Türk Halk Kültüründe Motif Çalışmaları
304 Kürşat ÖNCÜL T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı polojik ve işlevsel görüşler ilerleyen yıllarda farklı bakış açıları getirmiş olsa da akademide bir anlamda geleneğe dönüşen bu bakış açısı hali hazırda kırılamamıştır. Fars, Hint ve Çin kültürü- ne ait Türkiye Türkçesine alanla ilgili yeterince çevirinin yapılmaması, yapılanlarınsa ilgililerince takip edilmemesi bu problemi ilginç bir noktaya götürmüş açıklamaların farklı mitolojilerin etkisi ya da aynı duruma karşı farklı yaklaşımların geliştirilmesi sonucunu getirmiştir. Konuyu somuta indirgemek gerekirse Dede Korkut Hikâyeleriyle ilgili bir yazısında Derdiyok, hikâyelerde İslam, Yunan ve Anadolu kültüründen gelen etkileşimlerin izlerinin olduğunu ifade etmiş ve bunun yan- sımalarını açıklamıştır (Derdiyok 1987). Hapis/esaretle ilgili iki ayrı yazıda ise birbirinden tama- mıyla farklı iki ayrı bakış açısı kendini göstermiştir. Dede Korkut Hikâyesi’nde görülen esaret motifi için Özkan, Tecimer’den alıntılayarak “Beyrek’in ölüm haberi gelir. Artık onun döneceğine kimsenin inancı kalmaz. Bu, yeniden doğuş (yenilenme) öncesi gerçekleşen, sembolik bir ölüm- dür. Eski hayatın unutulmasını, yeni bir hayata başlamayı ifade eder. Zindan dönemi, kabile inisiyasyonlarında çocukları doğayla baş etmeyi ve zorluklarla mücadele etmeyi öğrenmeleri için bırakıldıkları köyün dışındaki kulübelerle ilişkilendirilebilir (Özkan 2009) şeklinde bir yorumda bu- lunurken sahadan bir diğer akademisyen “Üzerinde durduğumuz Türk destanlarında hapsedilme mekânları bir değişim/dönüşüm yeri olma özelliği taşımazlar. Çünkü kahraman hapis öncesi ve sonrasında olumlu veya olumsuz bir davranış değişikliği yaşamaz. Bir başka ifadeyle destanlarda zindan (türme, yamğa), sistemli bir eğitme/öğretme/değiştirme/dönüştürme mekânı ya da kurumu olarak karşımıza çıkmaz. (Köktürk 2006)” şeklinde tamamıyla karşıt bir yaklaşımda bulunur. Aynı şekilde don değiştirme ve tenasüh inançlarıyla ilgili bakış açısı itibarıyla birbirinden tamamen farklı yaklaşımların olduğunu “Bu motifin Türk halk anlatılarının her türünde sıkça işlenmesi taf- silatı ve eksikliği, ayrıca bir inanç boyutunun olması, onun Türk kaynağından çıkmış olabileceği ihtimalini de kuvvetlendirmektedir. (Aslan 2004)” ve “bu bağlamda göçer yaşam tarzını yaşayan Türkler; Hint, Çin ve İran kültür ve din anlayışlarından da etkilenmişlerdir. karma/tenasüh inancı empirik veriler sonucunda ulaşılmış ve her an doğrulama imkânı olan tecrübî bir kanun değildir. (Güngör 2012)” ifadelerinde bulmak mümkündür. Bazı çalışmalarda ise motiflerdeki ortaklık tes- pit edilmiş buna karşın coğrafyaların ve coğrafyaya bağlı olarak yaşam tarzlarındaki farklılığına karşın motifin ortak bir kabulü göstermesinin nedeni açıklanamamıştır “balık miti, hem Hint hem de Türk mitolojisi birikimleri içerisinde yer alan ve her iki kültürde de bereket ve refah gibi manevi değeri yüksek unsurlarla özleştirilmiş ortak bir öğedir. Balığın efsanelerde gösterdiği olağanüstü mitolojik özellikler ise insanoğlunun yararına olan mevzular üzerinedir. Yukarıda değindiğimiz “yaratılış” ve “yeniden yaratılış” ile ilgili Hint ve Türk anlatımları ise birçok benzer özelliği berabe- rinde taşır. Bu benzerlik ve farklılıklar, karşılıklı mitoloji araştırmaları çalışmalarına kaynaklık et- mekle birlikte, bizim çalışmamızda da olduğu gibi birbirlerinden çok uzak coğrafyalarda yaşayan toplumlar hakkında dahi, kültürel altyapı, birikim ve birliktelik bağlamlarındaki etkileşimlere dikkat çekmektedir (Kayalı 2016)”. Kaynak Problemi Motif çalışmalarıyla ilgili çalışmaların birçok yazıda asıl kaynağa inilmeden gerçekleştiril- diği görülmektedir. 3 Ancak az sayıda da olsa TTV ve Motif İndex merkezli çalışmanın varlığını da belirtmek gerekmektedir. Bu çalışmalardaki temel yaklaşım ve karşılaştırmalar eserlerin detaylı bir şekilde incelendiğini ortaya çıkarmaktadır. 3 Prof.Dr.Saim Sakaoğlu’yla bu konuda yaptığımız görüşmede kendisi de bu durumu teyit etmiştir.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2