Tunç Çağları

1.5.2.2.4. Yazı ve Dil Anahtar Kelimeler: Hititçe, Palaca, Luvice, Hitit Hiyeroglif, Çivi Yazısı. Hititler tarafından kurulan devletin merkezi siyasal otoritesine bağlı olarak resmi dil Hititçe’dir. Hititler zamanında Anadolu’da Hititçe ile birlikte Hattice, Palaca ve Luvice konuşulmuştur. Resmi dil Hititçe’nin Kızılırmak yayı içinde konuşulduğu kabul edilmektedir. Hititler dillerine “Kaneş/Neşa” dili adını vermişlerdir. Kuzey Suriye’den aldıkları çivi yazısını Hititçe ile kullanmışlardır. Çivi yazısı da resmi yazı haline gelmiş ve saray çevresi tarafından resmi yazışmalarda kullanılmıştır. Uluslar arası dil ise Akatça’dır. Ünlü Kadeş antlaşması da tabletlere Akatça olarak kaydedilmiştir. Çivi yazısı çeşitli boyutlardaki kil tabletlere yazılmıştır. Tabletler Hitit kentlerinde arşiv yapıları veya odalarında ele geçmiştir. Büyük tablet arşivleri Hattuşa’dadır. Burada farklı yapılarda tabletler bulunmuştur.. Boğazköy’de bulunan tabletlerin arasında çok sayıda dini metin mevcuttur. Tabletler avuç içine sığabilecek boyuttan 30. cm.’e kadar farklı boyutlara sahiptir. Çivi yazısı, tablet üzerine 1, 2 veya 3 sütun halinde, önlü arkalı olarak yazılmıştır. Tabletlerin yapımında madenden de yapılmıştır. Boğazköy’de bulunmuş olan tunç tablet Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde korunmaktadır. Çivi yazısının Hititler tarafından kullanılmasıyla birlikte çok sayıdaki çivi işaretinin ses değerinin öğrenilmesi güçlüğü halk tarafından yaşandı. Bunun üzerine ikinci yazı olarak şekillerden oluşan ve bu nedenle anlaşılabilir Luvi hiyeroglif yazısı kullanılmaya başlanmıştır. Hiyeroglif yazısı ve çivi yazısı kral mühürleri üzerinde özellikle birlikte yer almıştır. Kralların halka yönelik yazılarının ve uygulamalarının yer aldığı anıtlarda, halka ait mühürlerde ve yazışmalarında, mektuplarında, borç senetlerinde, toprak alım satım belgelerinde hiyeroglif yazısı kullanılmıştır. Halka yönelik anıtlardaki için bir örnek Boğazköy’deki Nişantaş yazıtıdır. Hiyeroglif yazısının tahta tabletlere ve balmumu tabletlere de yazıldığı düşünülmektedir. Ancak bunlardan herhangi bir iz günümüze ulaşamamıştır. Yazmanlar Hitit toplumunda en ihtiyaç duyulan kişiler olmalıdırlar. Akatça’nın zorluğu nedeniyle sarayda görev yapan ve Akatça bilen yazmanlar yazışmaları hazırlıyordu. Metinlere göre bu yazmanlar Hititçe kadar Hattice, Palaca, Luvice’yi biliyor, Akatça ve Sümerce’yi anlıyorlardı. Ele geçen sözlük metinlerinde Sümerce sözcüklerin Akatça ve Hititçe karşılıkları bulunmaktadır. Ayrıca halkla ilgili yazışmalar için de hiyeroglif yazısı bilen yazmanlar mevcuttu. Hem çivi hem de hiyeroglif yazısı Anadolu’da uzun bir süre birlikte yaşamıştır. Hitit İmparatorluğunun yıkılmasından sonra Güneydoğu ve Kuzey Suriye’de kurulan beyliklerde hiyeroglif yazısı kullanılmaya devam etmiştir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz