­ KEPENEKLİ HAMDİ / EVLİYA MENKIBESİ | Kültür Portalı

Kepenekli Hamdi / Evliya Menkıbesi - Manisa

Hikaye

Kepenekli Hamdi on dokuzuncu yüzyılın sonlarıyla yirminci yüzyılın başlarında yaşamıştır. Ulu Cami’deki Çukur Hamam’da yatıp kalktığı; üzerinde giyecek olarak yaz kış bir kepenek taşıdığı, ona Deli Hamdi de dendiği ama nice akıllıdan daha akıllı ve her sözünde bir hikmet olduğu anlatılır. Öldüğünde şu anda Ulu Park’ın bulunduğu yerdeki mezarlığa gömülmüş ve halen Mevlevihane’deki mezar taşları arasında bulunan mezar taşına şu ibare yazılmıştır: “Vâkıf-ı Esrar-ı Hüda Hamdi Baba ruhuna Fatiha”

Zamanın Manisa Kadısı Haydar Molla Hamdi Baba’yla eğlenirmiş. Sultanönü civarında bulunan konağının önünden geçerken bunu çağırmış: “Hamdi, gel buraya. Otur şuraya” demiş kendi cübbesini giydirip kavuğunu başına koymuş. Hamdi Baba: “Haydar noldu şimdi?” diye sormuş. “Kadı oldun” diye cevap vermiş. Bunun üzerine: “Ben kadı oldumsa, bir postta iki arslan oturmaz. Sana burdan gitmek düştü” demiş. Haydar Molla da kahkahayla gülmüş. Aradan iki gün geçmiş. Haydar Molla’ya “Kütahya’ya tayin edildiniz” diye bir telgraf gelmiş. Kütahya’ya gitmiş. Orada üç ay kalmış. Rica minnet tekrar tayinini Manisa’ya yaptırmış. Gelince “Bundan sonra Hamdi’nin her sözü gece veya gündüz demeden yerine getirilsin” diye etrafına emretmiş.

Soğuk bir gecede Hamdi Baba, Haydar Molla’nın kapısını çalmış. “Hanımı kaldırın” demiş. Kaldırmamışlar. Kapıyı, pencereyi taşlamaya başlamış. Gürültüye Haydar Molla uyanmış. Sebebini öğrenince şöyle demiş: “Ben size demedim mi bu adamın bir dediği iki edilmeyecek” Hamdi Baba içeri girince, “Söyleyin hanıma, benim paraları versin” demiş. Hamdi Baba’yı çarşıda gören esnaf çağırır ve koltuğunun altındaki mendile para koymaya çalışırmış. Ancak o, herkesten para almazmış. İşte o paraları getirir ve hanıma teslim edermiş. Hanım paraları çıkın içinde getirip vermiş. Hamdi Baba çıkınca Veysel’e takip etmesini, ne yapacağını iyice tetkik etmesini tembihlemişler. Hamdi Baba Lala Paşa Mahallesine gitmiş. Orada etrafı çalı ile çevrili bir avlucuğun ortasındaki küçük evin önünde durmuş. Duvarın dışından para çıkınını evin kapısının önüne atmış, sonra da çekip gitmiş. Bunları Veysel, Kadı’ya anlatınca Kadı sabahleyin evin sahibinin çağrılmasını emretmiş. Sabahleyin ihtiyar bir kadıncağızı paytona bindirip kadıya getirmişler. Onu görünce kadın korku içinde: “Aman efendi, ben hırsız değilim. Sabah kapıyı açıca bunu kapının önünde buldum.” diye çıkını uzatmış. Kadı: “O para senin. Sen kimsin, kimin kimsen yok mu? Anlat bakayım.” demiş. “Bir oğlum vardı askerde şehit oldu. Akşam da torunum dünyaya geldi. Onu saracak bez, yiyecek ekmeğimiz yoktu. Gelinimle, ‘Ya Rabbi ne yapalım?’ diye dua ettik. Sabahleyin bu parayı buldum.” Kadı, hanımına "Ben ne yiyorsam kırk gün bu eve aynısı gidecek, hem de git lohusayı ziyaret et ve ihtiyaçlarını gör.” demiş. Sonra o çocuğun bütün masraflarını Haydar Molla üstlenmiş, okutmuş. Çocuk şark vilayetlerinden birinde vali olmuş, emekli olunca da Manisa’ya gelmiş.

Kaynak: Akgül, H. (1987). Manisa Folkloru. Manisa: Manisa Turizm Derneği Yayınları.

Görüntülenme Sayısı : 1412    Eklenme Tarihi : 08 Mayıs 2014 Perşembe    Güncellenme Tarihi : 23 Mart 2022 Çarşamba