Postmodern Dönemde Geleneğin Kullanımı Noktasında Halkbiliminin Tavrı

115 Postmodern Dönemde Geleneğin Kullanımı Noktasında Halkbiliminin Tavrı Genel Konular Postmodernizmin kendine has bir zaman algısı vardır ve bu şizofreni terimiyle birlikte kul- lanılır. Buna göre postmodern yapıtlarda zaman sınırları ortadan kalkar. Geçmiş, bugün, gelecek ayrımı ‘ebedi bugün’ içinde kaybolur. Dizide de Kurtuluş’un geçmiş ile günümüz dünyası arasın- da yaptığı yolculuklar, geçmişteki kişilerle günümüz dünyasına ait kişileri yan yana getirmesi bu karmaşanın göstergesidir. İlerleyen sahnelerde Karacaoğlan’ın sevdiği kendisine kara dediği için canının sıkkın olduğunu söylemesiyle olay daha da ilgi çekici hâle gelir. Karacaoğlan’ın meşhur “ Bana kara diyen dilber” diye başlayan şiiri zihninde olan Kurtuluş, ona bu durumu dert etmemesini bunun kötü bir şey olmadığını, Türk kahvesinin, gözaltına kullanılan sürmenin de kara olduğunu, bu yüzden karanın kötü bir şey olmadığını söyler ve bunu duyan Karacaoğlan sevinerek buradan aldığı ilhamla bu meşhur şirini yazar. Görüldüğü üzere gelenekteki meşhur bir şiirin üretiliş şekli yazara göre olağandışı bir kur- guya oturtulmuştur. Bununla birlikte konunun derinlikten yoksun işleniş tarzı yine postmodern anlayışın bir yansıması olmuştur. Bir kitap uyarlaması olup internet üzerinden yayınlanan Fi adlı dizinin 8. bölümünde 5 ise geleneğin Karacaoğlan gibi bir diğer önemli temsilcilerinden Âşık Veysel’le karşılaşılmaktadır. Bu bölümde Batı tarzı müzik aletlerinin bulunduğu bir ortamda yeni tarzda olduğu söylenebilecek bir şarkının içine Veysel’in şarkısı katılarak bir modern-gelenek harmanı yapılmıştır. Buradaki kul- lanımda Görünen Adam dizisindeki kullanımdan farklı olarak daha sanatsal ve modern anlayışa yakın bir yaklaşımın olduğu fark edilmektedir. Bunun yanında şarkının sözleri dışında bağlam içinde geleneğe ait herhangi bir ize rastlanılmamaktadır. Bu da geleneğin kullanımı noktasında yine kuşkulu yaklaşımı beraberinde getirmektedir. Bu iki farklı örnek yeni dönemde geleneğin iki şekilde de kullanıldığını göstermektedir. İnceleyeceğimiz bir diğer ürün ise yönetmenliğini Burak Aksak’ın yaptığı ve Dede Korkut Hikâyelerini yeni anlayışlar doğrultusunda ele aldığı S alur Kazan: Zoraki Kahraman, Deli Dumrul ve Bamsı Beyrek adlı filmlerdir. Aynı kaynaktan beslenerek aynı yönetmen elinden çıkan bu üç film, birbirine benzer un- surlarla oluşturulmuşlardır. Bu sebeple incelemenin bir bütün olarak yapılması daha iyi çözümle- meler getirecektir. Postmodern anlayışta tarih , tarihi bir konunun kurguya oturtulup sıradanlaştırılarak tekrar ele alınması şeklinde kullanılmaktadır. Postmodern sanatçının tarihe yön vermek gibi bir kaygısı olmadığından onun tarihin en önemli kahramanını bile ele alırken kendi kurgusundan geçirip kahramanın idealizmini kırdığı görülmektedir. Onlara göre tarihçinin işi tarihte yaşanmış olayları öyküleştirmektir. Bu noktada olaylar geçmiştekiyle birebir aynı olmasa da çok kopuk da olmama- lıdır. Anlaşıldığı üzere bu anlayıştaki sanatçının geçmişe dönüp dündekini bugüne aktarmasında bir sıkıntı yoktur. Bu noktada geçmiş tam anlamıyla yok edilemez ancak bu yeniden ele alışta çoğunlukla ironik yaklaşım esastır. Bu da ciddi oranda asıl anlatıdan uzaklaşmak anlamına gel- memektedir. 5  Bölümün tamamı için bkz. https://puhutv.com/fi-8-bolum-izle 05.12.2017/12.40

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx