Türk Halk Kültüründe Motif Çalışmaları

302 Kürşat ÖNCÜL T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı mekle birlikte halkbilimi çalışmalarına yön veren temel öğelerden biri olan Sovyetler Birliği’nin da- ğılması, Türk Dünyasına yönelik çalışmaları belirgin bir şekilde arttırmıştır. Ancak motif merkezli çalışmalar akademide vazgeçilmez bir noktaya ulaştığından bu durum Türk Dünyası’na yönelik bakış açısında da kendini göstermiş, metin merkezli çalışma yöntemiyle bölgeden elde edilen daha çok yazılı kültür ürünlerinin çevirileriyle yerelden toplanmış olan kültürel malzemenin karşı- laştırılması yoluna gidilmiştir. Ancak Türk Dünyası’ndan çeviri yoluyla elde edilen malzemenin ne ölçüde o bölgeyi, kültürü, ülkeyi yansıttığı büyük oranda tarihsel veriler, Rus kültür politikası göz önünde bulundurulmadan Türkiye’deki motiflerle karşılaştırma yoluna gidilmiştir. Bu karşılaştır- malarda çoğu kez yeterli kaynağa erişmeden ve yayının niteliği sorgulanmadan kültürel ortaklık ve bütünlük vurgusu merkezli bir yaklaşım sergilendiği gözlenir. Halk edebiyatındaki bu yapının birkaç temel nedeni olmakla birlikte Türkiye Cumhuriye- ti’nin kuruluş felsefesi, 12 Eylül ihtilalinin getirdiği sosyo politik unsurlar, dönemin akademik ka- bulleri ve S.S.C.B.’nin dağılmasının yarattığı romantik milliyetçi söylemler bu yaklaşımlara destek vermiştir. Güzel’in konuya ilişkin olarak “1990’lı yıllara gelene kadar birbirinden habersiz hayat süren Türk toplulukları demir perdenin yıkılmasıyla birlikte karşılıklı kültürel temaslar kurmuşlar: birbirlerinin geçmişte akraba olduklarının, ortak değerlere sahip olduklarının farkına varmışlardır. Bunun tabii neticesi olarak kültürel bütünlük şuuru uyanmıştır.” (Güzel 1988) şeklinde ifade ettiği durum 1990’lı yılların siyasi ve kültürel aktörleri tarafından da coşkulu bir söylemle desteklenince gerçekleştirilen çalışmalarda öncelik bu kültürel bütünlüğün vurgulaması şeklinde kendini göster- miştir. Türk Cumhuriyetleri’nin bağımsızlıklarının hemen ardından ülkeler arası ilişkiler ivme ka- zanmasına karşın ilk on yıllık süreç çeviriler ve kaynaklara erişim açısından henüz emekleme dö- nemidir ki Artun’un bu yöndeki ifadeleri dikkat çekicidir. “Bu oyunları yeterli yazılı belge olmadığı için Orta Asya kültürüne doğrudan bağlayamıyoruz. Her yönüyle Anadolu kültür ve motiflerine de bağlayamayacağımız düşüncesini taşıyoruz. Bu oyunlardaki motifler Orta Asya Türk kültürünün Anadolu halk kültüründe şekillenmesidir.” (Artun 1996) Bu açıklamaları sonrasında Artun’un “… derlediğimiz gelin-güvey motifli köy seyirlik oyunlarının metinlerinden yola çıkarak bu oyunlarda yaşayan eski Türk kültürünün izlerini belirlemeye çalışacağız. Köy seyirlik oyunları tarih boyunca göçlerden, çeşitli kültürlerden ve birikimlerden etkilenmiştir. İslâmiyet öncesi Türk kültürü bugün- kü kültürün temelidir. Köy seyirlik oyunlarında Orta Asya, Anadolu, İslâmiyet ve ortak Balkan kültürünün izlerini görebiliyoruz. Bu gelenek zamanla beslenerek yeni bir biçime bürünmüştür” (Artun 1996) söylemleri, kaynak yetersizliğine karşın kültürler arası bağlantı kurma çabasını vermektedir. İlerleyen yıllarda Türk kültürüne ait çalışmaların sayısındaki artışa paralel olarak bir yandan geçmişe oranla oldukça derinlikli çalışmalar yapılmaya başlanmış bir yandan da sahadan derlenen ürünler hiçbir esere atıf yapılmadan, geçerliliği ve akademik bir bakış açısı olmayan bir yaklaşımla kültürel ortaklık vurgusu yapmak çabasını göstermektedir. Balkaya’nın Kars’tan elde ettiği verilere ilişkin “Doğumla ilgili elde edilen bilgiler büyük oranda diğer Türk coğrafyalarında elde edilen doğum uygulamaları ile benzerlikler göstermektedir.” (Balkaya 2016 195) şeklindeki ifadesi bu çabanın bir sonucu olmakla birlikte Türk Dünyası’na ait hangi kaynakların ve bölgenin esas alınarak bu ifadeleri kullandığı belirtilmeyen çalışması akademideki geleneksel bütünlük ar- zusunun akademik olmayan bir yolla metne yansımasıdır. Benzer nitelikli çalışmalarda vurgunun akademisyenleri bu derece etkilemesi akademik ortamda Türk dünyasının tüm coğrafyalarında aynı uygulamaların olması gerektiği gibi yanlış bir kabulün etkisiyle olduğunu belirtmek gerek- mektedir. Kültürde ortaklık dolayısıyla aynı değerlerin taşındığının gösterilme arzusu, on binlerce

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2