Türklerin Yaratılış Destanı ile İslamî Kaynaklardaki Müşterekliklere Sentezi Bir Yaklaşım

211 Türklerin Yaratılış Destanı ile İslamî Kaynaklardaki Müşterekliklere Sentezi Bir Yaklaşım Gelenek, Görenek ve İnançlar Erlik Körmös, Törüngey adındaki birisini bulur ve “Kayra Han size yalan söylemiş, siz bu dört dalın meyvelerinden yiyiniz.” der ve sonra uyumakta olan yılanın ağzına girer. Yılan ağaca çıkıp o yasak meyveden yer. Ardından Törüngey’in eşi Ece de o meyveden yer ve meyve çok hoşuna gider. Meyveyi de Törüngey’in ağzına sürer. O anda her ikisinin de tüyleri dökülür. Utan ıp bir ağacın ardına saklandılar. İslâm inancında Törüngey, Âdem’i ve Ece de Havva’yı karşılamak- tadır. Bu hadiseye bağlı olarak Kuran-ı Kerim’in A’raf Sûresi’nin 22. ayetinde bazı ifadeler vardır: “Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine görüldü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar.” Bu konu ile ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de şu bilgileri buluruz: “ Ben sizi bu ağaçtan me- netmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu s öylememiş miydim?» Dediler ki: ‘ Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eğer bizi bağışlamazsan ve esirge- mezsen, gerçekten hüsrana uğrayanlardan olacağız.’ (Allah) Dedi ki: ‘Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta (geçim) vardır.’ Dedi ki: ‘Orda yaşayacak, orda ölecek ve ordan çıkarılacaksınız.” (Araf, 19-25) Bunun üzerine Kayra Han, onların her birine ayrı ayrı cezalar verir. İlk cezayı “Şimdi sen de Erlik’ten bir parça oldun.” diye yılana verir. “İnsanlar sana düşman olsun, seni görünce vurup, ezip öldürsünler.” der. Ece’ye “Sen de Erlik’in sözüne uydun, yasak meyveyi yedin, gebe olup ço- cuk doğuracaksın; doğum sancıları çekeceksin, sonra öleceksin… İnsanlar senden çoğalacak.” der. Allah, insanın ölümüyle ilgili Ankebût Sûresi’nin 57. ayetinde şunları söyler: “Her canlı ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz.” Kayra Han, Erlik’e kızar; “Öyleyse üç kat yerin altında ayı da güneşi de olmayan karanlık bir dünya vardır. Seni oraya atıyorum.” diyerek Erlik’in de cezasını verir. Bu hususa, Kur’an-ı Ke- rim’in A’râf Suresi’nin 13. ayetinde temas edilmiştir. Allah şeytana “Hemen in oradan (Cennetten Allah katından). Orada büyüklük taslamak senin haddine mi? Haydi çık. Ç ünkü sen alç aklardan- sın.” Kayra Han Erlik’e; “Artık sen günahlı oldun dedi, Bana karşı geldin. Kötülük düşündün. Bundan sonra sana uyanlar, kötülük düşünenler senin gibi kötü kişi olacak; bana uyanlar ise iyi ve pak kişiler olacak, güneş ve aydınlık yüzü görecek.” der. İyi-kötü, aydınlık-karanlık kavramları ile günahlılar ve sevaplılara, cennet ve cehenneme işaret edilmiştir. Kötülük karanlıkla, iyilik aydınlıkla eşleştirilmiştir. Günah işleyenlerin karanlıkta yani cehennemde kalacakları, iyi kişilerin aydınlıkta yani cennette olacağına hükmedilmiştir. “İman edip salih amel işleyenler, Allah’tan korktukları, imanlarında sebat ettikleri, salih amel işlemeye devam ettikleri, sonra Allah’tan sakın- dıkları, imanlarından ayrılmadıkları, yine Allah’tan korktukları ve iyilikte bulundukları müddetçe, daha önce yediklerinden dolayı kendilerine bir günah yoktur. Allah iyilikte bulunanları sever.” (- Maide, 93) Allah’ın: “ Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak oradan çık. And olsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım.” (Araf, 18) sözleri de bu hususla müştereklik göster- mektedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx