Türk Halk Kültüründe Motif Çalışmaları

303 Türk Halk Kültüründe Motif Çalışmaları Türk Halk Edebiyatı kilometrelik bir dünyanın tüm unsurlarıyla aynılık göstermesi beklentisini doğurmuş bu ise reel yaşamın ve tarihsel gerçeklerin dışından bir akademik söylemin doğmasına yol açmıştır. Kültürel bütünlük duygusu ilerleyen yıllarda siyasal anlamda beklenilenin karşılanmadığı bir sürece girmiş, bu hayal kırıklığı sadece siyasal alanda değil akademide de benzer sonuçlar doğurmuştur. Ayva’nın ifade ettiği, “Anadolu ve Türk dünyasında anlatılmakta olan ve Türk dü- şünce sistemindeki su kültünün yansıması olarak düşündüğümüz göllerle ilgili efsanelerin tespit edilmesi ve bu efsanelerin motif ve tip kataloglarının hazırlanmasıdır. Böylece, bütün Türk dün- yasında göl ve gölle ilgili anlatmaların ortaklığı tespit edilmiş olacak, bu da Türk dünyası kültür birliğinin sağlanmasına bir nebze de olsa yardımcı olacaktır.” (Ayva 2007). Beklentiler, halkbilimi adına bütünlüğü ve birliği gösteren birçok çalışma yapılmış olmasına karşın, kataloglamalar ikti- darların ve Kültür Bakanlığı’nın temel politikası olmaması halinde gerçekleştirilmesi oldukça uzun bir süreç alacak ya da anlamını yitirecek argümanlara dönüşecektir 2 Köken Arayışı ve Problemler Türk kültürü yazılı kaynaklardan edinilen veriler kapsamında binlerce yıllık süreçte daha ziyade doğu batı ekseninde tarihsel dönemlerde değişim göstermekle birlikte aktif ve pasif bir şe- kilde varlığını sürdürmüştür. Buna karşın Türk kültür evreninin güneyinde bulunan kültür eksen- lerinden gelen ve günümüze kadar bir şekilde farklı Türk boylarını etkileyen unsurların olduğunu da belirtmek gerekir. Bu sürecin doğal sonucu olarak Asya’nın bozkırlarından Balkanların içle- rine kadar olan coğrafyada farklı kültürlerle ilişkiler içinde olunmuş karşılıklı kültürel alışverişler gerçekleşmiştir. Fransız ihtilaliyle İmparatorlukların yıkılması ve ulus devletlerin doğması süreci çerçevesinde doğan Tarihi Coğrafi Fin Yöntemi bu anlamda Türk milletinin yaşadığı coğrafya, ta- rihsel yapı ve millet olma unsurları açısından benzerlik taşımamaktadır. Buna karşın Osmanlı İm- paratorluğu’nun yıkılması sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti yoğun itibarla aynı dili ve aynı inancı paylaşan insanlardan oluşmaktadır. Sosyoloji bilimi açısından ana dili merkezinde yüzde seksenin üzerinde ortak bir dile sahip olunan ülkelerin ulus devlet olduğu gerçeği ülkemizde ulus devlet yaratma kaygısıyla ortaya çıkmış Tarihi Coğrafi Fin Yöntemi ve onun temel paradigmala- rından biri olan “Ur Form” arayışının kaygıları açısından geçersizliğini ortaya koymaktadır. Ancak yöntemin paradigmaları ülkemizde yoğun bir çalışma sahası bulunca yöntemin temel işleyişinin dışında bir tespit ve tasnif sistemi geliştirilmiş ve Türkiye’ye özgü bir metodolojik yapı oluşturul- muştur. Bu kapsamda motifin orijinalliğinden ve kültürdeki öneminden ziyade eserdeki motif sayı- sının çokluğu esas alınmıştır. Bu kabulü “karşılaştırmalardan da anlaşıldığı gibi, destanın Uygur versiyonu hem olay örgüsü hem motif yapısı bakımından “Özbek Rivayetleri”ne nazaran oldukça zengindir. Bu durum Uygur versiyonunun asıl metni daha iyi muhafaza ettiğini göstermektedir. Ni- tekim Boratav da, “Özbek Rivayetler”inin aslını muhafaza etmediğini ifade etmiştir (İnayet 2004) şeklindeki cümlelerdeki bir örnekle görmek mümkündür. Motiflerin kökenlerine inilmeden sadece metinlerden hareketle çözümleme yapıldığından motifler arası ortaklıklar, daha ziyade kültürel etkileşim yoluyla açıklanmaya çalışılmıştır. Antro- 2 Bildirinin bundan sonraki alt başlıklarında da aynı yöntemle tespit edilen yaklaşımlar metinlerden hareket- le örneklendirilecektir. Alt başlıklarda verilen örneklerin sayısını çoğaltmak mümkün olmakla birlikte bu durum özü itibarıyla sadece bildirinin sayfa sayısının artmasına yol açacak fakat bakış açısına bir katkı sağlamaya- cağı düşüncesiyle sınırlı tutulmuştur.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2