Sözlü Kültürden Görsel Kültüre Nasreddin Hoca İmgesi- Akşehir Örneği

192 Zeynep Nagihan KAHVECİ T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı bulunmasıyla ilişkilidir. Bu dil oyunları, olaylar karşısında mizahi bir kıvraklıkla, eleştirelliği de barındıran sözleri içermektedir. Mizahın kaynağını sözün gücü ve eleştirellik oluşturmaktadır. “Mizah; çağlara göre toplumun ekonomik, politik ve sosyal yapısını belirlemekte, teknolojik ge- lişmelerden ise biçim yapısını almakta; son hızla ortamına uyabilme dinamizmi göstermektedir. Aslında mizah, bütün canlılığını da bu uyum çatışmalarından kazanmaktadır” (Öngören, 1983, s. 21). Mizahın dinamizmini sağlayan yapının temel taşı yaratıcılıktır. Sözlü mizah unsurunun görselleştirilmesi meselesi de mizahın temelinde olan yaratıcılık özelliğiyle birlikte değerlendirilmelidir. Sözlü mizaha dair pek çok unsur karikatür, vine, bilgisayar oyunları, sinema filmi, çizgi film, reklam filmi ve caps içerikleri olarak görselleştirilmektedir. Sözlü mizah unsurunun görselleştirilmesi, bu unsurların farklı bir bağlama taşınarak dönüştürülmesi demektir. Bu dönüştürme görsel imgeler üretme yoluyla olmaktadır. Berger, “bir imgenin ye- niden yaratılmış ya da yeniden üretilmiş görünüm olduğunu ve her imgede bir görme biçimi bulunduğunu” (Berger, 2014, s. 10) ifade eder. İmgeleri yaratma ya da üretme sürecinde görme biçimimizin ya da neyi nasıl görmek ve de nasıl anlatmak istediğimizin de etkisi vardır. Çünkü “imgeler yalnızca görselleştirme araçları değil, yaratım ve ifade araçlarıdır” (Burnett, 201, s. 33). İmgeler, görülenin hayal gücü ve yaratıcılıkla birleştirilerek görselleştirilmesi, zihindekinin varlık bulması halidir. Görsel anlatımın sözel olanla birleştiği imgesel anlatım, kültürel değerlerin hem kuşaktan kuşağa hem de kültürden kültüre aktarılabilirliğini sağlayabilmede etkili yollardan birisi olarak görülebilir. “Kültürler arası etkileşim düzleminde, kavramsal etkileşimin sınırlı bir entelektüel grup içinde gerçekleştiği, buna karşılık, sözel kültürel dokuda ulusal kalıt aktarmalarının imgeler, mo- tifler ve kalıplar aracılığı ile yapıldığı, kültürden kültüre bakışı yansıtan yaratılmış imajlar dikkate alındığında daha iyi değerlendirilecektir (Öztürk’den akt. Oğuz 2013: 55). Bu açıdan çalışmanın konusunu oluşturan Nasreddin Hoca’nın da “yaratılmış imaj” olarak sözel doku içerisinde imge- sel ve simgesel olarak aktarıldığı söylenebilir. Böylelikle Nasreddin Hoca gibi kültürel bir unsur, sözlü kültür ürünü olan fıkralarının yanı sıra yaratılmış imajıyla da görsellik kazanmış olmaktadır. Bu durum nedeniyle insanlar eşeğine ters binmiş bir adamın bulunduğu fotoğraf, heykel vb. gördüklerinde doğrudan belleklerinde Nasreddin Hoca imgesi canlanmaktadır. Çünkü eşeğine ters binen Nasreddin Hoca imgesi kültürel belleklerine kodlanmış durumdadır. Akşehir’de Nasreddin Hoca İmgesi Akşehirli olmanın Nasreddin Hoca’nın şehrinden olmak anlamına geldiği duygusundan hareketle, Akşehir halkının kendilerini Hoca’nın torunları olarak hissettikleri ve kendi kimlikle- rini Hoca’nın kimliği etrafında oluşturmaya çalıştıkları görülmektedir. Bunun sonucu olarak da Hoca’nın mizah anlayışının torunları olarak kendilerine geçtiğine inanmaktadırlar. Akşehir’in ve Akşehirli olmanın “Dünyanın ortası” metaforuyla Nasreddin Hoca imgesi etrafında oluşturulduğu görülmektedir. Akşehir halkının düşünce dünyasına işlemiş olan Nasreddin Hoca imgesi aynı zamanda kentin görünümünde de imgesel olarak pek çok yerde bulunmaktadır. Nebi Özdemir, kentlerin kamusal ve özel alanlarının, kültürel imgelerin temel gösterim alanları olduğunu ve bu alanların da meydanlar, binalar, çeşmeler gibi yerler olduğunu ifade eder (Özdemir, 2012, s. 119). Akşe-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx