Postmodern Dönemde Geleneğin Kullanımı Noktasında Halkbiliminin Tavrı

116 Hakan ÇELİKTEN T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Bu noktada belirtilmesi gereken bir husus vardır ki o da edebi metinlerin tam anlamıyla birer tarih metin olmadığıdır. Ancak yine de bu anlatılar toplumun kültürel tarihi içinde önemli bir yere sahiptir. Bu bakımdan Dede Korkut anlatılarının yeniden ele alınışında postmodernizmin tarih anlayışına göre incelemek bir sorun oluşturmayacak aksine daha çok veriye ulaşılmasını sağlayacaktır. İncelemesi yapılan filmler için asıl kaynak metin Dede Korkut Hikâyeleri 6 dir ki bu hikâyele- rin Türk kültür yapısı içinde önemi alan uzmanlarının malumu olup hikâyelerin bulunduğu günden günümüze kadar yurtiçinde ve yurtdışında hakkında birçok çalışma yapıldığı bilinen bir gerçektir. Bu durum bu anlatıların toplumun kültürel dünyasında ne kadar önemli bir noktada olduğunu gös- termektedir. Postmodernist anlayış, tarihe dönüp onu istediği gibi kullanmaktan tabiri caizse onu yağmalamaktan çekinmez. Burada da kültürel tarih içinde yer alan bu önemli ürünün yönetmenin kendi anlayışı doğrultusunda kullandığı görülmektedir. Bunu yaparken sanatçının elindeki en iyi silah kurgudur. Bu anlamda hikâyeleri olduğu gibi değil bir kurgu süzgecinden geçirilerek yeniden ele aldığı görülmektedir. Bu kurgulamada yer yer asıl metnin dışına çıkıldığı da görülmektedir. Öyle ki Deli Dumrul, filmde korsanlarla bile mücadele eder hâlde karşımıza çıkmaktadır. Kurgu üzerindeki bu durum Postmodern anlayış için gayet normaldir. Postmodernistler genellikle an- latının aldatmaca olduğunu savunur. Dünya, başlangıçları, ortaları ve sonları olan tutarlı bir yer değildir; bir öykü anlatmak ve okura ulaşabilmek adına dünyayı böyle bir yer olarak kurgulayan anlatı yalan söylemiş sayılır. Kurguya başvurmakta ısrarcıysak, bu kurgu özfarkındalık taşımalı ve kendisinin aslında bir kurgudan ibaret olduğunu bize hatırlatmalıdır.” ( Fulford 2015: 94). Bu bakış açısıyla şimdiye kadar oluşmuş olan gerçeklik algısı nı da yıkmaya yönelik bir çaba içeri- sinde olunduğu anlaşılmaktadır. Bunu yaparken bu anlayış temsilcilerinin “ oyun kavramı ” üzerine kurgularını oluşturarak ciddiliğin kırıldığı görülmektedir. Bu bakımdan postmodern görüşte bir diğer önemli nokta oyun kavramıdır. Hakikatin var- lığının tartışıldığı ortamda postmodern sanatçı hakikat yoksa geriye sadece oyunun kaldığını belirtir ve bu noktaya odaklanır. Oyun eğlenceyi de beraberinde getirirken sanatçı ile okur arasın- da bulmacamsı bir oyun başlar. Böylece modernizmin katı gerçekçiliği yumuşatılarak oyunsuluk ön plana çıkarılmış olunur. Okur içine girdiği kurguda yazarla bir oyuna başlar ve önüne çıkan düğümleri çözerek yazarın vermek istediği sırra erişmeye çalışır. Dolayısıyla bu süreçte gerçek birçok defa sarsılır. Bütün bunlar dâhilinde üç filmde de kurgu etkin kullanılırken bu kurgulamada özfarkındalığın vurgusunun yapıldığı ve ciddiliğin dışına çıkıldığı görülmektedir. Örneğin Bamsı Beyrek kendisine hediye getiren bezirgânların önünü kesen düşman askeriyle savaşıp ilk yiğitliğini göstereceği sahnede ekran kararır ve çıkan yazıda mealen bu sahne şiddet içerdiğinden yayınlanamamakta- dır, zaten yayınlanamayacağından yönetmen bu sahneyi çekme gereği de duymamıştır, tarzında bir yazı belirir. Yine Deli Karçar, kız kardeşini vermek için binlerce hayvan istediğinde, Dede Korkut bu hayvanları toplayıp geniş bir düzlüğe getirir ve Deli Karçar’a gösterir. Deli Karçar hay- vanların çokluğu karşısında şaşırıp bu kadar hayvanı nasıl topladığını sorunca Dede Korkut, as- lında montajla çoğalttıklarını söyleyerek yine kurguyu ön plana çıkarır ve böylece gerçeklik algısı kırılmaya çalışılır. Yine bu durum yukarda belirtmiş olduğumuz üzere postmodern anlayışa uygun bir tutumdur. Yönetmen toplumun kültür tarih içinde önemli ve son derece ciddi olan metni bu 6  Filmlerde incelenen anlatıların asıl metni için bkz. (Ergin 2011: 73-251).

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx