Nasreddin Hoca Fıkralarında Ölüm ve Öte Dünya Algısı

376 Ebru ŞENOCAK T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı korkar, fakat korktuğu şeyi arzular.” (Kierkegaard 2004: 22) Nasreddin Hoca fıkralarında, insa- noğlunun son durağı olan ölüm, kabir hayatı, kıyamet vb. gibi konulardaki kaygı ve korkuları ele alınarak mesajlar verilmiştir. Nasreddin Hoca fıkralarından birisinde Emir Timur, unuttuğunu sandığı fakat bilinçaltına atarak sürekli onunla yaşadığı ölüm kaygısını ve korkusunu, gördüğü rüya ile âşikâr kılar: Emir Temur rüyasında d üştüğünü görür ve rüya yorumcusunu çağırır. Rüya yorumcusu, Emir’in rüyasını yorumlar: Doğrusunu söylemeden yapamayacağım. Sizin çocuklarınızın ve akrabala- rınızın hepsi sizden önce ölecekler.” Bu yoruma öfkelenen Timur, düş yorumcusunun asılmasını emreder. Daha sonra Hoca’yla karşılaşan Timur, bu düşünü Hoca’nın yormasını ister. “Hoca Efendi, sen benim rüyamı yorumlayabilir misin? der. Hoca Emir’i dinler, biraz düşündükten sonra: “Rüyanız güzel… bu r üyaya göre bu dünyada siz, çocuklarınız ve akra- balarınızdan daha fazla yaşayacaksınız. Fakat, suçsuz yere öldürdüğünüz rüya yorumcusunun ruhu, size ömür boyu rahat vermeyebilir.” (Yakıcı 1997: 141) Emir Timur, ölüm korkusunun bilinçaltındaki baskısıyla tedirgin olarak uykuya dalar ve düştüğünü görür. “Ölüm, söylemle söylemi yadsıma arasındaki bir savaştır. Bu savaş sırasın- da ölüm olumsuz gücünü onaylar.” (Levinas 2006: 18) Rüyasının olumsuzluklara işaret etmesi Timur’u ürkütür ve rüya tabircilerine rüyasını yorumlatır. Fıkrada Emir Timur, ilk rüya tabircisinin “Akrabalarınız ve çocuklarınız sizden önce ölecekler.” yorumuna, ölümün bir gün sıra kendisine geleceğini hatırlattığı için onun asılmasını emreder. Bu şekilde Timur, ölümden kaçıp onu öteledi- ğini sanır. Hâlbuki içinde sürekli olarak düşünmekten kendisini alıkoyamadığı, bir nevî arzuladığı ölüm kaygısı, rüyasında belirgin bir biçimde bilince çıkarılarak görünür kılınır. İkinci olarak Nas- reddin Hoca rüyayı “Siz, akrabalarınız ve çocuklarınızdan daha fazla yaşayacaksınız.” şeklinde tâbir eder. İlk rüya tabircisinin sözleriyle benzer olan bu ifadelerdeki tek fark, Nasreddin Hoca’nın ölüm kelimesini kullanmaması ve dolaylı yollardan ölümden kaçışın mümkün olmadığını Timur’a iletmesidir. “Ölümlülüğün inkârı “var”lığı unutmaktır.” (Tura 2002: 119). Nitekim âyet-i kerîme’de de belirtildiği gibi “Her nefis, bir gün ölümü tadacaktır.” Her ne kadar ölümden kaçmak istesek de aslında, hepimiz Timur gibi, ölümsüzlüğün mümkün olmadığını biliriz fakat bunu duymak yine de bizi rahatsız eder. Ölüm kelimesinin adını anmamak, bir anlamda ölümden kaçıştır. Kaçışın aksine pişmanlıklarımıza, hatalarımıza son verip yapıcı davranışlar edinmek ölüm korkusuyla baş edebilmenin tek yoludur. Hayatın bütün çilesine rağmen hiçbirimiz ölmek istemeyiz. “Ölsem de kurtulsam!” sözlerini çok sarf etsek bile hastalandığımızda dahi hemen ölümü hatırlayıp, çabucak iyileşmenin yollarını ararız. Nasreddin Hoca bu durumu şu fıkrasıyla anlatır:

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2