En az iki erkek çocuğun oynadığı bir taş oyunudur. Küçük düz alanda da oynanabilir. Kale, oyun sahası orta baş tarafına konulan ve sabitleştirilen bir taştır. Oyun gereçleri ise kalınlığı 2-3 santimetre, büyüklüğü el genişliğinden biraz fazla yatsı bir taş ile kalınlığı 4 santimetre civarında bir çakıl taşından ibarettir. Kale önünden oyun sahasına doğru 4 veya 5 adım ileriye, küçük taşın konulacağı yer işaretlenir ve oraya dikilir. Kura çekilerek kaleye ilk geçecek oyuncu belirlenir. Artık oyuna başlanabilinir.

Kurada kazanan oyuncu kaleye geçer. Oyunu başlatan oyuncu; bir ayağı kaleye değecek, diğer ayağı önde olacak şekilde diktiği küçük taşa doğru eğilir ve elindeki yassı taşı, dikili taşı vurarak iyice uzaklaştıracak tarzda kuvvetlice fırlatır. Dikili taşı vuramazsa yanar, kaleye rakip oyuncu geçer. Dikili taşı vurursa; vurduğu yerden küçük taşın durduğu yere doğru en kısa yoldan mesafeyi ayakları ile ölçmeye başlar. Bu esnada en kısa yoldan giderken ayaklarının tam uç uca gelmesi gerekir, aksi halde ikaz edilir, tekrarı halinde oyunu kaybeder veya oyundan atılır.

Burada ayak sayısı sesli şekilde “Birmiş, ikimiş, üçmüş, dörtmüş, beşmiş, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz, müz, dere tepe düz, ebedi güç, müç…” diye her ayak mesafesi isimlendirilerek ölçülür. Yani birinci ayak: Birmiş, ikinci ayak: İkimiş, üçüncü ayak: Üçmüş… şeklindedir. Ölçme işi tamamlanınca, hangi sayıda kalındığı oyuncular tarafından akılda tutulur. Birinci oyuncunun sayısı “yüz” olsun. Bu sefer kaleye rakip oyuncu geçer. Aynı kuralları kullanarak “doksan” sayısına gelirse mağlup, “müz” sayısına gelirse galip gelmiş olur. Bu ilk oyun, birinci etabı oluşturur. Oyun başlamadan kaç etap oynanacağında anlaşma sağlanır. En fazla etap kazanan, oyunun galibi olur.