Türk Dünyası Halk Çalgıları Orkestraları

308 Doç. Dr. Timur VURAL T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Ayrıca alan araştırmamız sırasında canlı olarak da dinleme şansı bulduğumuz Tuva Ulu- sal Orkestrası, geleneksel şarkılarını “hömey” denilen vokal tekniğiyle seslendirmeleri sayesinde çok farklı tınılar elde etmektedir. Bu orkestraya ait diğer bir husus, icracıların büyük kısmının mahalli sanatçıların arasından seçilmiş olmasıdır. Bu sayede geleneksel tınıların yaşatılmasında daha üstünlük sağlanmıştır. Saha ve Hakas orkestraları da benzer şekilde mahalli sanatçılardan kurulmuş orkestralardır. Bu teknik olarak üstünlükten ziyade, otantiklikte derinliğe gitmek için ayrı bir devinim yaratmaktadır. Diğer Türk Dünyası orkestralarındaki icracıların büyük kısmı konser- vatuvar veya diğer müzik bölümlerinden mezun olmuş müzisyenlerden teşkil edilmiştir. Yine yapılan tespitlerde, Ankara Türk Dünyası Müzik Topluluğu’nun çalgı gruplarının tını- larına dayalı değil, daha çok farklı çalgı renkleri birleşimine yönelik bir kadroya sahip olduğu gö- rülmüştür. Bunun çeşitli zorlukları olabileceği düşünülmektedir. Öncelikle orkestral renk tınılarının böyle çok çeşitli ve bireysel çalgılardan alınması çok güçtür. Her enstrüman kendi renginde sesi ile verilen notayı takip etmek zorunda kalmakta, bazen düzenleme gereği gruplar oluşturularak farklı renkler yakalanmaya çalışılmaktadır. Bu topluluğun çalgı dengesi ile orkestrasyon sistemi- ne yönelik yenilikler yapılması, gelecekte tüm Türk Dünyasında daha etkili bir topluluğun bizi tem- sil etmesi yönünde önemli bir adım olacaktır. Yine bizi birçok mecrada temsil eden Ankara Devlet Türk Halk Müziği Korosu yeni bir orkestralama ve çalgılama sistemine muhtaç gözükmektedir. Kendi amaçlarında belirtmiş olduğu çoksesli uygulamalar ile desteklenme kısmına yönelik daha kapsamlı çalışmalar yapılmalıdır. Ayrıca amaçlar kısmında orkestralama tekniğine yer verilmemiş olması topluluğun tekrardan gözden geçirmesi gereken bir hususu olarak karşımıza çıkmalıdır. 10. yy.’dan 19. yy.’a kadar geçen evrede halk çalgıları orkestralarına yönelik yetersiz düzeyde veri olduğu sonucuna varılmıştır. Bunun sebebinin ise Türk toplumuna ait yazılı tarih aktarım geleneğinin daha sonraları oluşması, Orta Asya coğrafyasındaki sürekli savaşlar ve 16. yy.’dan itibaren Rus hâkimiyeti altına girmeleri olmalıdır. 1992 yılında Sovyetler Birliği’nin dağıl- ması ile çoğu Türk toplumu özerkliklerini ilan etmişlerdir. Bu evreden itibaren geleneksel müzik kültürlerine ait çalışmaları daha kolay yapabilmişlerdir. 20.yy . ilk kısmından itibaren Türk Dünyası ve akraba topluluklara ait halk çalgıları orkestralarına rastlanmaktadır. Tuva ilinde 1930, Kırgız İlinde 1936, Azerbaycan İlinde 1936, Moğollarda 20.yy başlarında, Buryatlar’da 1943, Saha İlinde 1957, Ankara Devlet Türk Halk Müziği Korosu 1986, Kazak Elinde 1987, Ankara Türk Dünyası Topluluğu 2000, Hakas İlinde 2003 ve TÜRKSOY Halk Çalgıları Orkestrası’nın ise 2015 yılında kurulduğu tespit edilmiştir. Türk Dünyası Halk Çalgıları Orkestra geleneğine yönelik yeterli düzeyde çalışma ya- pılmadığından dolayı, özellikle 10. yy. ile 19. yy. arası döneme ait veri eksikliğini gidermeye yö- nelik güdümlü bilimsel projeler yapılması önerilmektedir. Tüm dünyaya mal olmuş halk çalgıları orkestralarımızın olabilmesi için öz kültürümüzün çarpıcı ve farklı noktalarını sivrilterek ön plana çıkartmalıyız. Söyleme ve icra tekniğindeki yöresel faklılıkların bu orkestraların içinde nasıl har- manlanacağına yönelik ciddi çalışmalar yapılmalıdır. Hayal edelim, 15 bağlamacının aynı anda şelpe tekniği ile çalmaya başladığı bir eserde, diğer yöresel mızrapların düzdüğü melodileri, 10 kemane ile işlesek, ardından ansızın giren beş kaba zurna ile ruhları titretsek güzel olmaz mı? Bu tabiî ki sadece küçük bir örnek halk çalgıları orkestraları alanı bilim ve sanat insanlarının acil dokunuşlarını beklemektedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz