Politik Motivasyonlarla Geleneğin Yeniden Yaratılması Süreci Üzerine

356 Öğr. Gör. Adil ÇELİK T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı sı gereken UNESCO çalışmalarının ortaya koyduğu bir sonuç olarak “ortak bellek’; “paylaşılan deneyim’; “toplumsal kimlik” veya “tarihsel süreklilik” olmalıdır ” (Oğuz, 2009a:87). UNESCO’nun, somut olmayan kültürel miras olarak adlandırdığı ve halkbilimi, antropoloji ve etnoloji gibi disiplinlerin çalışma alanına giren malzemeyi, koruma altına almak için kullanı- labileceğini dile getirdiği modern yaklaşımlar halkbilimcilerin özellkle XX. asrın ikinci yarısından itibaren uygulamalı halkbilimi , fakelore , geleneğin icadı gibi anahtar kavramlar üzerinden ge- liştirdikleri modern koruma yaklaşımları ile bir kesişim kümesi oluşturmaktadır. Bu tartışmaları başlatan isim olarak Dorson, her ne kadar fakelore olarak adlandırdığı bu uygulama örneklerine karşı olmadığını ve desteklediğini söylese de (Dorson, 2014: 10), uygulanan örneklerini ortaya koyan halkbilimcilerin eksik teçhizatlı olmalarından yakınmaktadır (Kirshenblatt-Gimblett, 2007: 52). William S. Fox da fakelore ile folklorun ayrılması gerektiğini vurgulamasına karşın (Fox, 2007:,37); Dundes, fakelore üretiminin ulusal bir gereksinimden kaynaklandığını vurgulayarak (Dundes, 2007: 81) halkbilimcilerin fakelore olarak adlandırılan bu malzemeyi çalışmasını öner- mektedir (Dundes, 2007: 86). Bu tartışmalara tarihçi kimliği ile dahil olan ve konuyu siyasi orga- nizasyonlar üzerinden okumaya çalışan Hobsbawm ise icat edilmiş gelenek kavramını ortaya atarak onu şu şekilde tanımlar: “ Bu terim gerçekten icat edilmiş, inşa edilmiş ve formel düzlemde kurumsallaşmış gelenekleri olduğu kadar, kolayca izi sürülemeyecek bir şekilde kısa ve belirle- nebilir bir zaman diliminde -belki de birkaç yılda- ortaya çıkmış olan ve büyük bir hızla yerleşmiş ‘gelenekleri’ de kapsamaktadır ” (Hobsbawm, 2006: 2). Gerek XIX. yüzyıldaki ilkel koruma yöntemleri gerekse UNESCO’nun yaşayabilirliği güvence altına alma amacıyla sistematize etmeye çalıştığı güçlendirme, aktarım ve canlandırma gibi modern koruma yaklaşımları ekseninde yürütülen çabalar, politika ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilişki halinde olmuştur. Bu ilişkinin halkbilimi ayağı şu şekilde tanımlanmaktadır: “ Kathleen Verdery, Michael Herzfeld, Benedict Anderson ve diğerlerinin çok canlı bir şekilde gösterdikle- ri gibi, halkbilimi tarihi ve uygulamalı folklor, bir ideoloji olarak milliyetçilik formasyonundan ve devlet oluşumunun siyasi süreci ideolojisiyle olan ilişkisinden ayrılamaz ” (Kirshenblatt-Gimblett, 2007: 56). Bu ilişkinin günümüzde evrildiği noktada ise, iktidar odaklarının arzuladıkları toplumu biçimlendirmek amacıyla uygulamalı halkbilimi çalışmalarını araçsallaştırdıkları görülmektedir. Bu bildirinin amacı belli örnekler üzerinden söz konusu araçsallaştırmaların Türkiye özelindeki durumunu okumak ve gelecekte yapılacak olan uygulama örneklerinden toplumsal esenlik adına olumlu dönütler alınmasına katkı sağlamaktır. Araştırma kapsamında UNESCO’nun SOKÜM kategorizasyonu temel alınmış ve beş kümede toplanan halk bilgisi ürünlerinden birer örnek seçilerek bu örneklerin uygulanması es- nasında anıştırdığı varsayılan politik yapılanmalarla ilişkisi okunmaya çalışılmıştır. Söz konusu kategorizasyonun ilk kümesini oluşturan somut olmayan kültürel mirasın aktarılmasında taşıyıcı işlevi gören dille birlikte sözlü gelenekler ve anlatımlar kümesi için seçilen “bozkurt” imgesi; ikinci kümeyi oluşturan gösteri sanatları için seçilen örnek olan “mehter” uygulamaları; son üç katego- riyi oluşturan toplumsal uygulamalar ritüeller ve şölenler için seçilen “atlı okçuluk” uygualamaları, doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar ı temsilen seçilen “Nevruz” inanç ve uygulamaları ve el sanatları kategorisi için seçilen “hat” sanatı uygulamaları gibi kaynağını gelenekten alan ve modern dünyada yeniden üretilen kültürel miras örnekleri, iktidar ve çeşitli politik odaklarla olan

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz