Evlenme çağına gelen oğlu için anne ve baba önce çevresinde kız aramaya karar verir. Bütün akrabalarının da fikrini alarak genç kızı olan eve tanışsın tanışmasın kız görmeye gidilir. Bir günde değişik evlere iki üç ziyaret yapılır. Bütün görülmüş olan genç kızlar içinde bir tanesi üzerinde karar verilir. Artık kızı isteme işlemine geçilir. Erkek evinin sözcülüğünü alan kimse, kızı anne ve babasından ister. Bu isteme daha ziyade Perşembe, Cuma günlerine denk getirilir. (Dini yönden hayırlı günler kabul edilir.) Kız ailesinden istenir ve söz almak için belirli bir gün kararlaştırılır. Bu aradaki zaman içinde kız ailesi karşı taraf hakkında soruşturma yaparak evet veya hayır der. Evet, cevabı verilince her iki tarafın akraba ve dostları toplanarak “söz kesimi” veya “şerbet içme” denilen tören yapılır.
Belirlenen günde erkek evi tarafından masrafı görülerek ve kız için “nişan kofası” hazırlanır. Hazırlanan bu hediyeler kızın evine gönderilir. Gelen hediyeler kızın arkadaşlarına ve tanıdıklarına bir masa üstüne serilerek gösterilir. İki taraf arasında kararlaştırılan bir günde de; yalnız erkekler toplanarak dini yönden de duası yapılarak “söz kesme” töreni yapılır. Sonunda limonata ikram edilir. İkram edilen limonatadan oğlan evine en önce kaçırarak damada içiren kimse bahşiş alır. Tören dağılırken gelen misafirlerin bir kısmı özellikle damadın arkadaşları kız evinden bazı eşyaları gizlice alırlar. Kaçırılan bu eşyalar da damada bahşiş karşılığı verilir. Sonrada ev sahibine iade edilir. Bu olaylar çevrede geniş tepki yaratır. Günlerce bu hususta konuşmalar devam eder.
Nişan Söz kesme töreni sonunda nişan töreni yapılır. Bu tören her iki tarafın anlaşmasına göre ayarlanır. Basit olarak aileler arasında sade bir tören olabileceği gibi bir nişan töreni de düzenlenebilir. Âdete göre nişan için bir salon tutulur. Sadece kadınlar toplanır. Nişanı olacak kızı yüksek yere oturturlar. Her iki tarafın akraba ve dostları toplanır. Çalgı takımı nişan salonunu görmeyecek şekilde yerini alır. Özellikle bu tören gündüz yapılır. Herkes oynar; oyunlar genellikle hareketli ve tek olarak oynanan yerel oyunlardır. Bu arada yaşlı hanımların oynadığı zeybek de oldukça ilgi çekicidir. Eğlencenin sonuna doğru nişan merasimi yapılır. Müzik eşliğinde kayınvalide nişan yüzüğünü ve kendi nişan hediyesini takar. Arkasından bütün oğlan evi kendi hediyelerini renk renk kurdeleler ile takarlar. Sıra kız evine gelir. Onlar da nişan hediyelerini takınca artık nişan takılan genç kızın oynaması gerekir. Bu arada bütün gözler üzerindedir. Çünkü bütün kolları,boynu, parmakları, göğsü çeşit çeşit altın ziynetlerle dolmuştur. Ayrıca altın yerine para takanlar da bulunur. Bu merasim tamamlanınca tören biter, kız evine gidilir. Bütün bu takılan eşyaların saklanması gerekir. Takılan her hediyenin kimin tarafından da takıldığı öğrenilir. Çünkü takılan bu hediyelere yeri ve zamanı geldiğinde karşılık vermek adettir.
Kına gecesi ve düğün Antalya’da üç gün sürer. Antalya’da düğün, kız evinin büyük bir masrafa girmesi olarak kabul edilir. Çünkü kız evi bütün eşyayı yapmak zorundadır. Bunun karşılığında erkek evi sadece gelinlik kıyafeti ve çok az eşyayı yapar. Birinci gün kız evinin hazırlamış olduğu çeyiz erkek evinin gönderdiği arabayla gelinin oturacağı eve götürülür, bu da başlı başına bir törendir. Eşya taşımak için tutulan araba ve taşıyıcılara mendil, havlu, yazma gibi hediyeler verilir. Davul ve zurna önde olmak kaydı ile caddelerden geçilerek gelin evine eşyalar indirilir. Aynı gün veya ertesi günü kız evinin yakınları kız çeyizini eve yerleştirirler. Bu tören hafta başına denk getirilir. Çarşamba günü veya hafta ortası her iki tarafın akrabaları ve kızın arkadaşları hamama giderler. Buna “gelin hamamı” denilir. Hamamda yıkanılır ve renk renk mumlar yakılır. Törenle hamamdan çıkarılan geline pullu yazmalar örtülür. Hamamın içinde ve dışında dolaştırılır. Aynı günün akşamı bu kına gecesi yapılır. Şimdilerde bu tören cumaya veya cumartesiye denk getirilir.
Kına gecesinde mahalli çalgılardan yararlanılarak bir eğlence yapılır. Bu eğlencede kına hazırlanır. Yaşlı bir kimse tarafından - sağ ise kızın anneannesi tercih edilir- kınası yakılır. Kız ortaya oturtulur, başına pullu kırmızı bir yazma örtülür. Mahalli çalgılarla kıza ait maniler söylenir. Gaye kızı ve yakınlarını ağlatmaktır. Bu anda kızın el ve ayaklarına kınası yakılır. İstenirse yarım saat sonra yıkanır ya da sabaha kadar öyle kalır. Bu eğlence kızın ağlatılmasını takiben biraz daha sürdürüldükten sonra bitirilir.
Kına Gecesi Manileri: Altın tas içinde kına kesilsin Görümceler etrafına dizilsin Gelinim kınan kutlu olsun Bundan dirliğin tatlı olsun. Dağdan keserler ıslığı Hani bu kızın yastığı Gelinim kınan kutlu olsun Bundan dirliğin al olsun. Dağdan keserler gürgeni Önünde mumlar yanası Gel gelinin kaynanası Gelinim kınan kutlu olsun Kızım bu bahçeler senin mi? İçinde gezen yârin mi? Yarın ayrılık günün mü? Gelinim kınan bol olsun Binen atın alçısına Düşer yolun koncasına Selam edin amcasına Ah kızım kınan kutlu olsun Geline bakın geline Kınalar yakın eline Mendiller sokun beline Sürmeler çekin gözüne Kız anasının kadını Ağlama kızım ağlama Beni yolda eğleme Biner atın iyisine Düşer yolun kuyusuna Selam edin dayısına Ah kızım kınan kutlu olsun Annesi kızın annesi Elinde mumlar yanası Yakınıyor gelinin kınası İşte budur bunun edası Atladı gitti eşiği Sofrada kaldı kaşığı Gidiyor da evlerin yakışığı A canım da kız gelin oluyor Annesi kızsız kalıyor Komşular ıssız kalıyor Elimi koydum taslara Kolumu kesti testere Mevla’m şirin göstere A canım da kız gelin oluyor Annesi kızsız kalıyor Testisi susuz kalıyor Geline bak geline Kınalar yakmış eline Yarın sabah gider kendi evine A canım da kız gelin oluyor Annesi kızsız kalıyor Komşular ıssız kalıyor."
Düğün Kına gecesinin ertesi günü düğün yapılır. Düğün genel olarak Perşembe veya pazar gününe tesadüf ettirilir. Geleneksel olarak yalnız kadınlara yapılır. Bazı aileler düğün yerine nikâh töreni ile birlikte bir kutlama yaparak olayı bir defada bitirirler. Bazı ailelerde düğünden birkaç gün veya bir hafta önce her iki ailenin yakın fertleri ile kız evinde nikah töreni yaparlar. Düğün gecesi toplanan halkın bütün gözleri gelinlik kızdadır. Bu arada kıza dikilen gelinlik, neler alınmış, neler dikilmiş hep söz konusu edilir. Kız çeyizinin oğlan evine gitmesinden hemen sonra, kız evine oğlan evinden “düğün kofası” gönderilir. Bunda gelinlik, mantodan, iç çamaşır ve tuvalet takımlarına kadar her şey vardır. Nişan kofasında olduğu gibi sergilenerek halkın görmesine bırakılır. Nişan veya düğünden önce “urba görme” veya “asbab görme” olarak adlandırılan ve bir kısmı kofaya konulacak eşyalar birlikte çarşı pazar gezilerek alınır. Evlenecek genç kıza en az 3-5 takım elbise, ayakkabı, terlik ve iç çamaşırı alınır. Kofa gönderme işi geleneksel bir uygulamadır. Kofanın gönderileceği gün önceden haber verilir. Kız evi, komşu ve tanıdıklara haber verir. Gelen kimseler eşyaları görür. Kofa, geniş bir sepet içinde gayet süslü eşyalar yerleştirilerek üzeri kırmızı tülden örtülerek hazırlanır. Fakir bir kimse tarafından alınan bu kofa taksi veya bir arabayla kız evine götürülür. Kız evine kofayı teslim eden kişiye hediye verilir. Aynı şekilde kız evi de damada ait hediyelerini bu şekilde bir kofa hazırlayarak erkek evine gönderir.
Düğün, düğün salonlarında yapılır. Düğünü idare eden bir şahıs bulunur. Buna bazı ilçelerde “kâhya” veya “kia” denir. Misafirler belli bir saatte toplanır. Çalgı eşliğinde oyunlar oynanarak bu düğün töreni eğlenceli bir şekilde devam ettirilir. Bu düğünü idare eden kimse misafirleri sıra ile oyuna kaldırır. Gelin her arkadaşı ile ayrı ayrı oynar. Damat ve gelin salondan ayrılırlarken başlarına para, şeker, leblebi gibi şeyleri avuç avuç atarlar. Salona gelmeden önce taksi ve otobüslerle her iki tarafın misafirleri şehir içinde dolaştırılır. Aynı şekilde salondan çıkarken de taksi ve otobüslerle misafirleri evlerine götürürler. Gelin ile damat oturacakları eve götürülerek damadın arkadaşlarınca gerdeğe sokulur. Burada sırtına vurmak adettir. Günümüzde geleneksel kesimde bu adetler sürdürülse de özellikle kent kesiminde kendi evleneceği kişiyi kendinin bulması adetleşmeye başlamıştır.
Kaynak: Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü. (2010). Dünden Bugüne Antalya. Antalya: Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü