­ ODUNCU MASALI | Kültür Portalı

Oduncu Masalı - Kahramanmaraş

Masal

Bir ülkede çok fakir, bir hûdan bir hasırdan başka hiçbir şeyciği olmayan bir oduncu yaşarmış. Bu oduncu çok iyi yürekli herkese iyi davranan, hatta tüm canlıları seven onları korumaya çalışan biriymiş. Öyle ki elindeki yiyeceği hayvanlarla dahi paylaşırmış. Fakat kötü yürekli,  bir karısı varmış. Oduncun başını beynini yer, sürekli konuşurmuş. Oduncu sırf bu kadının çenesinden kurtulmak için ormana gider akşamdan sonra geri dönermiş. Oduncu geçimini ormandan kesmiş olduğu bu ağaçları şehre indirip satmakla sağlarmış. Her Cuma günü mutlaka şehre iner, evinin ihtiyaçlarını görürmüş. Tüm çabalarına rağmen karısı olmadık iş eder, hatta yemeklerin artıklarını verir; oduncuyu çok aşağılarmış. Oduncu ne edip ne tutacağını bilmez, Allah’tan tek bir niyazda bulunur: “Bir gün gelse de şu kadına haddin bildirsem.” dermiş.

Oduncu bir gün yine ormana odun kesmeye gitmiş. Elindeki ekmeğin bir kısmını kuşlara atmış. Oduncu, odunu kesmiş, eşeğe yüklemiş, vakit de ikindi olduğu için hemen eve dönmek istememiş. Irmakta abdestini alıp namazını kıldıktan sonra bir ağacın dibinde dinlenmeye başlamış. Fakat kulağına bir homurtu, bir inilti gelmeye başlamış. “Acep bu nedir?” diye aramaya koyulmuş. Sonra bu iniltinin bir mağaradan geldiğini hissetmiş, oraya doğru yönelmiş. Mağaraya girmeye önce cesaret edememiş. Fakat iniltiler artınca: “Ne pahasına olursa olsun gireyim.” demiş. Mağaraya girmiş ki koca bir boz ayı bağırıp duruyor. Fakat zavallı ayı bağırmaktan halsiz düşmüş. Sağ ön ayağını havaya kaldırmış, yalanmaya çalışıyor. Oduncu ayıyı teskin etmeye çalışırken sağ ayağının orta yerinde iri bir kıymık görmüş. Kıymığın kenarından kan sızıyormuş. Oduncu: “Sana yardım edeceğim!” diyerek ayıya yaklaşmış. Sonra, ayının ayağındaki kıymığı bir çırpıda çıkarmış. Ardından da belindeki kuşağı çıkarıp ayının ayağını bir güzel sarmış. Ayı yorgun düştüğü için orada oturup kalmış. Oduncu azığından artanları getirip ayıya yedirmiş.

Böylece bizim oduncuyla ayı dost olmuşlar. Oduncu ne zaman ormana gitse ayı gelir, ona yardım edermiş. Oduncunun da işi erken biter dostu ayı ile sohbet edermiş. Adam, ayının kendini anladığın sezer, evdeki cadının neler yaptığını, neler istediğini bir bir anlatırmış. Ayı bir gün orman civarından geçen bir kervana yaklaşmış. Adamları korkutup bir tuluk bal, bir tuluk yağ ve diğer erzaklardan alıp ormana getirmiş. Ertesi gün de oduncuya vermiş. Adam buna çok sevinmiş. Erzakları alıp evine götürmüş. Evdeki cadı kadın yine dırdıra başlamış. “Be adam sen bunları nerden buldun. Çaldın mı, ne ettin? Bana doğruları söyle.” demiş. Bizim oduncu ayı ile hikâyesini anlatsa, kadın inanmayacak. O da çalışıp aldığını söylemiş ama nafile. Kadın inanmamış. Bir de oduncuyu azarlayıp bağırıp çağırmış. 

Oduncu çok üzgün olarak ormana gitmiş. Yine dostu ayı ile dertleşmiş dertleşirken aklına bir oyun gelmiş. Ayıya: “Benden önce eve git. O kadını korkut, ama dokunma.” demiş. Ayı tüm heybetiyle eve varıp kadını korkutmuş. Kadın korkudan bayılmış. Ayı, ayılana kadar kadının başında beklemiş. Kadın ayılmış ama korkudan dili tutulmuş. Bu arada bizim oduncu eve gelip karısını ayının elinden kurtarmış. Ayı kaçarak ormana giderken oduncu karısını teskin etmiş. Kadın artık konuşmaz olmuş. Bu durum tam kırk gün sürmüş.

Bu olaylardan sonra kadın bir daha oduncuya karşı çıkmamaya karar vermiş. Bundan sonra oduncu ile karısının üç çocukları olmuş. Mutlu bir hayat sürmüşler. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine. Gökten üç elma düşmüş. Biri anlatanın, biri dinleyenin, biri de iyi insanların ağzına… (Anlatıcı: Derviş Erayman)"

Kaynak: ERŞAHİN, İ. (2014). Kahramanmaraş'ta Halk Anlatmaları. Akdeniz'in Altın Kenti Kahramanmaraş. Kahramanmaraş İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayını, 350-351.

Görüntülenme Sayısı : 14497    Eklenme Tarihi : 18 Aralık 2014 Perşembe    Güncellenme Tarihi : 21 Aralık 2020 Pazartesi