Kızılören Han Konya-Beyşehir güzergâhı üzerindedir ve “Yazıönü Han” olarak da bilinmektedir. Kuzey-batı güney-doğu yönünde uzanan dikdörtgen planlı bir oturum alanı üzerine avlu ve kapalı/barınak bölümünü ihtiva eden iki yapı kütlesi halinde inşa edilmiştir. Avlunun dış cephe duvarları, ön cephenin köşelerinde sekizgen prizmal birer köşe kulesi, yan cephenin ortası ile doğu ve güney köşelerinde de kare prizmal formlu ikişer payandayla desteklenmiştir.
Hanın kuzey-batı cephesi, müstâkil bir kütle olarak cepheye eklemlenmiş üç bölümlü ve fevkânî bir yapı halinde tasarlanmıştır. Cephenin ortasında yer alan ve basık tonozla örtülü bir eyvan kuruluşu halinde dış mekânı avluyla irtibatlandıran zemin katın giriş bölümü, aynı formdaki bir kemer gözüyle cepheye açılmaktadır. Söz konusu bölüme kuzey kanadından bitişik kare planlı alan, ön cephedeki L planlı iki serbest ayak ile duvardaki iki gömme ayak arasına atılan sivri kemerlerin oluşturduğu bir baldaken kuruluşu halinde inşa edilmiş olup, çapraz tonozla örtülüdür. Avluya bitişik güney-doğu duvarındaki kalıntılar, duvar üzerinde bir çeşme nişi bulunduğunu açıklamaktadır. Giriş bölümüne güney yönünde bitişik kare planlı ve sivri beşik tonozla örtülü oda ise, doğrudan avluyla irtibatlanmaktadır. Yapının üst katına, giriş bölümünün güney-doğu duvarındaki basık kemerli kapı açıklığıyla dahil olunan avludan ve sözkonusu duvarın arka yüzündeki tek kollu ve ara sahanlıklı iki ayrı merdivenle çıkılmaktadır. Kuzey kanattaki dikdörtgen planlı ve haç tonozla örtülü mekânın mescit işlevi gördüğü, kıble duvarındaki taş mihraptan da anlaşılmaktadır. Farklı genişlik ve profillerdeki silmelerle yanlardan ve üstten kuşatılarak dikdörtgen bir çerçeve içine alınmış mihrap nişi, yarım daire planlı olup, istiridye kabuğu formunda bir kavsarayla örtülüdür. Mescide bitişik dikdörtgen planlı ve sivri beşik tonozla örtülü iki odaya da güney kanattaki odanın kapısı vasıtasıyla dahil olunmaktadır; iki odayı da, bölme duvarı üzerindeki bir kapı irtibatlandırmaktadır.
Kuzey-batı güney-doğu yönünde uzanan avlu, uzun kenarları boyunca mekânlarla çevrili ve dikdörtgen planlı bir alandır. Avluyu, kuzey-doğu güney-batı yönünde uzanan ve karşılıklı olarak yerleştirilmiş sivri beşik tonozlarla örtülü dörder eyvan çevrelemektedir. Avlunun kapalı/barınak bölümü duvarına bitişik doğu ve güney köşelerindeki karşılıklı birer eyvanın, hanın dış köşelerine yerleştirilmiş dikdörtgen planlı ve sivri beşik tonozla örtülü birer odayla irtibatlandırılmış olması dikkati çeker. Penceresi bulunmayan her iki odanın da, hanın, kiler işlevi gören depo mekânları olmaları muhtemeldir. Hanın güney-doğu kanadını oluşturan kapalı/barınak bölümünün taçkapısı, avluya bakan cephesinin ortasındaki dışa taşkın ve cephe duvarlarını aşarak yükselen dikdörtgen bir kütleden ibarettir; işlenmeden yalın olarak bırakılmış silme ve bordürlerle yanlardan ve üstten çevrelenen taçkapı nişi, sivri kemer gözünden ibâret yalın bir düzenlemeye sahiptir. Taçkapının basık kemerli kapı açıklığıyla dahil olunan kapalı/barınak bölümü, kuzey-batı güney-doğu yönünde uzanan dikdörtgen planlı bir mekândır; sivri kemerlerle birbirlerine bağlanan kare planlı toplam on ayak vasıtasıyla sivri beşik tonozlarla örtülü üç sahna taksim edilmiştir. Orta sahın daha geniş ve yüksektir.
Hanın inşaatında düzgün kesme ve kaba yonu taşlar kullanılmıştır. İnşa kitâbesi yoktur; 1980’li yılların ortalarına kapalı/barınak bölümünün taçkapısında bulunduğu bilinen mermerden sülüs yazılı dört satırlık kitâbesi bugün yoktur. 1960’lı yıllarda tesbit edildiği kadarıyla, sözkonusu kitâbeden, hanın, Selçuklu Sultanı I. Gıyâseddîn Keyhüsrev zamanında ve Emîr Kandemir tarafından 1206 yılı Ağustos/Eylül ayında inşa ettirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Kaynak: Konya Selçuklu Belediyesi
Konya Gezilecek Yerler