Azrail İnancının Türk Halk Kültürüne Yansımaları

301 “Azrail” İnancının Türk Halk Kültürüne Yansımaları Genel Konular Halk arasında Azrail’e, “ölüm meleği” başta olmak üzere; “ecel”, “felek”, “can alıcı”, “alıcı kuş”, “zulmet iyesi” 4 ve “biçici” gibi isimler de verilmektedir. Âşık Avşar Musa ise Âşık İmâmî ile yaptığı atışmada, Azrail için “can tüccarı” terimini kullanır: “Büyük meleklerin biri Cebrail / Birisi Mikail, biri İsrafil /Can t üccarı, alır satmaz Azrail /Ben dördünü buldum, dört de sen söyle ” (Artun 2013: 301). Karacaoğlan ise, Azrail’den “kara deve” diye bahseder: “ Kapımıza kara deve çö- künce / Fırtınası şol âlemi yıkınca / Cehenneme kul seçilip çıkınca /Kadir Mevlam, o kullarından eyleme ” (Sakaoğlu, 2004: 388 ). Âdeta, “kara” renk deveye korkutuculuk ve olağanüstü bir güç kazandırarak, Azrail ile özdeşleştirilmiştir. Tunceli yöresinde Azrail’in adı “Felek”tir. Felek, Hakkın insandaki emanetini/canını geri getirmesi için görevlendirilmiştir. Anlatıldığına göre Hak, Felek’i bir kadının emanetini/canını al- ması için görevlendirir. Ancak Felek, bebeğini emzirmekte olan kadının canını almadan geri dö- ner. Hak kendisine hesap sorduğunda; “Kıyamadım, bebeğini emziriyordu.” der. İkinci görevinde bir çocuğun canını almaya giden ve yine almadan dönen Felek, bu kez de Hakkın huzurunda; “Çocuğun ayağı taşa değince annesinin ciğeri sızladı, ona daha büyük bir acı vermek istemedim.” der. Üçüncü görevlendirmede de başarısız olarak dönen Felek, “İki kardeş birbirleriyle öyle güzel oynuyorlardı ki, biri bir an görünmeyince diğeri öyle bir feryat etti ki, onları ayırmaya kıyamadım.” der. Hak, da bu işin böyle yürümeyeceğini görerek Felek’in kulaklarını sağır edip merhametini alır (Gezik, 2010: 79’dan; Taş 2017: 5). Felek bundan sonra insanların canını rahatça almaya başlar. Nitekim Azerbaycan sahasında yetişen Dellek Murad; “ Felek biçinçidi, bu dünya zemi / Biçilen zemide mürgüzar olmaz ” diyerek, feleği biçici, ekin biçen kişi, mecazî anlamda insanların canını almakla görevli Azrail olarak değerlendirirken, dünyayı da tarlaya (buğday ekili bir tarlaya) benzetmiştir (Şimşek, 2009b: 84 ). Çeşitli özellikleriyle kültürel belleğimizde önemli bir yere sahip olan “Azrail” ile ilgili olarak halk arasında ilginç inanışlar yer almaktadır. Tespit edebildiğimiz bilgilerden hareketle Türk halk kültüründe “Azrail” inancına ait söylemleri belirli başlıklar altında değerlendirmeye çalıştık: 1. Azrail’in Fiziki Görünüşü İnanışa göre Azrail, ölecek insanın ve yakınlarının gözüne değişik şekillerde (ihtiyar, yol- cu, herhangi bir yabancı, olağanüstü bir varlık, al kanatlı biri, hayvan veya herhangi bir obje vs.) görünürmüş. İnsan şeklinde görünen Azrail, bazıları ile belli bir süre arkadaşlık yaparak canını ne vakit alacağını da bildirirmiş. Halk arasında erkek olarak tasavvur edilen Azrail’in, elinde kanlı kılıcı, bıçağı veya orağının olduğuna da inanılmaktadır. Nitekim çoğu bölgede rastlanan, ölenin evinde ve mahallesine bulunan su kaplarının boşaltılması ya da kapı eşiğine Azrail’in kanlı kılıcını yıkamak için bir kap su konulması, duvarların silinmesi bu inancın yaygınlığını gösterir. Nite- kim Sinop’ta cenaze evinin kapısına havlu asılır. O havlu ile Azrail’in ellerini sileceğine inanılır. Böylece cenazenin kanının sulara karışmasının önleneceği düşünülür. Ayrıca pencere hizasına kadar bütün duvarlar silinir. Bu uygulama, Azrail’in kılıcından çıkan kanları temizlemek için yapılır (Kalafat, 2011b:106). Aynı inanış benzer şekillerde Sivas, Tokat, Kastamonu, Ankara ve Urfa’da da yaşatılmaktadır: Birisi öldüğünde, o mahalledeki su dolu kapların hepsi boşaltılır. Eğer boşal- tılmazsa Azrail kılıcını bu sularda yıkayarak can almaya devam eder (Mear, 1992: 81). Karakeçeli Türkmenleri ise öleceği tahmin edilen hastanın evinin eşiğine, Azrail’in kılıcını yıkaması için bir 4  Tatar Türkleri arasında söylenen terim.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzMzNDcy