Türk Halk Hikayelerinde Tevrat Kaynaklı Motifler

21 Türk Halk Hikâyelerinde Tevrat Kaynaklı Motifler Türk Halk Edebiyatı ustura değmeyecek” demesiyle dünyaya gelmiştir. Bu durum Türk halk kültür ve inançlarındaki türbelere adak adamaya, hatta olacak çocuğu o türbeye “satmaya” benzemektedir. Doğacak çocuk erkekse adının Satı, kız ise adının Satiye olması bununla ilgilidir 9 . Her iki doğumda da bir kutsallık seziliyor. Adak adandığı halde adağın yerine getirilmemesinin sonucunda bir felaket yaşanacağı inancı İslam’da ve Türk kültüründe yaygındır 10 . Nitekim Tevrat’ta da bu konudaki kesin hüküm “Tanrı’ya adak adayınca, yerine getirmekte gecikme. Çünkü O akılsızlardan hoşlanmaz. Adağını yerine getir” (Vaiz 5/4, s.825) şeklindedir. Bu bahiste sonuç olarak, Türk halk hikâyelerinde elma yiyerek, dua ederek ve adaklar adayarak hamile kalma motiflerinin ayniyle Tevrat’ta da mevcut olduğunu söyleyeceğiz. Gerek hikâyelerde ve gerekse Kutsal kitaplarda olağanüstü doğan bu çocuklar ileride büyük işler ba- şaracaklar ve kahraman olarak anılacaklardır. Çünkü bunlar “büyük zorlukları gerçekten de do- ğuşunun erdemiyle aşmıştır, zira doğuşunu engelleme girişimlerini başarıyla bertaraf etmiştir” (Rank 2016:87). Sihirli saç: Halk hikâyelerimizden Melikşah ve Güllühan hikâyesinde Melikşâh’ın başın- daki beyaz tüyler, sihirlidir. Bu sihirli tüyler Melikşâh’ın güçlü/yenilmez olmasını sağlar (Akman 2013:77-79). Bu motife Köroğlu hikayelerinde de rastlarız. Köroğlu’nun İstanbul ve Elaziz riva- yetlerinde, Köroğlu, sevgilisini almaya giden Hasan Bey’e saçından üç kıl verir. Ve başı sıkıştığı zaman bunlardan birisini yakmasını söyler. Boratav, sihirli üç kıl motifini “ibtidai kavimlerin sihrî ananeleriyle alakalandırır” (Boratav 1984:84). Sihirli saç motifine “Hemra ile Hurlika” hikâyesinde de rastlıyoruz. Hurlika, başı derde girdiğinde yakması için saçından iki tel verir (Yıldız 2001:100). Bu motife ilk temas eden kişi yine Otto Spies’tir. Spies, bu hikâyenin Tevrat’taki Simson kıssasıyla benzerliğine değinmiş fakat Tevrat’taki bu kıssadan söz etmemiştir (Gönül 1941:30). Tevrat’taki kıssanın özeti şöyledir: İsrailli Şimşon, Filistinli Delila adında bir kadına âşık olur. Şimşon’un ve İsraillilerin düşmanı olan Filistinliler, ırkdaşları Delila’dan Şimşon’un üstün gücünün kaynağını öğrenmesini isterler. Delila, Şimşon’a üç kez, gücünün kaynağını sorar. Her soruşunda Şimşon ona yanlış cevap verir. Birincisinde Şimşon “Beni kurumamış yedi taze sırımla bağlarlar- sa sıradan bir adam gibi güçsüz olurum.” der. Bağladıklarında ise bütün bağları koparır. İkinci- sinde hiç kullanılmamış yeni urganla bağlarlar, onu da koparır. Üçüncüsünde ise başındaki yedi örgüyü dokuma tezgâhındaki kumaşla birlikte dokuyup kazıkla burup bağlarlar, onu da koparır. Fakat kadının sıkıştırmalarına dayanamayan Şimşon, sırrını kadına söyler: “Başıma hiç ustura değmedi, dedi. Çünkü ben ana rahmindeyken Tanrı’ya adanmışım. Tıraş olursam gücümü yitiri- rim. Sıradan bir adam gibi güçsüz olurum.” Kadın, Şimşon’u dizinin dibinde uyutur ve başındaki yedi örgüyü kestirir. Bundan sonra Şimşon gücünü yitirir. Daha sonra Filistinliler onu yakalayıp gözlerini oyarlar. (Hakimler, 16/4-21, s.321). Melikşah ve Güllühan hikâyesinde de Melikşah’ın annesi, sevgilisiyle beraber olabilmek için, oğlunun gücünün, yenilmezliğin sırrını öğrenir. Bu sır, Melikşah’ın başındaki üç beyaz tüydür. Bu tüyleri koparan anne, Melikşah’ı güçsüz bırakır ve gözlerini oyarak onu kuyuya attırır. 9  Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için Pervin Ergun’un çalışmasına bkz. (Ergun 2017:79-90). 10  Adağını yerine getirmeyen boy beyinin çocuğunu kartalların kaçırdığı Taş Bebek hikayesi buna örnek olarak verilebilir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2