Tarihin akışı içinde her sosyal toplumun kendilerini yönetenlere ve birlikte yaşadıkları sosyal yaşantılı bütünlük içinde birbirlerini tanıma konusunda belli bir sembolleri vardır. Aynı zamanda bu tanıma biçimi gelecekteki kuşaklara hikayeler ederken, bu kaybolmayan kelimelerle süsleyip miras etmeleri anlatıma ayrı bir dil üslup katmaktadır. Birçok sosyal davranışı bile karanlıklara gömmeyecek bir öncülük eder. Bu çıkış yörenin kendine has şivesiyle, sofrasıyla, sahresiyle, o yörenin özelliğini taşır ki bu konuda yöremizde en belirgin özelliği Lakap'çılıktır.
Gençliğini yaşayan günümüz Anteplisi geçmişi günümüze taşıyarak bu geleneği hatırlar kanısındayız. Kaynağı belli olmayan bu yakıştırma, kişinin tanımasında ömrü boyunca bir simge olarak kalmakta, hatta ölümünden sonra bile bu lakapla anılmaktadır. Lakap takmak fiziğine göre, memleketine göre, mesleğine göre olabildiği gibi, kişinin belirgin özelliğine hatta askerlik durumuna göre bile şekillenebilmektedir. Örneğin: Berber Hoca, Bıçakcı Kasım, Bakkal Mehmek, Kilisli Turgut, Maraşlı Ahmet, Alaman Ökkeş, Kara Hüseyin, Kel Ali, Altın Dişli Huriye, Yüzbaşı Ömer, Asker Halil, Çavuş Ökkeş...vb.