ESER ADI

3 7. 1 Osmanlı’da Müzik Kurumları Ve Müzik Eğitimi Anahtar Kelime: Mehterhane, Enderun, Tekke Müziği. Birçok Doğu halkının müziğinde olduğu gibi, Türk müziğinin de öğretim metodu uzun yıllar hoca-talebe çalışması, yani defalarca tekrarlanan, hâfızaya alınan eserlerin meşk yoluyla sonraki kuşaklara aktarılması şeklindeydi. Geleneksel müziğin özelliklerinden kaynaklanan bu husus müzikçilerin üstün “kulak”/müzik işitme yeteneğini ve ciddi meşk etmelerini gerektirirdi. Osmanlı dönemi Türkiye’sinde bu meşk, Mehterhâne, Mevlevihâne, Enderun ve özel meşkhanelerde yapılırdı. Mehterhâne, (Selcuklular’ın Tabilhane veya Nevbethane) Hun'lardan beri vurmalı ve nefesli sazlardan oluşan bir Askerî müzik okulu niteliğinden idi, Askerî müzik, Türk savaş tekniğinin vazgeçilmez bir unsuru sayılırdı. Savaş, tören ve oyun (spor) amaçları için Hünkâr Peşrevi, At Peşrevi, Alay/ Düzen Peşrevi, Elçi Peşrevi, Saat Peşrevi ve Rakkas Peşrevi gibi özel müzik eserleri bestelenirdi. Savaşlarda çalınan mehter havalarının gündelik şehir hayatındaki karşılığı, namaz vakitleri ile önemli resmî münasebetlerde vurulan nevbet 'ti. Müzik açısından Mehterin özelliği ise, önce nefesli sazların, arkasından bütün heyetin çaldığı, yumuşak veya gümbürtülü bölümlere nöbetleşe yer verilen (buradan klâsik saz müziğine geçmiş olup senfoni orkestralarında da kullanılan) “karabatak” tekniğidir. Mevlevihane. Sultan Veled tarafından kurulan ve Mevlânâ'nın tasavvufî fikirleriyle şekli yapısını (semâ') sistemleştiren Mevlevîlik, Türkçe, Arapça, Farsça, hat, tezhib, semâ' meşki gibi derslerin yanı sıra ciddî müzik eğitimi de veriyordu. Müzik teori kitapları - Edvar yazarlarının çoğu sufi idi. Enderun II. Murad'ın Edirne'yi almasından hemen sonra 1363'te kurduğu, II.Murad, Fatih ve II. Bayezid'in geliştirip mükemmel bir saray üniversitesi haline getirdiği, saray okuludur. Bu dersleri okutacak bilginler imparatorluğun içindeki ve dışındaki ülkelerden celbedilirken, Enderun'da tahsil edebilmek İslam dünyasının dört bucağından gelen öğrenciler için büyük bir şeref ve imtiyaz teşkil ediyordu.Enderun mûsikî mektebi, Osmanlı mûsikîcilerinin sadece yetiştiği değil, ders de verdikleri bir okuldu.Abdülkadir Maraği’nin oğlu, ud üstadı Abdülaziz ve torunu udi Mahmud Maraği, Sultan Selim’in Tebriz’den getirdiği ve o zamandan beri sarayda yevmiyeli çalışan Azerbaycanlı müzikçiler Kanuni Sultan Süleyman döneminde de Enderun’da bulunan ve “cemaat-i mutriban” denilen saray musiki hey’etinin ses üstadı (guyende) ve çalgıçıları idi. Bunların arasında “cemaat-i mutriban”ın baş sazendesi Hasan Can, şahzade 2.Selimin mühürdarı, kemançe üstadı, şair Turak Çelebi (Nihani) ve diğer nüfuzlu üstatdlar Enderun’da hocalık yaptı ve birçok talebe yetiştirdi. Özel Meşkhâneler Tek veya toplu olarak hususî mahiyette mûsikî meşki yapılan evler, cemiyetler veya öğrenci koroları, Osmanlı İmparatorluğunda mûsikî hocalarının evde ders verme geleneği, saray cariyelerinin evlerine derse gönderildiği hocalarla başlamıştır Gerek erkek, gerek kız çocukların mûsikî eğitimi için Enderun'da — sadece saraydan değil, dışarıdan hocalar da görevlendirilirdi. Mehterhâne ile Enderun'un (daha sonra da tekkelerin) kapatılmasından sonra bu adet zaruret halini aldı. Hem eğitim, hem konser amacıyla kurulmuş olan derneklerin

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU2NTE2