­
Âşık Veysel Şatıroğlu (1894 - 1973)
 
Hayatı
 
1894 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya gelen Âşık Veysel, çiftçi Karaca Ahmet ve Gülizar çiftinin altı çocuğundan beşincisidir.
 
Âşık Veysel’in ailesi 1934’te Soyadı Kanunu ile birlikte önce Ulu soyadını alır sonrasında lakapları olan Şatıroğlu ile bunu değiştirirler.
 
Sanatçı yedi yaşında yakalandığı çiçek hastalığı sonrasında sol gözünü kaybeder. Bir kaza sonucu sağ gözünü de kaybeden Veysel, bu olayı şöyle anlatır:
 
“Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeye gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kaydı ve düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe yakalanmıştım... Çiçek zorlu geldi. Sol gözümde çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de solun zorundan olacak, perde indi. O gün bugündür dünya başıma zindan.”
 
Söz konusu kaza nedeniyle okula gidemeyen Veysel'in sanatla ilgilenmesini isteyen babası Ahmet Efendi, Veysel’e saz dersleri aldırmaya karar verir ve ardından Âşık Veysel’in kendisinden “ilk saz hocam” diye bahsettiği Molla Hüseyin’e çırak olarak verir. Sanatçı on beş yaşına geldiğinde saz çalıp şiir söyleme yeteneğini köylerine gelen halk şairi Camşıhlı Ali Ağa ile pekiştirir. Yirmili yaşlarına geldiğinde artık iyi saz çalan, iyi usta malı şiir okuyan bir halk sanatçısı olur.
 
Sivas Aşıklar Bayramında çekilen ilk resmi
 
Âşık Veysel, 25 yaşına geldiğinde akrabalarından birinin kızı olan Esma ile evlenir. Bu evlilikten iki çocuğu olur. Oğlu, doğduktan on gün sonra, kızı ise iki yaşındayken vefat eder. Âşık Veysel, ikinci evliliğini 1929 yılında Sivas’ın Hafik ilçesinde tanıştığı Gülizar ile yapar. Çiftin bu evlilikten Zöhre, Ahmet, Hüseyin, Menekşe, Bahri, Zekine ve Hayriye isminde yedi çocukları dünyaya gelir.
 
Kızı Zöhre ile, 1969
 
Âşık Veysel’in hayatında yeni bir dönemin başlangıcı Sivas Millî Eğitim Müdürü olarak görev yapan Ahmet Kutsi Tecer’le tanışmasıyla olur. 1931 yılında Tecer’in Sivas’ta düzenlediği Sivas Halk Şairleri Bayramı’nda Âşık Veysel’in yeteneği fark edilir.
 
Ankara'da ses sanatçısı Sevim Gümüş ile, 1969
 
Cumhuriyet’in 10. yılında Âşık Veysel, Sivas Nahiye Müdürü’nün isteğiyle yazmış olduğu “Atatürk’tür Türkiye’nin İhyası” diye başlayan şiirini okur. Bu şiiriyle topluma sesini duyuran Âşık Veysel’e Ahmet Kutsi Tecer tarafından “Halk Şairi” unvanı verilir. TRT radyolarında çeşitli programlara davet edilen Âşık Veysel’in dinleyicileri arasında Gazi Mustafa Kemal de vardır.
 
İstanbul'da bir öğrenci yurdunda, 1963
 
Geçimini sazdan sağlayan Veysel, 1933’ten itibaren ülkeyi dolaşmaya başlar. Bu arada, İstanbul’a gidip plaklar doldurur; radyoda konser verir. Veysel’in İstanbul’da doldurduğu plaklar içinde 19. yüzyıl halk şairlerinden İğdecikli Veli’nin “Mecnun’um Leyla’mı Gördüm” adlı türküsü ile kendisine ait olan “Atatürk’e Ağıt” adlı eseri çok ilgi görür.
 
Gazeteci Erdoğan Alkan ve bir hayranı ile, 1970
 
1941 yılında Âşık Veysel Arifiye Köy Enstitüsüne saz öğretmeni olarak atanır. Hayatının en güzel şiirlerini bu dönemde söyleyip yazdıran sanatçı, Arifiye Köy Enstitüsü dışında Hasanoğlan (1942), Eskişehir Çifteler (1943), Kastamonu Gülköy (1944), Yıldızeli Pamukpınar (1945), Samsun Ladik Akpınar (1946) köy enstitülerinde birer yıl saz öğretmenliği yapar.
 
Torunu Doğan ile Sivrialan'da, 1971
 
Saz öğretmenliğinin dışında bazı köy enstitülerinde değişik zamanlarda konserler veren ve halkevlerinin çeşitli toplantılarında şiirler söyleyen sanatçı, saz öğretmenliği görevini 1946 yılında bırakır.
 
Malatya'da sevenleri ile birlikte, 1955
 
1950 yılından sonra ünü yurdun dört bir tarafına yayılan Âşık Veysel için Türk Folklor Araştırmaları Dergisi (İhsan Hınçer) önderliğinde, çeşitli kurum ve kuruluşların da desteğiyle İstanbul’da (1952) jübile yapılır. Bu gecede Ahmet Kutsi Tecer, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Mes’ut Cemil, Eflatun Cem Güney ve Behçet Kemal Çağlar sanatçıyı çeşitli yönleriyle tanıtırlar. Gecede Vedat Nedim Tör, Yaşar Kemal Göğçeli, Ercüment Behzat Lav ve Orhon Arıburnu ise âşığın şiirlerinden örnekler sunarlar. Benzer bir jübile Ankara’da da yapılır.
 
Şarkışla'da öğretmenler ile birlikte,1968
 
1965 yılında Âşık Veysel, “Ana dilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü” TBMM tarafından, yaşadığı sürece vatani hizmet tertibinden aylık bağlanarak ödüllendirilir.
 
Yıllarca, çeşitli vesilelerle yurdun çeşitli yörelerinde düzenlenen programlara katılan Âşık Veysel, 15 Ağustos 1971 tarihinde Nevşehir ilinin Hacı Bektaş ilçesinde verdiği konserden sonra rahatsızlanır. 21 Mart 1973 tarihinde vefat eder.
 
Vali Celal Kayacan ile,1973
 
Sanatı
Âşık Veysel, 40 yaşına kadar usta malı şiirler söylemiş, bu yaştan sonra ise kendi şiirlerini söylemeye başlamıştır. Şiirlerini saz eşliğinde icra eden Âşık Veysel’in genellikle 11’li hece ölçüsüyle şiirleri vardır. Çoğunlukla koşma, destan tarzında ve ağıt türünde örnekler veren âşığın az da olsa taşlamaları bulunmaktadır.
 
Şiirlerinde genellikle “Veysel”, bazen de “Sefil Veysel” ve “Veysel Şatır” gibi mahlaslar kullanmıştır. Âşık Veysel, şiirlerini genellikle dörtlüklerle vücuda getirmiştir. En çok yarım kafiyeyi kullanmıştır. Şiirlerinde ağız özelliklerini korumuştur.
 
Orhan Peker, Aşık Veysel , 1971, tuval üzerine yağlı boya, 150.4 x 150 cm
 
Şiirlerinde sade, içten, samimi bir üslup görülür. Aşk, gurbet, ayrılık, hayatın faniliği, içinde yaşadığı toplumun kültürel değerleri, pek çok tabiat unsuru, okul ve hastane, hayatında yer eden önemli devlet adamları ve vatan sevgisi gibi konular işlenmiştir. Âşık Veysel, yaşadığı coğrafyanın ve Türk insanının özelliklerini ve yaşadığı dönemin pek çok sosyal ve toplumsal olayını da şiirlerine taşımıştır.
 
Konu bakımından çeşitlilik gösteren şiirlerinde tasavvufî konulara da yer vermiştir. Daima birleştirici, kaynaştırıcı bir tavır içinde olan Âşık Veysel’in şiirlerinin özünde insan sevgisi ve barış arzusunun yanı sıra kardeşlik ve birlik düşüncesi de yer alır.
 
Âşık Veysel’in en bilinen şiirlerinden bazıları şunlardır: “Uzun İnce Bir Yoldayım”, “Kara Toprak”, “Güzelliğin On Par’ Etmez”, “Dostlar Beni Hatırlasın”, “Beni Hor Görme Kardeşim”, “Ala Gözlü Benli Dilber”, “Havalanma Telli Turnam”, “Türküz Türkü Çığırırız”.
 
Âşık Veysel hakkında bugüne kadar pek çok kitap, yüzlerce makale, armağan dergi, özel sayılar ve sempozyumlar yapılmış, bildiriler sunulmuştur. Senaryolar yazılmış, filmler çekilmiş, tiyatro oyunları sergilenmiş, belgeseller yapılmış, hakkında haberler çıkmış, televizyon programları düzenlenmiştir. Hayatı, şiirleri ve müziği hakkında çeşitli üniversitelerde yüksek lisans ve doktora çalışmaları yapılmıştır.
 
Âşık Veysel Müzesi
 
Sanatçının evi 1982 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır. Müzede Âşık Veysel'in kişisel eşyaları, fotoğrafları, şiirleri ve onunla ilgili yayınlanan eserler sergilenmektedir.
 
Ayrıca Âşık Veysel'in anısını yaşatmak için her yıl 9-11 Temmuz tarihleri arasında Sivas'ta ve Şarkışla-Sivrialan köyünde anma törenlerinin yanı sıra “Âşık Veysel Âşıklar Bayramı” adı altında bir festival düzenlenmektedir.
 
2023 Âşık Veysel Yılı
 
Âşık Veysel 2022 yılında "Vefa" kategorisinde Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülüne layık görülmüştür. Ayrıca sanatçıyı yurt genelinde ve yurt dışında anmak amacıyla Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile 2023 yılının "Âşık Veysel Yılı" olmasına karar verilmiştir.
 
2022-2023 UNESCO 41. Genel Konferansında, Âşık Veysel’in vefatının 50. yıl dönümü olması nedeniyle, 2023 yılı UNESCO Anma ve Kutlama Yıl Dönümleri Programına alınmıştır.
 
 
 
Kaynaklar
 
 
KAYA, Doğan. Sivas Halk Şairleri Kitabı, 5. Cilt, Sayfa 397
 
Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, VEYSEL GİDER, ADI KALIR Âşık Veysel’in Vefatının 50’nci Yıl Dönümü Anma Sergisi broşürü
 
Ankara Resim ve Heykel Müzesi / Editör Zeynep Yasa-Yaman, Fotoğraflar: Sıtkı Fırat, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2012
 
Fotoğraflar: Yücel Yönal Arşivi
 
Banner görseli: Rahmi Pehlivanlı, Aşık Veysel 1972, TÜYB, 70 x 110 cm, Ankara Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu