Tunç Çağları

1.5.2.2.2. Şehirler ve Mimari Anahtar Kelimeler: Hattuşa, Potern, Sandık Duvar, Yerkapı Boğazköy (Hattuşa), Alaca Höyük, Alişar, Maşat Höyük (Tapigga), Kuşaklı (Sarissa), Ortaköy (Şapinuva) gibi başlıca Hitit şehirleri arasında Hattuşa krallığın ilk başkenti oluşunun yanı sıra yerleşim planıyla şehircilik anlayışı için başlıca örneği oluşturur. Boğazköy, Hititlerden önce de yaşamını sürdüren önemli bir Anadolu kentiydi. Hitit kralı I.Hattuşili tarafından başkent yapılan Hattuşa, ilerleyen yıllarda Hitit Krallığının bir güç ve saygınlık merkezi haline geldi. Şehir, güney kuzey yönünde eğimli kayalık bir arazi üzerine inşa edilmiştir. Buradaki kayalık alanın yerleşim için seçilmesinin en önemli nedenlerinden bir tanesi Hattiler’de olduğu gibi Hititlerin de taşı ve kayayı kutsal kabul etmelerine dayanır. Hatta kutsal taşlara ibadet edildiği de metinlerden bilinmektedir. Yapılar çoğunlukla kayalık zemindeki temel yataklarına oturtulmuş, mimari adeta kaya ile bütünleştirilmiştir. Yapı duvarların alt kesimleri ve surlar iri taşlarla mahirane bir şekilde örülmüştür. Başkent Hattuşa aşağı ve yukarı şehir olmak üzere iki ayrı kısımdan oluşmaktadır. Tapınakların yoğunlaştığı yukarı şehir ile aşağı şehri bir iç sur ayırır. Aşağı şehirde I. numaralı büyük tapınak magazin adı verilen depoları, büyük taş bloklu kapıları, tanrı ve tanrıça heykellerinin yerleştirildiği kutsal odaları ve geniş mekânları ile yer alır. Tapınaklar bir Hitit şehrinin en önemli yapılarıdır. Dini bir merkez niteliğindeki tapınaklarda kral ve kraliçe yönetiminde dini törenler icra edilir, kurbanlar tapınağa sunulurdu. Hattuşa’daki gibi tapınaklarda dini törenlerin yanı sıra üretim gerçekleştirilen mekânların ve büyük depo odalarının varlığı da bilinmektedir. Kentin diğer önemli yapısı olan saray, bugün Büyükkale’deki kayalığın üzerinde surla çevrili asimetrik ve dağınık plan sergileyen bir yapı topluluğundan oluşur. Asimetrik planlama, Hitit yapılarında olduğu kadar şehirlerinde de görülebilen bir özelliktir. Hitit şehirlerinde güçlü bir savunma sistemi mevcuttur. Hattuşa’nın 6 km. uzunluğundaki surları tüm şehri kesintisiz olarak çevreler. Surlar Hititlere özgü sandık duvar tekniğinde inşa edilmiştir. Şehirlere giriş ve çıkış, törenlerin de gerçekleştirildiği çift kuleli anıtsal kapılardan sağlanır. Bunlardan en görkemlisi, Hattuşa’nın güneyinde şehrin en yüksek noktasındaki Yerkapı’dadır. Kötülüklere karşı kapı girişlerinin çevresinde tanrı, sfenks ve aslan gibi koruyucu varlıkların yontuları yer almıştır. Hattuşa’da Yerkapı’nın altından “potern” adı verilen taşla, bindirme tekniğinde örülmüş bir yeraltı geçidi mevcuttur. Bu tür geçitler diğer Hitit şehirlerinde de görülebilen bir mimari özelliktir. Ayrıca Hitit kentinde sutaşıma ve arıtma sistemleri, silolar, su toplama havuzları, işlikler, özel evler, resmi yapılar, mabet-saraylar, imalathaneler, kutsal odalar ve alanlar, krali yazıtlar ve yontular, evler ve büyük ahırlar mevcuttur. Hitit krallarına ait mezarlar veya mezar yapıları henüz bulunamamıştır. Metinlerden kralların “taş ev” olarak adlandırılan yapılara gömüldükleri anlaşılmaktadır. Taş temel ve kerpiç duvar her dönemde olduğu gibi Hititler tarafından da kullanılmıştır. Yapıların üst kısımları günümüz Anadolu’sunda olduğu gibi düz toprak dam ile kapatılmıştır. Yapılarda ev mimarisi tarzı ağırlıklı olarak kullanılmıştır. Eski Hitit’e tarihlenen İnandık Tepe, Hüseyindede ve Boyalı Höyük’de gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda bu tür mimariye sahip yapılar ortaya çıkarılmıştır. Hitit mimarisindeki temel malzeme olan taş, şehir içindeki veya yerleşim çevresindeki taş ocaklarından elde edilmiştir. Tapınak ve yapı duvarları bazen surların alt kesimleri ortostat adı verilen taş bloklarla kaplanmıştır. Ortostatlar kabartmalarla bezeli olabilmektedir. Alaca Höyük’te sfenksli kapın giriş kısmının iki yanındaki kabartmalı ortostatlarda dini konular işlenmiştir. Bir başka Hitit mimari özelliği taş blokaj uygulamasıdır. Örneğin Alaca Höyük’teki tapınak-saray yapısı bir taş blokaj zemin üstüne oturtulmuştur.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz