Yörük Kültüründe Meydana Gelen Değişmeler

476 Prof. Dr. Metin ÖZKUL - Âdem ÖTER T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Göçebe veya yarı göçebelik Orta Asya Bozkır Kültürünün en karakteristik özelliğidir. Hay- vancılık ekonomisi; sahip olunan at, sığır, koyun ve deve sürüleriyle varlık alanı kazanmıştır. Yaşanılan coğrafyada zor iklim koşullarının bulunması özellikle hayvanlar için vazgeçilmez olan su ve otlak arayışı nedeniyle Türkler, her daim su ve yeni otlaklar peşinde sürüleri ile göç etmiş- lerdir. Ünlü tarihçi Barthold’un 1896 yılında belirttiği gibi Türk kavimlerinin tarihi de medenî Av- rupa milletlerinin tarihi gibi zor iktisadi ve sosyal şartlar altında ortaya çıkmıştır (aktaran: Togan, 1947:106). Orta Asya coğrafyasında ortaya çıkan yaşam tarzı, Türklerin Anadolu’ya göçü sonrasında da sürdürülmüştür. Günümüzde de, hem bir yaşam biçimi olarak hem de serbest zaman faaliyeti olarak yaylak ve kışlak kültürünün devam ettiğini söylemek mümkündür. Yörükler tarih boyunca bunun en önemli örneğidir. Hepsi ekonomik amaçlı olmasa bile, bugün Anadolu’nun birçok böl- gesinde “yaylacılık” geleneği halen devam etmektedir. Günümüzde Anadolu’nun çeşitli yerlerinde ve muhtelif Türk ülkelerinde göçebeliği devam ettiren oymaklara rastlanmaktadır. Fakat bunlar geçmişe göre artık çok küçük bir azınlık teşkil etmektedirler. Türkler endüstri devrimi sonrasında ortaya çıkan yeni yaşam tipine koşut olarak değişmişler, ziraat ve ticaretin yanı sıra, endüstrileşmeyle ilintili olarak ortaya çıkan modern ya- şamın gerekliliklerine uyum sağlamışlardır. Bu bildiride, günümüz Türkiye’sinde halen örneklerini görebildiğimiz “Yörüklerin” kültürel özellikleri ve yaşam biçimlerinde meydana gelen değişmeler, yukarıda özetlediğimiz tarihi pers- pektif de dikkate alınarak analiz edilmeye çalışılacaktır. Bozkır Kültürü ve Konargöçerlik Zeki Velidi Togan Türklerin yaşadığı, “Orta Asya” olarak isimlendirilen coğrafi bölgeyi ve yaşam tarzlarını şu şekilde tasvir eder: “Orta Tiyanşanın yarı göçebe «Khakanî», «Türk» ve «Türgiş» Türkleri yazlarını Tenri Dağının serin ve güzel yaylalarında geçirmişler, kışlarını da ya Batı Türkistanın Çu, Talaş Fergane. Hisar vilâyetlerinde yahut Doğu Türkistan’ın Koçu, Küça, Barınan, Uç Kaşgar vilâyetleri gibi Tenri Dağına bitişik sıcak ovalarda kışlamışlardır” (Togan, 1947: 12). Orta Asya’da Tanrı dağının eteklerinde ve yaylalarında hayvancılık yapan Türkler, bu coğrafyanın ovalarında da tarımsal üretim yapmışlardır. Ayrıca coğrafi bölgenin yer altı kaynak- ları madencilik ve demircilik gibi işlerin ve mesleklerin gelişmesini sağlamıştır. Demircilik zanaati, özellikle savaş aletlerinin üretilmesi yoluyla Türklerin bu coğrafyadaki diğer etnik unsurlara karşı üstünlük kazanmasına yol açmıştır. Togan Türklerin bu coğrafyada, milattan önceki devirlerde, yüzyıllar boyunca aynı yaşam tarzını, yani hem konargöçerliği hem de yerleşik tarım ve zanaat yaşamını iç içe sürdürdüklerini belirtir (Togan, 1981: 26). Dolayısıyla Togan, konargöçerlik yaşam tarzını tarihte Türklerin genel bir yaşam tarzı olmaktan ziyade onun bir parçası olduğunu düşün- mektedir. Öte yandan tarihe geçmiş kayıtlar ve tarihsel olayları şekillendiren gelişmeler genellikle bazı Türk kavimlerinin konargöçer yaşam tarzını daha çok öne çıkartmaktadır. Örneğin Grousset “İskitler gibi Hunlar da esasta göçebedirler. At, sığır, koyun ve deve sürüleri mevcudiyetlerinin ahengini tayin etmektedir. Hunlar durmadan yer değiştirirler, su ve yeni otlaklar peşinde sürüleri ile göçerlerdi” (Grousset, 1980: 40) der. Göktürkler döneminde bir Çinli tarihçi de Türkleri şu şekil- de tasvir etmektedir. “Su ve otlak bulmak üzere bir bölgeden bir bölgeye göçerlerdi. Başlıca meş-

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz