Uygur Türklerinde Bazı Maddi Kültür Olguları ve Bunların Dini Siyasi Sosyo-Kültürel İşlevleri

69 Uygur Türklerinde Bazı Maddi Kültür Olguları ve Bunların Dini Siyasi Sosyo-Kültürel İşlevleri Maddi Kültür (ejderha) şeklinde olduğu belirtilir. Yine Esin’in tespitine göre Timür’ün evrenli moncuğu da, Tok- tamış Han ile yaptığı savaşta Topkapı Müzesi Kütüphanesi H. 2153 vr. 2’de resmedilmektedir (2006: 302, 138. dipnot). Türk kültür tarihinde alem ve tuğların üzerine oturtulduğu ve alplık simgesi olduğu anlaşı- lan maddi kültür olgularından moncuk (küre), Doğu Türkçesinde şedde gibi alıntı bir sözcükle de olsa anlam alanı ve işleviyle Uygur Türkleri arasında yaşamaktadır. Çünkü Ömer Baki’nin Ali Şir Nevâyî gibi yüksek zümre edebi çevrelerine hitap eden Ferhad ü Şirin ’ini halkın anlayacağı bir üslupla mensur bir şekilde yeniden kaleme aldığını unutmamak gerekir. zilçe-i kirmanî: “bir tür Türk halısı” Şāfūr barıp Ferhād’nı ij aya ġ ı ġ a yıķıldı ayā ġ ları ġ a söyüp zār zār yı ġ ladı, barça ĥ alāyıķlar yı ġ laştılar. Ferhād’nı ij tenige ģarír ģulleler yafıp gül-āblar sėptiler, ĥ ōş-būy nėmerseler ve dūd bėrdiler. Sandūķ ġ a salıp tėvege ķoydılar, üzesige zílçe-i Kirmaní ler yafıp; Şāfūr tėveni boynı ġ a ba ġ lap Şírín šarafıge revān boldılar. Barça ĥ alāyıķlar çıķıp Ferhād’nı, Şírín’ni ij ordası ġ a kėltürdi- ler. TT. Şapur gidip Ferhat’ın ayağına kapanıp ayaklarını öpüp hıçkıra hıçkıra ağladı, bütün halk ağladı. Ferhat’ın vücudunu ipek<ten yapılmış> cennet elbiseler< iyle> örtüp gül suları serptiler, hoş kokular ve tütsü verdiler. Sandığa koyup deveye bindirdiler, üzerine Kirmanî halılar örttüler. Şapur, deveyi boynuna bağlayıp Şirin’e doğru yola koyuldu. Bütün halk çıkıp Ferhat’ı, Şirin’in <kendi> sarayına getirdiler (ÖBaki-FŞ; Bakırcı 2016: 167-168, 212). zilçe “halı, kilim; bir tür uzun tüylü halı, Türk halısı”(<zíl+çe; → Doğu T. ŞS176 zíl “zilçe, kilim, ferş”; YUyg. zilçe İL 588b; Shaw 1880: 115). kirmaní (<T. kirmen + Ar. -í; kirmen [> kirman ] < eğir- + -men Eren 1999: 245-246; kirman <Erm. k’arman ‘spindle’ Dankoff ALT 782 [Eren 1999: 246]; kirmen <egirmen <eg-(i)r-men → girmen [/e-/ düşmesi ile] > kirmen ~ kirman [g- > k- ile] Gülensoy 2007: 527) kirmenle yapılmış olan; “kirmen” ip eğirmeye yarayan alet. Türkçeye Farsçadan geçen zil, zilçe “halı, kilim” anlamındaki sözcük, Doğu Türkçe- si (Çağatay Türkçesi) döneminde kullanılmış olup günümüzde de Yeni Uygur Türkçesinde görülmektedir. Zilçe sözcüğü taranan eserlerden Ömer Baki’nin Ferhad ü Şirin adlı eserinde Ferhad’ın ölümünün ardından ona düzenlenen cenaze töreninde geçmektedir. Şirin’in Hüsrev’le evleneceği haberini alan Ferhad, aşk acısı çekerek başını taşlara vurur ve ölür. Cenazesinin ken- di sarayına gönderilmesini isteyen Şirin’in talebinin yerine getirilmesi için Şapur ve yakınındakiler Ferhad’ın cenazesini deveye bindirdikten sonra sandığın üzerine kirmenlerle dokunmuş yünlü halı örterler. Türkçe “ip eğirmeye yarayan alet” anlamındaki egirmen ’den bozma kirmen sözcüğü, zamanda İran’da halı ve kilim dokumacılığıyla bilinen bir yer adı oluşturmuş ve Kirman olarak kullanılagelmiştir. Bu sözcüğe Arapça nispet i’sinin (-î) gelmesiyle oluşmuş Kirmanî , metinde zilçe ile kullanılarak “Türkler tarafından dokunan bir halı; Kirman halısı” anlamında zilçe-i Kirmanî şeklinde geçmektedir. Metinden de anlaşıldığı üzere bu maddi kültür ögesi cenaze törenlerinde kullanılan ve halk arasında cenazeye işaret eden bir öge olarak değerlendirilebilir. Ayrıca met- nin bütününe yansıyan Ferhad’ın halk için yaptığı kahramanlıklar ve Ermen ülkesinin hükümdarı

RkJQdWJsaXNoZXIy NzMzNDcy