Aşık Tarzı Şiir Geleneğinde Tecnis

310 Prof. Dr. Metin ÖZARSLAN - Hüseyin ALDEMİR T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Temel anlam olarak söylenişleri ve yazılışları bir, anlamları ayrı iki kelimenin bir arada kul- lanılmasına cinas veya tecnis denilmekte olduğu bilinmektedir. Cem Dilçin (2016: 467-480) Arap alfabesine göre yazılışları açısından “cinas-ı tam, cinas-ı mürekkeb, cinas-ı muharref, cinas-ı nâkıs, cinas-ı lâhık, cinas-ı mükerrer, cinas-ı hat olmak üzere yedi çeşit cinas olduğunu ifade etmekte ve adı geçen cinas türlerini açıklamaktadır. Seçilen örneklerin özellikle Klasik edebiyat ait olması araştırmacının çalışma alanıyla ilgili bir tutum olarak ortaya çıkmaktadır. Yine aynı araştırmacı âşık tarzı şiirde “tecnis”i bir koşma çeşidi olarak değerlendirmekte ve “Bütün uyakları cinaslı olan koşmalara tecnis denir” (Dilçin 2016: 310-311) şeklinde kısa bir tanımın ardından dört adet cinaslı şiir örneği vermektedir. Tecnis hakkında bir başka araştırmacı tarafından ise sazşairlerinin, deyişlerinde, cinaslı uyaklara da yer verdiklerine temas edilmiş ve mânilerde çokça görülen cinaslı uyağa, öteki türlerde seyrek rastlandığı ifade edilerek cinaslı uyaklarla kurulu de- yişlere sazşairlerinin “tecnis” adını verdikleri ifade edilmiştir Dizdaroğlu 1968: 208). Bu açıklama bir örnekle desteklenmiştir. 4 Tecnisin Anadolu sahasında klasik Türk şiirinde söz sanatı, âşık tarzı şiirde ise şiir türü olarak değerlendirildiği, Azerbaycan sahası Türk âşık şiirinde ise Anadolu sahasına göre daha geniş şekilde “bayatı tecnis, cığalı tecnis, ayaklı tecnis, dudakdeğmez tecnis, nefes çekme tec- nis” şeklinde alt çeşitleri olan müstakil bir tür olarak değerlendirildiği görülmektedir. 5 Cönkler, Hafız Halil İbrahim Efendi Cöngü ve Tecnis Başlıklı Şiirler M. Fuad Köprülü’nün yerli ve yabancı kaynaklara dayanarak yaptığı tespitlerle âşık ede- biyatının yapısal özelliklerini ve gelişimini ortaya koymasının dışında geleneğin muhtevasına dair verimlere 1072-1729 yıllarına ait yazmalar kaynaklık etmektedir. 1729’dan 1928’e kadar olan dönemde basma eserler yoğunluk kazansa da varlığını yüzyıllar boyunca sözlü kültür ortamında devam ettiren âşık tarzı şiir geleneğinin en önemli kaynaklarının el yazması cönkler (Günay 2011: 15-16) olduğu bilinmektedir. Cönk; sırtı dar, eni geniş, uzunlamasına açılan şekil olarak günümüzdeki bloknotlara ben- zeyen el yazması bir defter türüdür (Elçin 1988; Ülkütaşır, 1967; Cunbur, 1974, Uraz: 1977). Kla- sik edebiyat ürünlerinin yer aldığı divanların aksine cönklerde bir kural ve düzen yoktur. İçinde yer alan mahsuller kaleme alanın şahsî zevki doğrultusunda seçme bir antoloji özelliği göstermek- tedir. Cöngü yazanın kim olduğu ve ne zaman yazıldığı çoğu zaman bilinmemektedir. Âşıklar, meddahlar, askerler, ağalar, mollalar, kâtipler gibi meraklılarca kaleme alınan cönklerde bütün halk edebiyatı ve folklor ürünleri yer almaktadır. Halk; âşıkların uğraklarında söyledikleri türküleri, koşmaları, destanları, fıkraları, hikâyeleri aklında tutabildiği kadarıyla bu defterlere kaydetmiş- tir. Cönklerde; yaşanılan dönemin hayat tarzı ve şartları hakkında ipuçları olma özelliği taşıyan hastalıklar ve tedavi yolları, büyüler, dualar, hutbeler, tarihler, borçlar gibi birçok halk kültürü un- suruna ait bilgilere de ulaşmak mümkündür (Elçin 1988; Gökyay 1984). Bu ve benzeri halkbilimi ve halk edebiyatı ürünleri dışında divan şairlerine ait şiirlerin yer aldığı cönkler de bulunmaktadır. (Elçin 1988; Gökyay 1984). İçinde barındırdığı ürünler bakımından çok yönlü muhtevaya sahip olan cönklerin temel olarak âşık tarzı şiir araştırmalarına kaynaklık ettiği bilinmektedir. Bu yönüyle âşık tarzı şiir ge- leneğinin tür ve şekil hakkındaki incelemelerine ait tespitler ve değerlendirmeler yapılırken en 4  Cinas (tecnis) teriminin Türk şiirindeki yeri hakkında ayrıca bkz. (Bilgegil 1989, İlaydın 1997, Karaalioğlu 1966, Kaya 2010, Külekçi 2013, (Onay 2012), Özsoy 2011). 5  Azerbaycan sahasında “Tecnis” için bkz. (Aras 1996, Hekimov 1987, Oğuz 1994).

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2