Tanzimat Edebiyatı

6 2.4.1.2.Tanzimat ve Gazetecilik Anahtar Kelimeler: : Türk Edebiyatı, Yeni Türk Edebiyatı, Tanzimat Edebiyatı. Türkiye’de basın hayatı 1831’de Takvim-i Vekayi ile başlamıştır. Bu resmî bir gazetedir. Devlet eliyle çıkardı, bir taraftan devletin siyasî ve idarî icraatını hem halka hem de başkalarına tanıtmak; bir taraftan da tarihçilerin kaydettiği vakaları günü gününe neşretmek görevini yapardı. Takvim-i Vakayi’nin resmi gazete olması dolayısı ile dünya ölçüsünde haberler vermediği öne sürülerek siyasî bir baskı neticesinde William Churchill tarafından 1840’ta Ceride-i Havadis adlı gazete çıkarılır. Ceride-i Havadis ilim, ahlak hatta edebiyat üzerine makaleler yanında 1842’den sonra piyes hülasaları neşretmekle konularını genişletmiştir. Londra’daki bir tiyatro binası hakkındaki yazı, Çince bir şiirin tercümesi, roman hülasaları, Avrupa gazetelerinden iktibaslar bu gazetenin münderecatı içerisindedir. Devirle ilgili makaleler Türk okuyucusunun Dünya hareketlerine alakasını ve merakını uyandırmıştır. Ceride-i Havadisin rolü başta geniş manası ile vatan mevhumunu koymak şartı ile bu saydıklarımızın yanında Türkçe’nin sadeleşmesi zaruretini hissettirmiştir. Buna rağmen bu yıllarda matbuat kuvvetinden istifade edilmesi layığı ile düşünülmemiş ancak harice karşı kullanılan bir silah olarak görülmüştür. Gazetecilik 1860’tan sonra mühim akisler uyandırmış ve nihayet Tercüman-ı Ahval mukaddimesinde gazeteciliğin hedef ve gayesi Şinasi’nin kaleminde tespit edilmiştir. 1861 yılına kadar yenilik hareketlerini Takvim-i Vakayi, Ceride-i Havadis, yeni açılan okullar, Encümen-i Danış etrafındaki faaliyetler ve tercümeler idare ettiği halde, Tercümanı Ahval’den sonra bu yenilik hareketlerini gazete hemen hemen yalnız başına idare eder. 19. asrın görüş ve ideolojilerini toplayan bir belge halini alır. Bu suretle bir yandan günlük hayatımızın olaylarını göz önüne sererken bir yandan da devrin toplum hayatını ilgilendiren Osmanlıcılık, İslam birliği, vatan sevgisi, hürriyet aşkı, fert hürriyeti, fikir hürriyeti, hak ve adalet, medeniyet ve prensipleri, devlet ve halk münasebeti, din ve dünya işleri, eğitim ve öğretim ile ilgili görüşler, düşünceler, okuryazarlar ve aydınlar arasında gazete vasıtasıyla yayılmaya başlar. Fikir gazete ile yapıcı bir unsur olarak hayata girer, cemiyetimiz artık hayatın hakiki çehresi olan meselelerle karşı karşıyadır. Getirdiği düşünce ve teklifler etrafında yavaş yavaş insanımızın çehresi teşekkül eder. II. Mahmut devrinde kamuoyunun siyaset ve idaredeki önemi anlaşıldığı için dilin sadeliği üzerinde durulmuştur. Bir yandan da halkın eğitim ve öğretiminin bir problem sayılması devrin ileri gelenlerini dil ve dil meseleleri üzerine eğilmeye zorlar böylece halka hitap düşüncesi gazetede dili kontrol altına alır. Yeni Türkçe Tercüman-ı Ahval gazetesi etrafında kendini bulur. O zamana kadar şairler tek başına yakaladığı okuyucu ile arasında geçen konuşma yavaş yavaş kitle arasında bir konuşma, bir nutuk mahiyetini alır. Artık şair bir kalabalığın huzurunda hissederek şiir yazmaya başlar. Gazete ayrıca yeni nevilerin edebiyatımıza girmelerine yardım eder. Tiyatro, tercüme, telif roman ilk ürünlerini gazete ile verir. Bunların yanı başında makale, tenkit, deneme gibi bünyesine dahil türleri de kendiliğinden getirmiş olur. Buna bağlı olarak da makale, hayat ve politika meselesini; tenkit ve deneme ise edebiyat meselelerini günlük hadiselerin arasına

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU2NTE2