Toplumsal Araştırmaların Nesnesi Olarak Yemek ve Mutfak

85 Toplumsal Araştırmaların Nesnesi Olarak Yemek ve Mutfak Maddi Kültür ötekilerden ayrıcalıklı kılan simgeleri inşa ederler. Bu inşanın önemli bir kısmını da ayrıcalıklı tüketim oluşturmaktadır. Herkesin kolaylıkla ulaşabildiği ve herkesin tüketebildiği besin sıradan ve tüketicisine imtiyaz sağlamayan bir besindir. Nadir olan veya kimsenin yaygın olarak tüket- me imtiyazına sahip olmadığı besin ise tüketicisini imtiyazlı bir hale getirecektir. Bu süreçte bir coğrafyada oldukça bol olarak bulunan besinin statü inşasındaki kabiliyeti söz konusu olmazken aynı besinin kıt olduğu bir coğrafyada inşa ettiği statü oldukça önemlidir. Bu kapsamda mutfak toplumsal inşada simgesel bir önem taşır. Bu kapsamda besinin tüketildiği mekân da önem kazanmaktadır. Mekân sıradan insanla- rın kolayca ulaşabildiği bir mekân olmaksızın, belirli toplumsal kesimlere açık mekânlar olmalıdır. Bu mekânın imtiyaz sağlayıcı özelliği kullanıcılarını sıradanlıktan kurtaran bir özellik kazanacak- tır. Bunun yanı sıra iktidar sahibinden belirli dönemlerde halk ile birlikte olması beklenmektedir. Halka verilecek ziyafetler iktidarı sağlamlaştırıcı bir etki ortaya konulacaktır. Bu davranış halk ile ilişkisini kurmasına ve duygusal bağını koruduğunu göstermesine aracı olacaktır. Hüküm- darın otoritesini tesis sürecinde İslamlaşmadan önce Türklerde “açları doyurmak ve çıplakları giydirmek” kaidesiyle kendini gösteren durumu, İslamlaşma sürecinde de görmek mümkündür. Hükümdarın halkı ile olan ilişkisinde taşıması gereken cömertlik vasfı tanrısal vasfının bir yansı- ması olarak görülmelidir. Halkının ihtiyaçlarına cevap veren bir hükümdar meşruiyetini sağlamış ve kut almış bir hükümdardır. Bunun aksi durumda ise sadece hükümdarlık makamını işgal eden bir zorbadır (Beşirli, 2016: 29). Tanrıdan kut almış olan hakan verdiği toyla, doyurduğu misafirlerin sayısı ile bu otoritesini göstermektedir. Roma’ da olduğu gibi, hükümdar otoritesinin kaynağını oluşturan karizmasını Tanrıdan aldığı bu güce dayandırmaktadır. Hükümdar ve ailesi iktidar için hususi ehliyet, ilahi bir lütfa sahiptir. Bunu mistik bir ata ve ilahi bir kahraman, hanedan adına temin etmiştir. Ve o zamandan beri bu ehliyet soyun bütün üyelerine babadan oğula intikal etmektedir. Hakanın veya sultanın hâkimiyeti altındaki bölgeleri kendi soyundan gelen bireyler genellikle evlatları arasında paylaştırması bu kutsallığın korunmasıdır. Şu halde göçebe veraset tarzı ne soy hukukuna, ne primogenitura‘ya ne de liyakat, münasip olma prensibine dayanmayıp bu üçünün kombinasyonu- dur ve zarurete göre bu üçünden biri tahakkuk eder (Nemeth 1962: 104). Bu durum hükümdarın, tanrının yeryüzünde vücut bulduğu tanrı kral olduğunu, kut sahibi kağan veya tanrının yeryüzün- deki halifesi olan sultan olduğunu ortaya koymakta ve ayinsel özellik taşıyan yemeklerle karizma- tik otoriteyi yeniden tesis etmektedir (Beşirli, 2012:345). Besin temini iktidarın meşruiyetini sağ- layan önemli bir araçtır. Buna ilişkin birçok kültürde örnek görmek mümkündür. Madagaskar’da Antaymour’lar arasında kral ürünün yetişmesinden ve halkın başına gelecek her türlü kötülükten sorumludur. Birçok yerde, yağmur yağmazsa ya da ürün iyi yetişmezse kral cezalandırılır. İskitler- de de yiyecek kıt olduğunda krallarını bağlama gibi bir töre var gibi görünüyor (Frazer, 2004: 48). b. Yiyecekler ve mutfak toplumsal yapıya ilişkin somut bilgiler içerir. Toplumsal yapı, fert, toplum ve kültür üçlüsü esasında şekillenmektedir (Nirun, 1991: 53). İnsanın doğa ile olan üretim ilişkileri, araçlar ve teknikler, toplumsal kurumlar ve mülkiyet sistemi top- lumsal yapıyı oluşturmaktadır. Yiyecekler, bunların üretim ve tüketimleri ile toplumsal yapı hakkında ayrıntılı bilgi elde etmek mümkündür.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzMzNDcy