Türk Halkının Kültürel Köklerinde İlk “Oyun” Ustası Olarak Şaman Ve Şaman Ayininde Performans Dramaturgisi

94 Doç. Dr. Türel EZİCİ T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Şaman ile birlikte Türkler’de Şaman inanışında da güç yitimi olarak okuyabileceğimiz bu tespitler, Zeus panteonu yorumlarındaki gibi, uygar Apolloncu güçle dengelenen ilksel Dionysos- cu gücün, doğada bütün özgürlüğüyle dolaştığı zamanlardan farklı olarak diyalektik bir statüye yerleştirilmesiyle sınırlanan özgürlüğünü, dolayısıyla tiyatroda “oyuncu” ya dönüşen Dionysos ra- hiplerinin durumunu andırır. Aslında dünyasal düzendeki ödünsüz hiyerarşinin, doğa-insan-top- lum parçalanmasının bir sonucu olarak ehlileştirilen Dionysos’un bu trajik durumu metaforik olarak konvansiyonel Batı tiyatrosunun geleneksel köklerindeki en kadim mirası sayılır. Nietz- sche’nin, giderek doğadan kopan, salt akla tutsak olan insanla canlılığını kaybeden tiyatronun yeniden doğuşu için Dionyoscu gücün geri dönüşünü çağırdığı bilinir. Bu metafordan hareketle biz de doğa ve doğaüstü güçlerin insan dünyasıyla iletişimini sağlayan, kozmik denge ve kutsal döngünün tanığı, aracısı konumundaki oyun ustası şamanın kozmik yolculuğunda kullandığı esrime tekniklerinin, ayin dramaturgisinin tiyatromuza getireceği otantik soluğu, keşfedeceğimiz yeni biçimleri, teknikleri düşünebiliriz. “Oyun”Ustası Olarak Şaman Şaman kalıtımla soy sürerek, rüya ya da duru görü yoluyla ona ulaşan içsel çağrı yani inisiyasyon ile ya da topluluk üyelerinin seçimiyle, şamanlığa hangi şekilde adım atarsa atsın, asıl hünerini esrime yeteneğini geliştirerek, usta şamanlardan, ruhlardan esrime tekniklerini öğre- nerek kazanır. Bu zahmetli eğitim sürecinde çeşitli sınamalardan, sınavlardan geçer. Eliade tarih dışı ve kendiliğinden dinsel yaşamda 4 eğitimin bu niteliğini kutsalın sınırsız tekrarı ilkesiyle açıklar (Eliade, 1999: 13-15). Şamanın eğitimi hem kuramsal hem de uygulamaya yöneliktir. Şaman geleneğin bilgisini edindiği kuramsal eğitim sürecinde şamanlık tekniklerini, ruhların adlarını ve işlevlerini, topluluğun mitolojisini, soy ağacını ve gizli dilini öğrenir. Uygulama sürecinde ise rüya- lar, kendinden geçme gibi esrime tekniklerini öğrenir (Eliade, 1999: 31-32). Şamanik çağrıda sırra erme ve şamanın ustasından öğrendiği kozmik yolculuğunun her aşaması esrime deneyimlerinin devreye konduğu bir aydınlanma sürecine tekabül eder. Esrime deneyimlerinin temel içeriğini ise acı çekme, simgesel ölüm ve dirilme temaları içerir: Bedenin parçalara ayrılması-parçaların birleştirilmesi. Göğe çıkış, yer altına iniş. İyi ve kötü ruhlarla konuşma vb. (Eliade, 1999: 55- 56). Eğitim ve uygulama deneyimiyle şamanlar dayanıklı bir ruha, bilenmiş bir zekaya ve espri gücüne, sıra dışı bir konsantrasyon yeteneğine, dayanıklı ve enerjik bir bedene, şarkı söylerken, şiir okurken çok iyi kullandıkları bir sese, kendi dillerinde çok zengin söz dağarcığına, mimik, jest ve hareketlerinde inanılmaz bir taklit yeteneğine sahip olabilirler. Vantrologlar gibi karından konuşabilirler, çok yükseğe sıçrayabilirler, ateş üstünde yürüyüp ateş yutabilirler, doğadaki çeşitli sesleri, hayvan seslerini, özellikle kuş seslerini ustalıkla taklit edebilirler. Eliade bu tür yetenek ve deneyimlere sahip olan bir şamandan, Yakutlar’da, ciddiyet, söz ve davranışlarında tutarlılık, inandırıcılık, alçakgönüllülük, gurur ve öfkeden uzak durma gibi özellikler beklendiğini aktarır (Eliade, 1999: 50). Kısaca Eliade’nin değindiği gibi kutsallığın teknisyeni haline gelen şaman deneyim kazandıkça aynı zamanda bir oyun teknisyeni haline de gelmiş olur. 5 Dikkat edilirse profesyonel oyuncunun seçimi ve eğitim sürecinden başlayarak mesleğini 4  Burada tarih dışılık ve kendiliğindenlik, günlük yaşamın askıya alındığı, kutsallığın yaşandığı zaman aralığını imler. Bkz. Eliade, “Ebedi Dönüş Mitosu”. 5  Şamanın kutsal bir figür olmanın ötesinde bir zanaatçı mı, yoksa arkaik bir sanatçı mı sayılabileceği bir başka değerlendirmenin konusu olabilir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz