­

El Sanatları Geleneği

El sanatları sanayi öncesi toplumların en başta gelen tarım dışı faaliyeti olarak, pek çok alandaki ihtiyacı karşılamaya yönelik olduğundan çok geniş bir alanı kaplamaktadır. El sanatları kullanılan malzemenin türüne  ve bu malzeme işlenirken kullanılan tekniğe göre çeşitlenmektedir. Bu çeşitlilik içinde, belli ihtiyaçları karşılamak üzere uzmanlaşıp toplumsal hayatta yer edinenler kendi kurumlarını oluşturarak geleneksel hale gelmişlerdir. Geleneği belirleyen başlıca unsurlar arasında imalat tekniği, kullanılan malzeme, bu malzemenin geldiği yer ve çeşitlerine göre belirlenmiş kullanım yerleri, mesleğe girenlerin etnik, dinsel ve/veya coğrafî kökeni, mesleğe mekânsal örgütlenme içinde tahsis olunan alan gibi unsurlar yer almaktadır.

El sanatları geleneği içinde, malzeme ve teknik bakımından özelleşerek gelenek haline gelmiş on bir ana iş kolundan söz edilebilir. Bunlardan ilki toprak işleridir. İkincisi ahşap ve tahta işleri, üçüncüsü deri, keçe ve cilt işleri, dördüncüsü maden işleri, beşincisi yapı, taş ve alçı işleri, altıncısı cam işleri, yedincisi kâğıt işleri, sekizincisi boynuz işleri, dokuzuncusu iplik işleri, onuncusu ot ve hasır işleri ve on birincisi sabun işleridir.

Toprak işleri geleneği daha çok çanak-çömlekçilik konusunda uzmanlaşmıştır. Taşınabilir çanak-çömleklerin imalatına zamanla birer yapı unsuru olarak kullanılan çinilerin imal edildiği çinicilik de eklenmiştir. Pişmiş tuğla imalatı da bu geleneğin kapsamı içine girer.

Ahşap işlemeciliği en eski el sanatlarından biridir. Bu gelenek dahilindeki ana işkolu marangozluk olmakla birlikte, bunun yanısıra bastonculuk, beşikçilik, dülgerlik, kaşıkçılık, kündekâri işlemeciliği, oymacılık, sandıkçılık, sedefçilik ve semercilik gibi yan kollar da bulunmaktadır.

Deri, keçe ve cilt işleri içinde cami kapısı imalatı, çarıkçılık, Karagöz imalatçılığı, koşumculuk, köşkerlik, mestçilik, kunduracılık, saraçlık, terlikçilik, ciltçilik, keçecilik gibi alanlar yer alır.

Maden işlemeciliği bakırın kullanılmaya başlandığı İÖ. 6. binyıldan bu yana silâh başta olmak üzere dayanıklı malzeme üretiminde vazgeçilmez bir yer edinmiştir. Geleneksel maden işleri arasında alemcilik, bakırcılık, demircilik, bıçakçılık, gümüşçülük, kuyumculuk, kalaycılık, tombakçılık, nalbantlık, pirinççilik ve tenekecilik yer alır.

Yapı, taş ve alçı işleri, geleneksel toplumda barınma ihtiyacının karşılanması ve kapalı kamusal alanların üretilmesinde hayatî bir yer tutmuştur. Taş oymacılığı, yapı ustalığı, kerpiç ustalığı, yapıların iç tezyinatında ve yapı ayrıntılarının şekillenmesi konusunda uzmanlaşmış alçıcılık bu gelenek çerçevesinde gelişmiştir. Taş işleri arasında küçük üretime yönelmiş dallar da gelişmiştir. Bunlar arasında oltu taşı işçiliğini, Eskişehir’in lületaşı işçiliğini ve mermerden mezar taşı yapımcılığını sayabiliriz.

Cam işleri geleneksel el sanatları içinde en ince işçilik alanlarından birisidir. Türkiye’de cam işçiliği Roma, İslam ve Bizans geleneğini devralan Osmanlı döneminde çok gelişmiştir. Bu el sanatı içinde çeşitli ev eşyalarının yapımından pencere camlarına ve vitraylara kadar geniş bir sahada incelikli ürünler verilmiştir.

Kâğıt sanatları, yazı ve resim sanatlarıyla birlikte düşünülen el sanatlarındandır. Bu çerçevede hattatlık, tezhipçilik, nakkaşlık, aharcılık ve ebruculuk Osmanlı uygarlığının güzel sanatlara kapı açan en incelmiş örneklerini meydana getirmiştir.

Boynuz işleri özellikle geyik, koç, manda ve öküz hayvanların boynuzlarından üretilen süs eşyalarının, tarakların, silâh kabzalarının, çeşitli eşya sap ve tutamaklarının yapımında uzmanlaşmıştır.

İplik işleri çok geniş bir yelpazeye sahiptir. Bu yelpaze içinde dokumacılık, halıcılık, işlemecilik, oyacılık, kilimcilik, kolancılık, örgücülük, örücülük, nakışlı çul dokumacılığı, tentenecilik, tülü yapımı, yazmacılık, yorgancılık ve hallaçlık gibi geleneksel alanlar bulunur.

Ot ve hasır işlerinde hasırcılık ve süpürgecilik en yaygın alanı kaplar. Bunların yanında kamış diziciliği, urgancılık ve üzerlik yapımcılığı ot işleri içinde sayılabilir.

Sabun işleri ise zeytin, fıstık ve defne üretilen yerlerde bunların yağlarından yararlanarak yapılan sabunların üretim alanıdır. Kaba sabun yapımı, zamanla bunlara şekil ve renk verilmesi ve içlerine çeşitli kokulu bitkilerin katılması suretiyle daha incelikli bir alan haline gelmiş ve bugün buna Edirne’de çeşitli mevyelerin şekli verilmiş sanatsal sabun yapımcılığı da eklenmiştir.