Nasreddin Hoca Fıkralarında Ölüm ve Öte Dünya Algısı

385 Nasreddin Hoca Fıkralarında Ölüm ve Öte Dünya Algısı Türk Halk Edebiyatı Ölüm, dermansız hastalıklara ve dertlere sahip olanlar için bir kurtuluştur. Hayat boyunca çektiğimiz sıkıntılardan ölerek kurtulmak ya da bu üzüntüye sebep olanların ölümü ile huzura kavuşmak insana, ölümün varlığını en çok arzulatan yanıdır. Konu ile ilgili fıkra şöyledir: Hoca şehirdeyken kendisine “karın öldü” diyenlere: “İyi ki ölüp kurtulmuş, nasıl olsa ben onu boşayacaktım!” der. (Yakıcı 1997: 144) Nasreddin Hoca, eşinin kendisini boşadığını görseydi, daha çok üzüleceğini düşünerek ölümün onun için bir kurtuluş olduğunu söyler. Benzeri bir fıkra şöyledir: Nasreddin’in karısı yatakta aniden kendisini oraya buraya atmaya, ağlayıp inlemeye başlar. Uykusundan uyanan Nasreddin, karısını da uyandırıp sorar: “Ne oldu karı, hasta mısın?” “Korkulu bir rüya gördüm.” “Hele anlat, rüyanda ne gördün?” “Yüksek bir yerden düşüp öldüğümü gördüm. İnsanlar toplanıp beni me- zarlığa götürdüler. Benim için mezar kazdılar, sonra da beni mezara koymak için harekete geçtiler. Tam bu sırada sen beni uyandırdın.” Nasreddin alnına vurarak: “Meğer ben ne aptalmışım. Onu uyandırmak senin neyine lazımdı?” der. (Yakıcı 1997: 144) Fıkrada, Nasreddin Hoca iki ayrı insan psikolojisine yer vererek ölümün farklı algılamalar ile ele alınmasını ister. Rüyasında ölümü tecrübe eden Nasreddin Hoca’nın eşi, tekrar hayata döndüğü için mutludur. Yaşam şansının olması ona, eksiklerini tamamlama fırsatı vermiştir. Fa- kat Nasreddin Hoca, eşi olmadan yaşamak istediği bir hayat hayalini kurup, bunun gerçekleşme- sine kendisinin engel olmasından dolayı oldukça muzdariptir. Fıkrada bu mizahî olayın ardında verilmek istenen mesaj “Hayatta hiçbir zaman keşke dememek için çalışmak!” gerektiğidir. Uyku/ rüya, kişiyi ölmeden önce ölüme hazırlayan önemli bir sınav yeridir. Yaşama ihtimallerimizi düşü- nüp, bilinç-bilinçaltı içeriklerimizi rüyada tecrübe ederek uyandığımızda tedbir alıp aynı duruma düşmemek için çaba sarf etmemizi sağlar. Bu anlamda bir eğitim merkezi olan rüyalar, son yol- culuğa çıkmadan önce pişip olgunlaşmamızda önemli bir role sahiptir. Nasreddin Hoca, fıkralarında, ölümün umut ışığı olarak yaşamlarımızda sağladığı sıkıntı- dan kurtarma duygusuna da değinir. Konuya şu fıkrayı örnek verebiliriz: Bir gün Nasreddin Hoca ile Timur bir anlaşma yaparlar. Peşin olarak öde- necek üç bin altın karşılığında Hoca, üç yıl içinde Timur’un eşeğine okuma öğrete- cektir. Dostları Hoca’ya: “Ne yaptın? Üç yıl sonra kellen gidecek.” dediklerinde Hoca, umudun gü- vencesine sırtını dayayıp rahat rahat konuşur:

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2