Türklerde Yıldız Motifi ve Teke Yöresi Yıldızlı Zili Örnekleri, Burdur Müzesi

426 Aysen SOYSALDI T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Yıldız motifinin Türk mitolojisinde de önemli bir yeri vardır. Bir delikanlı olan Ülker ile bir güzel kız olan Zühre’nin karşılaşması ve birbirlerine âşık olup bu aşkın şiddetinden kar fırtınaları kopardığı ifade edilir. Ayrıca “Altay Türklerinde Zühre yıldızının at sürülerinin koruyucusu olduğu- na ve kısrakların doğumunu başlattığına inanılır” (Ögel, 1995, s.212-214). Zühre yıldızı Selçuk- lu’da “Erte yıdızı”, Altay Türklerinde “Erte (sabah) Solbanı-Erte Çolpanı, Tang Solbanı, tang ul- duzu” derler. Anadolu’da sarı yıldız, Ak yıldız, Kanlı yıldız, Sabahyıldızı, Tan yıldızı, Çobanyıldızı, demir gazık gibi isimler verilmiştir. Türklerde Zühre yıldızı, parlak ve güzel yıldız, güzellik sembolü olarak kabul edilir ve kız ismi olarak da verilmektedir. Bu yıldızlar üzerine oldukça fazla efsaneler, masallar anlatılmış ve türküler yakılmıştır. Altı köşeli yıldız; Hermetik geleneğin buna akrokozmos gözüyle baktığı, Kadim Hind’de yaratıcı Vişnu üçgeni ile yok edici Şiva üçgeninin iç içe geçmiş şekli olarak maddi âlemin yaratılışı ile yok oluşuna işaret ettiği ifade edilir. İslam öncesi kadim doğu kültürlerinde aynı hexagram, madde ile mânâ, iyi ile kötü, güzel ile çirkin, Tanrı ve kaos, kadın ve erkek vb. zıtlıklara işaret etmektedir (Pala, 2014, s.524). İslam kültüründe “Mühr’ü Süleyman” olarak bilinir. İslam’da Hz. Süleyman Peygamber’in yüzükle olan ilgisi onun bir imtihandan geçişi şeklinde ele alınır. Yokluğunda bir cariyesine ema- net ettiği yüzük mührü, bir cin O’nun görünümünü alarak ele geçirir. Hz. Süleyman’ın yokluğunda pek çok fitne fesat hazırlar. Örneğin tahtına büyü kitapları koyar ve iftira atar. Oysa Hz. Süleyman yüzüğün yokluğunda kendine dönecek ve gücünün kaynağı olan asıl özünü bulacaktır. Kuran-ı Kerimde bu konuya atfen; “Süleyman’ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Hâlbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; in- sanlara büyüyü öğretiyorlardı” (Bakara Suresi, a.102). Hıristiyan ve Yahudiler arasında Mühr-i Süleyman’a “Davud Yıldızı” denilmektedir. Onlar altıgen mührün üzerindeki yıldızın her bir kolunda sıra ile İbrahim, İshak, Yakup, Musa, Harun ve Davud isimlerinin yazılı olduğuna inanırlar. Bugünkü İsrail devletinin bayrağı üzerinde de hexag- ram bulunmasının sebebi budur. Müslümanlar bütün peygamberlere inanır, iman eder. Mühr-i Süleyman’ın bulunduğu yere şeytanın giremediğine dair halk inancından dolayı, Mühr-i Süleyman Anadolu Selçuklularının, Artukluların ve İlhanlıların mimari eserlerinde, bilhassa kubbelerin kilit taşlarında ve sikkelerinde kullanılmıştır. Osmanlılarda ise; mimariyi ilgilendiren hususlarda; başta hamam kubbe delikleri olmak üzere mezar taşları, anıtlar ve kemer kilit taşları ile çini ve cami tezyinatlarında görülür(- Pala, 2014, s. 526). Türk-İslam yeme-içme kültüründe şeytanı uzaklaştırmak ve zehirlenmeye karşı tılsım ni- yetine mutfak eşyalarından, sinilerden, sofra örtüleri, çeşme ve sebillerde de kullanılmıştır. Güç sembolü ve nefsi şeytana uymaktan koruyucu olarak; serpuş, tolga vb. başlıklarda, Padişah- ların dualı (tılsımlı) gömleklerinde ve özellikle kadınların takılarından gümüş tepelik ve kemer tokalarında uygulanmıştır. Nitekim Barbaros Hayreddin Paşa’nın, rüzgâra hükmedebilmek maksadıyla sancağına Mühr-i Süleyman motifi nakşettirmesi bu geleneğin bir neticesidir. Batı dünyasında; bazen büyü kitaplarında, bazen noterlik işareti olarak, marka ve sonraları birçok akımın sembolü olmuştur(Çam, 1993, s.208).

RkJQdWJsaXNoZXIy NzMzNDcy