Azrail İnancının Türk Halk Kültürüne Yansımaları

303 “Azrail” İnancının Türk Halk Kültürüne Yansımaları Genel Konular inancı mevcuttur. “Deli Dumrul” hikâyesinin sözlü varyantlarından olan ve Elazığ’da “Ecel (Azrail’in Oyunu)” adıyla anlatılan masalda Azrail’in görünüşü diğer anlatılardan biraz daha farklıdır. O, bir top ateş şeklinde görünür (Ünsal, 2012: 115-121). Ama istediği zaman dile gelip konuşabilme veya insan şekline dönüşebilme özelliğine de sahiptir. Bilmecelerde de Azrail’in fiziki özelliklerine dair bazı bilgileri tespit etmek mümkündür: “ Kendisi var yaşı yok / Anası-kardeşi yok / Elleri ağlatır / Kendinin gözyaşı yok .”; “ Dağdan gelir hız ile / Yetmiş bin yıldız ile /Ayağında bengi var / Her tarafla cengi var ” (Tezel 1941: 28). “Dağ başında duran kişi / Ne arvattı ne kişi / Attı daşı vurdu kuşu / Ne daş daştı ne quş quştu. ” (Asafoğlu, 2010: 77) Atasözlerinde geçen; “ Ezrail’in danasını yurt yemez.” ve “ Azrail can vermez ” şeklindeki atasözleri onun insanüstü özelliklere sahip olduğunun ifade edilmesi bakımından önemlidir. Ay- rıca Azrail’in olağanüstü gücünden bahsedilirken, kadınların doğum sancısının dayanılmazlığına da gönderme yapılarak; “ Doğuran avrat Azrail’i yenmiş.” denir. Bunun iki sebebi olabilir: 1. Küçük çocuklarda ölüm fazladır. Çocuklar peş peşe ölseler de kadın yine doğurabilir. 2. Doğum sancı- sının dayanılmazlığı da düşünülebilir. Kadın, büyük sancılar sonucu çocuğu doğurarak ölümü yener ya da doğum sancısına katlanabilen bir kadın, Azrail’i bile yenebilir. Halk arasında bu kadar bilgi olmasına rağmen Kur’ân-ı Kerim ve sahih hadislerde Azrail’e dair ayrıntılı bilgi yoktur. Onun gücüne, görüntüsüne ya da can alış şekline dair rivayetlerin İs- lâmî kaynaklarla hiçbir ilgisi yoktur (Kılavuz, 1991: 351). Onun göklerde yaşadığına, kanatlarının olduğuna ve ölüm anında kılıcını çekerek o kişinin başucuna geldiğine dair varsayımların Hristi- yanlık ve Yahudilik inancından geçtiği söylenmektedir (Kılavuz 1991:350). Ancak bu inanışların İslâmiyet’le örtüşmemesine rağmen kültürlerarası etkileşim sonucu halk arasında benzer inanış- lara rastlanmaktadır. 2. Vadesi Dolan İnsanın Azrail’in Elinden Kurtulması Mümkün Değildir: Vakti gelen her insanın öleceği diğer bir ifadeyle “her nefsin ölümü tadacağı” muhakkak- tır. Bundan kaçmak veya kurtulmak mümkün değildir ve tabiatın kanununa da aykırıdır. İşte bu kaçınılmaz gerçeklik, ölümü ve ölüm meleğinin bazen mizahî bazen de dramatik bir üslupla halk anlatılarına konu edilmesine sebep olmuştur. Özellikle fıkralarda, korkunun mizahla birleştiği ironik bir anlatım tarzı hâkimdir. Ölümden kurtulmak isteyen bazı kişiler, kılık değiştirerek, taklit yaparak ya da pazarlıkla Azrail’i kandırma yoluna başvururlar. Ama bu tür fıkralarda, her halükârda ölümün vukuu bulacağı -Allah istemediği sürece- Azrail’in kararını asla değiştirmeyeceği açıkça ifade edilir. Anlatılan birçok fıkrada; ölüm saatinin değişmeyeceği, ne yapılırsa yapılsın, hiç kimsenin ölümden kurtulamayacağı mesajı var- dır. Konuyla ilgili örneklerden ilki Mesnevi’de geçmektedir: “Azrail’in Bir Adama Bakması” başlıklı hikâyede, Azrail’in kendisine kin ve öfkeyle baktığını iddia eden bir adam Hz. Süleyman’dan, ken- disini rüzgâr aracılığı ile Hindistan’a göndermesini ister. Hz. Süleyman da adamın isteğini yerine

RkJQdWJsaXNoZXIy NzMzNDcy