberlik duygularının pekiştirilmesi, dayanışmanın sağlanması; toplum ilişkilerinin sürdürülerek geleneklerin korunup yaşatılmasına katkı sağlanması vb. bu işlevler arasındadır.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz