Ulu Camii - Kütahya
Ulu Camii
Görsel Sahibi: Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Ulu Camii
Ulu Camii
Görsel Sahibi: Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Ulu Cami
Ulu Cami
Görsel Sahibi: Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Kimlik
Adı |
Ulu Camii |
Envanter No |
17.7.1987/3552 |
Harita No |
0 |
Mah. Köy - Mevkii |
|
Adres |
Ulu Cami Caddesi
Merkez / Kütahya |
Pafta |
58 |
Ada |
372 |
Parsel |
11 |
Koruma Durumu
Koruma Derecesi - Anıtsal |
|
Koruma Derecesi - Çevresel |
|
Koruma Derecesi - Aykırı |
|
Bugünkü Sahibi |
|
Bakımından Sorumlu Olması Gereken Kuruluş |
|
Diğer Özellikler
Yaptıran |
Yıldırım Beyazıt |
Yapım Tarihi |
14. yy. sonu |
Yapan |
|
Kültür Dönemi |
|
Kitabe |
var |
Vakfiye |
var |
Genel Tanım |
Yapı 14. y.y.’daki ilk mimarisinden 19. y.y’daki kapsamlı onarımlarında değişiklik geçirerek bugünkü görünümüne ulaşmıştır. Minaresi 14. y.y. özellikleri gösteren yapı, mimari açıdan 19. Yy. sonlarının özelliklerini göstermektedir. Kesme taş malzemeden uzunlamasına dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiş olan yapı, ortada kurşun kaplamalı iki tam kubbenin yanlardan 6 yarım kubbe ile desteklenmesiyle oluşturulmuş bir örtü sistemine sahiptir. Avlusu olmayan yapının, kuzeyinde beş bölümlü bir son cemaat yeri ve kuzeydoğu köşesinde, kaidesi kesme taş, gövde kısmı tuğla malzemeli olan bir minaresi bulunmaktadır. Son cemaat yeri ve ana mekanı örten kubbeler kurşun kaplamadır. İç mekân genişliği bakımından bugün bile Kütahya’nın en büyük camii olma özelliğini sürdüren yapı, ortalama 45x25 m.lik bir alana oturmaktadır. Kuzey, doğu ve batı tarafında olmak üzere, farklı sayıdaki basamaklara sahip merdivenlerle ulaşılan üç giriş kapısı bulunmaktadır. Yapının kuzeyindeki son cemaat yeri, iki yan duvardan gelişen ve ortada, baklavalı başlıklara sahip dört mermer sütuna oturan beş kemerli bir görünüşe sahip olup, son cemaat yerinin saçak hizası ana mekândan biraz daha alçakta kalmaktadır. Doğu kısmını kuzeydoğu köşeden kuzey yönüne doğru çıkıntı yapmış olan minare kaidesi kapatmaktadır. Son cemaat yerinin kuzeye bakan beş kemer açıklığından batı taraftakinin önü kesme taş malzeme ile örülerek kapatılmıştır. Örülerek kapatılmış olan bu kemerli bölümün cephesinde uzun dikdörtgen formlu iki pencere açıklığı bırakılmıştır. Bu bölümün köşesi dışarıdan üstte iki sıra mukarnasa sahip bir köşe yumuşatması ile pahlanmıştır. Son cemaat yerinin diğer kemer açıklıklarının önü de ahşap camekânlarla kapatılmıştır. Giriş kapısının üzerinde yer alan ahşap camekân oldukça dikkat çekici detaylara sahiptir. Orta bölümü, basit tromplarla geçişi sağlanmış olan bir kubbe, yan bölümleri ise aynalı tekne tonozlarla örtülmüş olan beş bölümlü son cemaat yerinin, dışarıdan örülerek kapatılmış olan batı kenarı, içeriden de bir duvarla örülerek ayrı bir mekân haline getirilmiştir. Doğudaki bölümde, son cemaat yerinden ana mekâna açılmış olan iki pencere arasında basit bir dış mihrap nişi bulunmaktadır. Son cemaat yerinin yer yer duvarlarında ve ana mekanda, özellikle üst örtüde renkli kalem işi süslemeler görülmektedir. |
Kullanım Durumu
Koruma Durumu |
|
Taşıyıcı Yapı |
|
Üst Yapı |
|
Dış Yapı |
|
Süsleme Elemanları |
|
Rutubet |
|
Ayrıntılı Tanımı
Yapılan Onarımlar |
19 .yy (Aldülmecid, Abdülhamid) |
Ayrıntılı Tanımı |
Kütahya’nın en büyük ve tek padişah camisi olan mabed, Vacidiye Medresesi ile II. Yakup Çelebi İmaret Külliyesi arasında yer almaktadır. Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde “Yıldırım Bayezid Vakfı”na aittir. XIV. yy eseri olan Ulu Cami’nin yapımına Yıldırım Bayezid’in Kütahya valisi olduğu dönemde (1381-1389) başlanmıştır. Dördüncü Osmanlı padişahı olan Yıldırım Bayezid’in tahtta bulunduğu yıllarda yapımına devam edilmiş, ancak 1402 tarihinde Timur ile yapılan Ankara Savaşında Osmanlı ordusunun bozguna uğraması sebebiyle caminin inşasına ara verilmiştir. Caminin yapımına Yıldırım Bayezid’in oğlu Şehzade Musa Çelebi devam etmiş ve babasının başlayıp da bitiremediği bu ihtişamlı eseri 813 H./1410 tarihinde tamamlamıştır.
Yaklaşık (45x25) 1125 m2’lik bir alanı kaplayan cami, bu büyüklüğüyle Kütahya’nın en geniş iç hacmine sahip tarihi mabed olma özelliğini de taşımaktadır. Binanın avlusu olmayıp duvarların tamamı kesme taştan inşa edilmiştir. İki tam kubbe ve altı yarım kubbe ile desteklenen cami, dikdörtgen biçimlidir. İki yan ve bir kıble olmak üzere üç kapısı ve altmış dört penceresi vardır. Kuzey yönü boydan boya camekânlı olup, bina dört mermer sütun üzerine beş kemerlidir. Sağdan beşinci kemer kapatılarak bir dönem Vahid Paşa Kütüphanesi olarak kullanılmıştır. Caminin üç kapısının kesiştiği yerde 6 mermer sütun üzerine oturtulmuş 10 basamaklı merdivenle çıkılan altıgen biçiminde müezzinler mahfili bulunmaktadır. Mahfilin altında bulunan şadırvan, Bursa Ulu Cami’nin şadırvanını hatırlatan bir minyatür gibi durmaktadır. Mihrap mahfilinin kemerinde Rumi 1309/1893 Miladi tarihinde yazılmış Kütahyalı Hattat Halil Efendi’nin en güzel hatlarından bir ayet ve diğer kısımlarda hepsi birbirinden enfes yazılar ve son derece ahenkli nakışlar camiyi süslemektedir. Bütün bu sade, fakat muhteşem iç tezyinatı tamamlayan mihrapla son derece kıymetli minberi de caminin bir tablo gibi zarafetini tamamlamaktadır. Selçuklu tarzı birbirine geçmeli geometrik şekillerden oluşan ahşap minberde hiç çivi kullanılmamıştır. Kapılar üzerinde bulunan kapı perdeleri de keçeden yapılmış olup, zarif nakış ve hatlarla süslenmiştir. Cami dışında bulunan minare tek şerefelidir.
Evliya Çelebi’nin meşhur seyahatnamesinin 9. cildinde, Ulu Cami’nin ağaç direkli olarak inşa edildiğinden söz ederek şu bilgileri de vermektedir. Cami’nin iç 57 direk üzere kubbedir. Cemaati çok olduğu vakit 2 bin kişi alır. Kargir binadır. Kurşun örtülüdür.” Evliya Çelebi’nin bu ifadelerini de dikkate aldığımızda; önceleri ağaç direkli olan caminin tarihi süreç içerisinde birkaç defa onarım gördüğü kitabelerden de anlaşılmaktadır.
Caminin ilk onarımı XVI. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman’ın saltanatı (1520-1566) zamanında yapılmıştır. Kanuni’nin Rodos (1522) ve Irakeyn (1534) seferinde bir süre Kütahya’da kaldığı ve Mimar Sinan’a talimat vererek camiyi onardığı Seyahatname’de zikredilmektedir.
Kuzey giriş kapısında bulunan iki kitabeden de anlaşılacağı üzere, caminin Kanuni’den sonra Sultan IV. Mustafa Han’ın saltanatı (1807-1808) döneminde yeniden elden geçirildiği görülmektedir. Ancak, Cami’nin kubbeli şekli alması ve köklü değişikliklerin yapılması Sultan II. Abdülhamid Han dönemine (1876-1909) rastlar. 1889 yılında Kütahya Mutasarrıfı Veysel Paşa zamanında başlayan onarım, Mutasarrıf Şanlı Hamdi Paşa’nın çabalarıyla 1893 tarihinde tamamlanmıştır. Camide yapılan son tadilat ise, “Ulu Cami Yaşatma Derneği” tarafından 2001-2004 yılları arasında yapılmış ve bu tadilatla caminin hemen bütün ince işleri elden geçirilerek, Cami müştemilatından olan Sakahaneye yeni bir görünüm kazandırılmıştır.
Kütahya’ya seçkin, estetik ve tarihi bir görünüm kazandıran bu muhteşem caminin iç mekan ayrımındaki genişliği ve aydınlığı, sadeliği yanında eşsiz hat süslemeleriyle gönüllere ferahlık veren huzurlu havası, insanı içten kucaklayan bir etkiye sahiptir. Ulu Cami fiziki konumuyla da eski Kütahya’yı yeni Kütahya’ya bağlayan ve bütün yolların kesiştiği bir merkez durumundadır |
Su |
VAR |
Elektrik |
VAR |
Isıtma |
YOK |
Orjinal Kullanım |
Cami |
Bugünkü Kullanımı |
Cami |
Önerilen Kullanım |
Cami |
Tescil Kararı |
17.7.1987/3552 |
Yayın Dizini |
|
Ekler |
|
Revizyon |
|
Görüntülenme Sayısı :
4252
Eklenme Tarihi :
28 Şubat 2013 Perşembe
Güncellenme Tarihi :
12 Mart 2013 Salı