Yörük Kültüründe Meydana Gelen Değişmeler

481 Yörük Kültüründe Meydana Gelen Değişmeler Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Çalışmaları etnik hiç bir fark olmayıp, hepsi Oğuz (Türkmen) kavminin torunlarıdır (Sümer, 1972: 174,175; Avcıoğlu, 1978: 172). Konargöçer Türkler Anadolu’ya kendi kültürleriyle gelmişler ve Anadolu’da yaşayan kültür- den de etkilenmişlerdir. Anadolu coğrafyası, göçer kültürünün varlığını ve sürdürülmesini sağla- mıştır. Türklerin Orta Asya bozkırlarında iklim koşullarına bağlı olarak geliştirdikleri göçer kültürü, Anadolu coğrafyasında özellikle Akdeniz bölgesinde aynı anda iki farklı iklimin birlikte yaşanması nedeniyle elverişli koşullara kavuşmuştur. Akdeniz sahil bölgesi ve Toros Dağlarının yaylalarında aynı anda iki iklimin yaşanması hayvancılık faaliyetlerinin vazgeçilmezi olmuştur. Konargöçer hayvancılık faaliyetlerini en iyi şekilde yapan Yörüklerden sonra, özellikle “Akdeniz evreninin güç- lü çizgilerinden” biri haline gelen hayvancılık ekonomisinin farklı bir türü olarak karşımıza çıkan “transhümans” çoban ve hayvanların düzenli yer değiştirmelerine dayalı faaliyetleri karşımıza çıkmaktadır (Braudel, 1989: 40). Akdeniz havzasında yapılan transhümans hayvancılıkta bazı bölgelerde XVII. yüzyıldan itibaren ve XVIII. yüzyılda daha fazla olmak üzere mülkiyet yoğunlaş- ması, büyük mal sahiplerinin sürülerinin büyümesi olgusu yaşanmıştır (Braudel, 1989: 44). Günümüz Türkiye’sinde sayıları gittikçe azalmakla birlikte, mevsimlere göre yaylak-kışlak arasında döngüsel bir yaşam tarzını sürdüren (Ögel, 1978: 38) “yörük” gruplarına özellikle Batı ve Güney Anadolu’da rastlanmaktadır. Bunlar ilkbahar aylarında Torosların yaylalarına göçerler, kış mevsiminde de Aydın, Denizli, Antalya, Adana ve Urfa gibi şehirlerin çevresindeki köylerinde yaşamlarını sürdürürler (Kurtkan Bilgiseven, 1995: 107). Bu grupların en önemli meşgalesi kü- çükbaş hayvancılık olmakla birlikte (Kutlu, 1987: 2) geçimlik ziraat ürünleri yetiştiriciliği, halı-kilim dokumacılığı gibi tarım ve zanaat faaliyetlerinde da bulunmaktadırlar. Eröz’ün tespitleriyle; meş- gul olunan sanat faaliyetleri içinde, halı ve kilim dokumacılığının yanında, motifli (yanışlı) çuval dokumacılığı, süslü keçeler, süslü çadırlar bulunmaktadır (1991: 79). Yörük yaşamını oluşturan bu meşguliyetler günlük yaşamın en önemli ihtiyaçları doğrultusunda, kolay taşınabilir ya da yük- te hafif eşyaların üretilmesi çerçevesinde şekillenmiştir. Çadır gündelik yaşamın sürdürüldüğü konuttur. Diğer dokuma mamulleri giyim ihtiyacının karşılanması ve içinde yaşanılan çadırın tefri- şi için gereklidir. Bu sayede hem iklim değişimlerine karşı korunur hem de toplumsal saygınlığını pekiştirir. Eröz çadır ve çadır yaşamının, Yörüklerin medeniyet göstergesi olduğunu ifade eder (1991: 79). Bütün milletler gibi Türk milleti de, yerleşik hayata geçmezden önce, bir göçebelik hayatı geçirmiştir. Bugün bile Anadolu’nun çeşitli yerlerinde ve muhtelif Türk ülkelerinde göçebeliği de- vam ettiren perakende oymaklara rastlanır. Fakat bunlar küçük cemaatler olup, çok cüz’i bir azın- lık teşkil etmektedirler. Türkler artık yerleşik hayata geçmiş, ziraat, ticaret ve sanayide ileri şekiller gösteren bir atılım içinde, millet haline gelmiştir. Türk göçebeleri ileri bir medeniyet seviyesinde bulunmuş, yüksek bir kültüre sahip olmuştur (Eröz, 1977: 77). Günümüz Türkiye’sinde de konargöçerliğin temsilcileri dendiğinde ilk akla gelenler; Yörük gruplarıdır. Geçmişe göre kıyaslandığında Yörük aşiret ve obalarının çoğunluğu yerleşik hayata geçmiştir. Tam konargöçer Yörük yaşantısını sürdürenler ise sayısı giderek azalan ve yok ol- mak üzere olan Sarıkeçili Yörükleridir. 6 Yaklaşık 150 aileden oluşan son konargöçerlerden 80’i, 2009 yılında çıkan son iskân kanununa göre Karaman’da devletin kendilerine tahsis ettiği ev, 6  http://www.haberler.com/anadoludakonargocerliginsontemsilcileri7621803haberi/ (Erişim: 20.02.2017)

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz