Tunç Çağları

1.5.2.2.3. Sanat Anahtar Kelimeler: Hitit Sanatı, Hitit Üslubu, Kabartmalı Vazolar, Yazılıkaya, Riton. Assur Ticaret Kolonileri Çağı’na ait Kültepe Ib tabakasına ait eserlerde Hitit sanatının başlangıcını belirgin olarak görebilmekteyiz. Çanak çömlekte aynı çağın gelişkin özellikleri Hititlerde devam eder. Anadolu’ya Kuzey Suriye ve Mezopotamya’dan gelen etkiler geleneksel yerel sanat ile sentezlenmiştir. Bu katkılarla Hitit’in erken evresinde M.Ö.17. yüz yıldan itibaren gelişmeye başlayan sanat anlayışı, İmparatorluk Çağının sonuna kadar gelişimini sürdürmüştür. Eski Hitit Çağında dönem sanatının ayrıntılarını ve üslubunu büyük ölçüde sergileyen İnandık Tepe (Ankara Müzesinde), Bitik (Ankara) ve Hüseyindede’de (Çorum Müzesinde) bulunan kabartmalı dini vazoları üzerindeki bantlarda Hititlerin dini tören veya törenleri çeşitli aşamalarıyla anlatılmıştır. Kadın ve erkek figürleri, saz, lir ve çalpara gibi çalgılar, Hitit kap tipleri, koç, geyik ve boğa gibi hayvanlar, sunaklar, kağnı arabası, mobilya tasvirleri, dans sahneleri dönemin figüratif sanatı ve dini kutlama ayrıntıları hakkında bilgiler sağlamıştır. Özellikle Hüseyindede vazosunda yer alan ve saz ve çalpara eşiğinde bugünkü “halay” benzeri bir dans icra eden kadınlar, günümüzden farksız bir görünüm sergilerler. Ayrıca yine aynı bant üzerinde Hititlere has bir üslupla yapılmış boğa üzerinde durma sahnesinin örnekleri Ege dünyasında görülmektedir. İmparatorluk döneminde kabartmalı vazoların yerini kaya kabartmaları almıştır. Özellikle Boğazköy’den güneye doğru giden hat üzerinde yoğunlaşan bu kabartmalar ve Boğazköy Yazılıkaya’daki tanrı tanrıça kabartmaları, dönemin Hitit yontu sanatının belli başlı örnekleridirler. Yazılıkaya’daki tanrıların ucu kıvrık ayakkabıları, kısa etekleri, boynuzlu sivri külah biçimli başlıkları karakteristik Hitit tanrı özellikleridir. Tanrıçalar da ucu kıvrık ayakkabıları, uzun etekli giysileri ve yüksek başlıkları ile Hitit sanatının bir tanrıça tiplemesini tanıtırlar. Yazılıkaya A odasındaki kral IV. Tuthalya tasviri ve Alaca Höyük kabartmalarındaki yuvarlak başlıklı, elinde ucu kıvrık baston/asa taşıyan tasvir Hitit kral tiplemesini temsil eder. Taş eserler ve su kültü için özel bir örnek teşkil eden Eflatunpınar (Konya’da) kaya anıtında tanrı, tanrıça ve karışık varlıklarının oluşturduğu sevilen bir şema mevcuttur. Hitit’lerde özel bir eser grubunu oluşturan çeşitli tiplerdeki mühürler, figüratif ayrıntılarıyla sanatsal ve ikonografik açıdan değerli bilgiler verirler. Madeni ritonlar üzerindeki sahneler sanatsal ve dinsel yönden zengindir. Bunlardan Metropolitan Müzesi’ndeki Schimmel gümüş ritonu üzerindeki tasvir bandında, kral ve tanrı ile birlikte, önünde bir geyik yatan üzerine hayvan postundan torba asılmış kutsal bir ağaç (çam benzeri) tasvir edilmiştir. Madeni eserlerden figürinler, heykel ve heykelcikler, bezemeli silahlar, dini kompozisyonlar, kabartmalı kaplar ve diğerleri dönemin özgün sanatsal ayrıntılarına sahiptir. Burada sadece kısıtlı sayıda belli başlı örnekleriyle tanıtılmaya çalışılan Hitit sanatı, M.Ö.13. yüz yılda zirveye ulaşmıştır. Hititler kompozisyon şemalarında kendilerine has özelliklere sahiptirler. Eski Hitit Çağı kabartmalı vazolarında, konu bütünlüğü öyküsel bir akış içinde tasvir edilmiştir. Aynı şekilde İmparatorluk Çağına ait Schimmel geyik ritonunda, Boston Müzesindeki yumruk biçimli riton üstünde ve Kastamonu Müzesindeki Taprammi metal kabında konular hareketli olarak ve bir sinema şeridi görünümüyle işlenmiştir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz