Türk Halk Kültürü Bağlamında Sosyal Medya

44 Ahmet Serdar ARSLAN T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı açık klavyede mesajlar bölümünde ‘hatun’ gibi belirli birkaç kelime yazıldıktan bir sonraki kelime önerisi porno olmaktadır. Eski Türkçe döneminden kalan bu kelimenin bu şekilde örüntülenmesi dahası İsmi “Hatun” olan bir kullanıcının sürekli olarak bu içeriğe maruz kalması kültürel haklarla ve kişilik haklarıyla uyuşmamaktadır. Kullanıcının bu durumu değiştirmesi için hatun kelimesi- ni farklı kelime örüntüleriyle sık sık kullanarak kullanıcı deneyimi oluşturulması gerekmektedir. Öte yandan arama motoru, akıllı telefonlarda eğer arama motorunun adresi üzerinden arama yapılıyorsa kullanıcıya “Uygunsuz tahminleri bildir” seçeneğini sunmaktadır. İnternetin dili aynı zamanda kavramların kısaltmaları ile simgelerini de etkilemektedir. Örneğin bir futbol takımının, Türk Standartları’nın, Türkçe- Sosyal ’in, The Sims oyununun kısaltması veya simgesi olan “ts” ifadesi internet sitesinin içeriksel bağlamına göre sonuç verirken kimi sosyal medya ortamlarında “transseksüel ”in kısaltması olarak da kodlanmış durumdadır. Türk kullanıcılar sosyal medya ortamlarından birisi olarak Facebook’a geleneksel ritüel- lerinin bir kısmını taşımış durumdadırlar. Doğum günü kutlamaları, bayram mesajları, sevdikleri- nizle haberleşme gibi geleneksel ortamlarda yapılan etkinlikler ve ritüeller bir şekilde bu ortamda da yaşanmakta hatta kimi köy ve kasabaların Facebook sayfası bulunmaktadır. Ancak kültür açısından Facebook, insanlara bir ilişkiyi sürdürmek için didinmek zorunda olmadıkları mesajını da aşılamaktadır (Sayar ve Yalaz, 2016: 78). Birini Facebook’tan silmek bir insanı hayatınızdan çıkarmanın yeni ifade biçimidir (Sayar ve Yalaz, 2016: 78). Facebook’un gelenek üzerinde bu yıkıcı etkisi olumsuz görülürken, Facebook’un halk kültürünü benliğine katarak kullanılması olumlu bir tutum olarak karşımıza çıkar. Facebook’ta yer alan olumsuz içeriklerin izi diğer ortam- lara göre daha kolay sürülebilmektedir. Özellikle kadın profillerine karşı yapılan saldırılar, cinsel içerikli cümleler ve içerikler ile reklamlar sosyal medyada kullanıcının istemi dışında gelişen un- surlarıdırlar. Karşı kullanıcının kişisel özelliklerinin ve karakterinin bilinemediği bir ortamda tanın- mayan kişilerle arkadaş olmanın yanlış bir tutum olduğu açıkken, popüler olmak veya beğenil- mek isteyen genç kesim kullanıcılar, bu sayfalarda kolaylıkla tanımadığı kişilere kişisel bilgilerini açmaktadırlar. Sayar ve Yalaz (2016: 32) bireylerin interneti esnek bir erişebilirlik aracı olarak gördüğünü bunun da arkasında yatan sebebin büyük ölçüde bireyi özgür kılan anonimlik hissi olduğunu söylemektedir. Bu nedenle sanal dünya kişiye daha güvenli bir alan imkânı sunabilmek- tedir. Fizikî olarak düşünüldüğünde bu öneri doğrudur. Ancak güvenlik hissi, kötü niyetli kişilerle veya kullanıcılarla karşılaştığımızda hangi bilgileri vermememiz gerektiği gerçeğinin önüne ge- çemez. Yücel (2017: 520) bu konuda “ifşa olmanın getirdiği paranoyak hâl gösterir ki toplumsal anlamda aidiyet ve gizlilik olguları yeniden saptanmaktadır. İnternette yaşanan hızlı gelişmeler, toplumsal değişim ve dönüşümün gelecekte nasıl yaşanacağına dair ipuçları vermektedir. Face- book sosyal bilimciler için devasa bir laboratuvardır. Milyonlarca kullanıcı, her ülke araştırmacısı için ciddi bir inceleme potansiyeli taşır” demektedir. Youtube’u değerlendiren Çakır (2014: 386) ise Youtube’u hiçbir kuralı ve denetimi ol- mayan, her bireyin kaydını yayınlayan bir anarşi ortamı olarak tanımlamakta ve buna göre yeni medyada isimsiz bir video, izlenme rekorları kırabilir, isimsiz bir yazı, milyonlarca kişi tarafından okunabilir, cinsel tacizciler sosyal medyada herkesin arkadaşı olabilir, demektedir. Youtube’a eğer bir kullanıcı profiliyle giriyorsanız kullanıcı deneyimi esas alınmaktadır. Öte yandan örneğin Youtube’da ‘hikâye, hikâyeler veya öyküler’ terimlerinden birisini arattığınızda eğer bir kullanıcı deneyiminiz yoksa yani ziyaretçi kimliğiyle giriyorsanız ilk 5 ve sonrası arama sonuçlarında ço-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx