Türklerin Yaratılış Destanı ile İslamî Kaynaklardaki Müşterekliklere Sentezi Bir Yaklaşım

208 Dr. Doğan KAYA T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Sümer-Akat, Mısır, Fenike, Fars, Grek ve Cermen gibi tarih boyu iz bırakmış milletin ya- ratılış destanları / ustureleri vardır. Bu anlatmaların pek çoğunda âlimin aslının su olması hususu öne çıkmıştır. Verbitskiy’in derlediği Altay Yaratılış miti şöyle başlamaktadır: “ Gök yoktu, yer yoktu. Yal- nızca, sonu olmayan bir deniz vardı. ” W. Radloff’un derlediği anlatma ise; “ Her şeyden önce su vardı. Yer, ay, gök, güneş yoktu .” şeklinde başlar. Âlemin aslının su olması inancı, Musevîlikte de karşımıza çıkar. Kitab-ı Mukaddes’in baştaki Eski Ahid bölümünde şu ifadeler yer alır: Tanrı ilk önce gökleri ve yeri yarattı. Yer tenha ve boş idi. Boşluğu karanlıklar kaplamaktaydı. Sular üzerinde Tanrı’nın ruhu hareket ederdi.” 1 Kur’an-ı Kerimde de bununla paralellik gösteren ifadeler yer alır. “ O kâfir olanlar, görmedi- ler mi ki, göklerle yer bitişik bir halde iken biz onları ayırdık. Hayatı olan her şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmıyorlar mı?” (Enbiya, 30) “ Allah, her dabbeyi [her hayvanı, her canlıyı] sudan yarattı.” (Nur 45) “Sudan bir insan yaratıp onu nesep ve sıhriyete dönüştüren O’dur”. (Furkan 54) Türk Yaratılış destanında da aynı kabul görülür. Ancak diğerlerinden farklı olarak “Kayra Han” adı ile tek Tanrı inancı da karşımıza çıkar. Radloff derlemesinde tanrının adı Kayra Han , Verbitskiy’nin derlemesinde ise Ülgen’dir. Bu hususa Kur’an-ı Kerim’in pek çok ayetinde işaret edilmiştir. Sözgelişi; İhlas Suresi’nin ilk ayetlerinde (1-4); “ De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir. O, doğurmamış ve doğrulmamıştır. Hiçbir şey O’na eş ya da denk değildir.” ve Hadîd Suresinin 3. ayetinde ki; “O, ilktir ve sondur, görünen ve görünmeyen O’dur.” ifadeleri bunlardan bazılarıdır. Diğer milletlerin destanlarında olmayan Türk yaratılış mitinde yer alan bir başka unsur da Erlik (Kişioğlu)’in de var olmasıdır. Bu hususu irdeleyen Numan Durak Aksoy şu tespitlerde bulunmuş- tur: “Altay destanında; “Henüz daha hiçbir şey yok iken iyiliğin sembolü Tanrı Ülgen ile kö- tülüğün sembolü olan Şeytan Erlik büyük deniz üzerinde uçup duruyorlardı” ifadelerinden de anlaşılacağı üzere iki prensip mevcuttur. İran Mitolojisi ile Türklerin yaratılış destanları arasında bir benzerlik vardır. İran’daki Ehrimen ve Hürmüz, Türk mitolojisinde Tanrı Ülgen ve Şeytan Erlik olarak geçer. Burada Tanrı Ülgen daha güçlü durumda gösterilirken İran mitolojisinde her iki tanrı arasında bir kuvvet dengesi vardır.” 2 Verbitskiy’nin derlediği metinde insanın yaratılışı ile ilgili şu ifadeler vardır: “ Bay-Ülgen, bir gün denize bakarken, suyun üstünde bir toprak parçasının yüzdüğünü gördü. Toprağın üzeri, insan gövdesine benzeyen bir kil tabakası ile kaplıydı. Ülgen, “Bu cansız toprak, kişi olsun!” diye buyurdu. Toprak, kişi oldu. Ülgen, ona Erlik adını verdi; olduğu yere bıraktı. Erlik, giderek Ülgen’i buldu. Ülgen de onu yanına aldı; kendisine küçük kardeş yaptı. Bir zaman sonra Erlik, Ülgen’i kıskandı. Ondan daha güçlü olmak istedi. Ülgen’e imrendi, “Ben de onun gibi olmalıyım.” diye düşündü. Düşüne düşüne Ülgen’e düşman oldu.” Bu İslam inancında insanoğlunun yaratılmasıyla benzerlik gösteriyor. Kuran-ı Kerim’de 1  Kitab-ı Mukaddes, Tekvin, I, Eski ve Yeni Ahit (Tevrat ve İncil), İstanbul, 1985, , s. 1-2. 2  Numan Durak Aksoy, Türk Yaratılış ve Türeyiş Destanları ve Dinî Motifler, Kayseri, 1993, s. 60 (E.Ü.Sosyal. Bil. Enst. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi).

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx