Köklerini Anadolu’dan alan dokuma sanatının, XV. yüzyıldan itibaren serüvenine Bursa’da başladığı, XVI yüzyıldan itibaren de bu kervana İstanbul’un dahil olduğu görülmektedir. Bursa kumaşları dokuma tekniği, malzeme özellikleri ve desen zenginlikleriyle bu sanatın doğuşundan itibaren dünya kumaşçılığı içinde çok önemli bir yer edinmiş, desenleri ve renkleriyle Türk kültürünün ve zevkinin bütün inceliklerini yansıtmışlardır. Özellikle 15. ve 16. yüzyıllarda dönemin kumaş merkezi haline gelen Bursa’da dokunan yünlü kumaşların, ipekli kumaşların ve her cins kadifenin ününün dünyaya yayıldığı; hatta dokumalarıyla ünlü Çin’in bile Bursa’dan kumaş satın aldığı, Macaristan, Polonya, İtalya ve Balkan ülkelerinin pazarlarında Bursa kumaşlarının satıldığı kayıtlardan anlaşılmaktadır. Nitekim Portekiz’in başkenti Lizbon’daki bir Osmanlı vatandaşına ait Gülbenkian Müzesi’nde sergilenen 16. yüzyıla ait Bursa kumaşları bu tarihi kayıtları doğrulamaktadır. Osmanlı’nın yıkılışından sonra Portekiz’e yerleşen Gülbenkian tarafından kurulan bu müzede sergilenen kumaşların “inanılmaz güzellikte etkileyici oldukları”, müzeyi ziyaret eden Bursa Kent Müzesi Müdürü Ahmet Erdönmez tarafından ifade edilmektedir. O dönemlerde Bursa kumaşlarının neden tüm dünya tarafından bu kadar önemsendiğini, saraylarda kudret ve görkem açısından simge halinde bu kumaşların tercih edildiğini anlamak için bu tür müzeleri görmek gerekir. 16. yüzyılda Bursa’da dokunmuş olan kumaş örneklerini Lizbon’daki bu müzenin dışında; Yunanistan Benaki Müzesi’nde, Topkapı Sarayı’nda, Konya Mevlana Müzesi’nde ve Bursa Kent Müzesi ile Bursa Türk İslam Eserleri Müzesi’nde görmek mümkün.