Postmodern Dönemde Geleneğin Kullanımı Noktasında Halkbiliminin Tavrı

114 Hakan ÇELİKTEN T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı yorumlarda bulunmak açısından bu bildiride Görünen Adam ve Fi adlı dizilerle âşıklık geleneği; Dede Korkut Hikâyelerinin üç tanesinin ( Salur Kazan, Bamsı Beyrek ve Deli Dumrul ) sinema uyarlamasıyla da Dede Korkut Hikâyelerinin yeni anlayışlarla yeniden ele alınış tarzlarının ince- lenmesi yapılacaktır. İnceleme Müphemliğin esas olduğu Postmodernist anlayışta tam anlamıyla bir sistemden bahset- mek pek mümkün olmasa da çoğulculuk, tarih anlayışı, oyun kavramı, özne-birey anlayışı gibi birtakım genel özelliklerden bahsedilebilir 3 . Bunların dışında zaman algısı, postyapısalcılık ve metinlerarası yaklaşımlar da yeni dönemde ortaya konulan ürünlerin şekillenmesinde etkili oldu- ğu görülmektedir. Postmodernzimin önde gelen özelliklerinin başında çoğulcu bakış açısı gelir. Postmodern anlayış birbirinden farklı alanların, görüşlerin sentezini değil, onların yan yana birlikte yaşamalarını esas alır. Böylece akıl ve düş, bilim ve ezoteri, teknoloji ve mitos yan yana gelebilmiştir. Bu da eklektizm kavramını ön plana çıkarır. Buna göre insanlar farklı zevk ve duygulara sahipken tek bir görüş ve yaşayışta olmaya çalışmaları yanlıştır. İnsanoğlu farklı coğrafyalar, farklı kültürler, farklı yaşam tarzları arasında özgürce gezinebilir. Kabaca bu görüş “ya o/ ya bu” bakış açısı yerine “hem o/hem bu” bakış açısını oturtmuştur. İncelemede bulunduğumuz filmlerde de bu çoğulcu bakış açısının hâkim olduğu görülür. Eski çağlarda yaşanmış olaylar konu edinilirken modern zamanın yaşayış tarzları da sık sık yan yana anılmaktadır. Bu bazen iki farklı döneme ait gelenek temsilcisinin yan yana getirilmesi ba- zen de eski oba hayatına günümüz yaşam tarzlarının yansıtılması şeklinde olmaktadır. İlk olarak incelemede bulunduğumuz dizi, Onur Ünlü’nün yazıp yönettiği ve internet üzerin- den yayınlanan Görünen Adam adlı dizidir. Bu dizide tersine dönmüş bir dünya ile karşılaşılmak- tadır. Normal hayatta görünmemek olağandışıyken dizi için kurgulanan dünyada görünür olmak olağandışı olarak işlenmektedir. Dizinin bizi ilgilendiren kısmı âşıklık geleneğine yapılan vurgu- dur. Dizinin başkahramanı olan Kurtuluş, özel bir sektörde çalışsa da âşık tarzı şiir geleneğine ilgi duymaktadır. Bu durum da dizide sık sık bu geleneğe gönderme yapılmasını sağlamıştır. İlk olarak başkahramanın bağlamayı elinden neredeyse hiç düşürmemesi ve fırsat buldukça bu ge- lenek tarzına yakın icralarda bulunması bunun önemli bir göstergesidir. Dizide geleneğin yer yer yeni anlayışlar ışığında işlendiği görülmektedir. Bunun en bariz örneği 6. bölümde 4 görülmektedir. Kurguya göre Kurtuluş aynaların içinden geçerek farklı dönemlere ve farklı ortamlara gitmektedir. Bu bölümde ayna içinden geçerek yaptığı seyahatin sonucunda 1637 yılına, Ka- racaoğlan’ın bulunduğu bir obaya gelmiştir. Onun bulunduğu çadıra Karacaoğlan’ın gelmesiyle olaylar başlamaktadır. İzleyiciye verilene göre Karacaoğlan düşmandan kaçarken bu çadıra sığı- nır ve burada Kurtuluş’la tanışır. Kurtuluş kendisini geleneğin yakın zamandaki önemli temsilcisi olan Özay Gönlüm olarak tanıştırır. Böylece sahnede âdete geleneğin en eski temsilcisi ile yakın dönem temsilcisi yan yana getirilmiştir. Bu durum postmodern anlayıştaki zaman algısı açısından uygundur. 3  Bu kavramlar hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. (Koçakoğlu, 2012: 59-78). 4  Bu bölüme erişim adresi https://www.youtube.com/watch?v=zIKBac4JFRk&t=2s 15.11.2017 15.38

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx